*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
Türkiye’nin sayılı azınlık gazetelerinden biri olan Agos, Ermenicede “Tohum veya fidan dikilen yer” anlamına geliyor. Ermeni cemaatinin Türkçe ağırlıklı ilk gazetesi olarak 5 Nisan 1996’da Hrant Dink’in öncülüğünde Luiz Bakar, Harutyan Şeşenyan ve Anna Turay’ın da içinde olduğu bir grubun girişimiyle yayın hayatına başladı.
Agos gazetesi, kuruluşundan günümüze sadece Türkiye'deki Ermeni cemaatinin değil, tüm azınlıkların sesi oldu. Sert dil politikalarının gölgesinde ve siyasetin inkara yeniden yaslandığı zamanlarda temsil ettiği değerlerden taviz vermedi. Tüm adaletsizlikleri kendi yükü kabul etti ve söylenmesi gerekenleri her defasında ısrarla söyledi. Bu anlamıyla Türkiye’deki çoğulculuğun korunması ve geliştirilmesi için geçmişe ışık tutarak Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunmayı hedefledi.
Bugün Türkçe ve Ermenice olarak yayın hayatına devam eden Agos, UNESCO’nun Tehlike Altındaki Diller Atlası’na göre Türkiye’de “kesinlikle tehlikede olan diller” arasında bulunan Ermeniceyi de yaşatıp geleceğe taşımaya hedefliyor.
Agos gazetesinin hikayesini, amacını ve 19 Ocak 2007’de öldürülen Hrant Dink’siz geçen 15 yılını gazetenin Ermenice editörü Pakrat Estukyan’dan dinliyoruz.
Diyalog, barış, hakikat, adalet tohumlarının ekildiği alan
Hatırlamak için Agos ne anlama geliyor ve bir gazete olarak kendini nasıl tanımlıyor? Kuruluş hikayesinden biraz bahsedilir misiniz?
Sözcük anlamı ile sabanın tarla yüzeyinde açtığı çukur izdir. Tohumlar o çizgiye ekilir. Bu anlamıyla diyalog, barış, hakikat, adalet tohumlarının ekildiği alandır. Kuruluş aşamasında birçok aydın, yeni gazetenin çerçevesine dair toplantılarda görüş bildirmişlerdi. Özellikle gazetenin baskıya gönderileceği çarşamba geceleri birçok gönüllü, çalıştıkları yerlerdeki mesailerinden çıkıp geç saatlere kadar yardıma geliyordu. Gazetenin adı da öyle bir toplantıda rahmetle andığımız Rupen Maşoyan tarafından önerildi.
“İlan ambargosuyla sabote etme girişimleri yaşandı”
Agos kaç dilde yayın yapıyor? Yayın çizgisi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
İlk sayısı 5 Nisan 1996’da okuyucuyla buluşan gazete yayınını 26 yıldır aralıksız sürdürüyor. Agos esas olarak Türkçe yayınlanan bir gazete. Her sayıda dört sayfa da Ermenice yayınlanıyor. Basılı gazetede Türkçe ve Ermenice haberlerin ve yorumların yanı sıra internet sayfasında bazı yazıların İngilizcesi de bulunuyor. Geçmişte çeviriler için bütçe sağlandığında daha çok yazı İngilizceye çevriliyor ve aynı oranda ilgi de görüyordu. Şimdilerde ise ne yazık ki bu okur kitlesine ulaşamıyoruz. Agos yayın hayatına başladığı günden bu yana hem Ermeni toplumunun iç dinamikleri hem de genel Türkiye siyasi ortamında eleştirel bir tutum benimsedi. “Yen kırılır kol içinde kalır” ilkesini benimsemiş azınlık toplumları, kamusal alanda meselelerin tartışılmasına alışık değildir. Üstelik zaman zaman yolsuzluk veya usulsüzlük iddialarının gazeteye yansıması, toplum içinde belirli statüleri temsil edenleri rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık gazeteye karşı dedikodular üretilmesine, onun kilise karşıtı olduğu yönünde propagandalara girişilmesine de sebep oldu. Hatta geçmişte ilan ambargosu yoluyla gazeteyi sabote etme girişimleri dahi yaşandı. Ancak bu teşebbüsler gazetenin yayın çizgisinde herhangi bir değişikliğe yol açmadı. 19 Ocak 2007 tarihindeki ölümüne kadar gazetenin yayın çizgisini belirleyen Hrant Dink oldu. Ardından gelen genel yayın yönetmenleri o yayın çizgisini bir miras olarak algıladılar ve olabildiğince korumaya çalıştılar.
Basılı ve online
Okuyucularınıza hangi yollarla ulaşıyorsunuz? Basılı yayınınız mevcut mu yoksa internet üzerinden mi yayın yapıyorsunuz?
Her ikisi de, hem basılı gazete olarak hem de internet yayını yoluyla okuyucuya ulaşıyoruz. Agos’un yurtiçi ve yurt dışı aboneleri basılı gazeteye posta yoluyla ulaşırken, internet aboneleri de kişisel şifreleri ile gazetenin tümüne çevrimiçi olarak ulaşabiliyor. Ayrıca arama motorlarıyla Agos’a ücretsiz ulaşmak da mümkün. Ancak her gün güncellenen bu seçenekte tüm yazılar ve ilanlar bulunmuyor.
“Belirli bakkal veya marketlerden okuruna ulaşıyor”
Peki, Agos’un tirajı ne kadar ve Türkiye’nin hangi bölgelerinde dağıtımı yapılıyor?
Agos’un tirajı, yaklaşık yarısı aboneler olmak üzere 5 bin civarında. Gazete dağıtımını kendisi yapıyor, o yüzden de okuyucularının yoğun olduğu semtlerde bayilerden temin etmek mümkün. Burada ‘bayi’ tanımını biraz açmak gerekiyor. Bilindiği gibi basılı gazetelerin hızla ve çok ciddi oranda okuyucu kaybetmesinin ardından, artık semtlerde salt gazete satan bayilere rastlamak oldukça zor. Bu yüzden de Agos daha çok belirli bakkal veya marketlerden okuruna ulaşıyor.
Muhalif yayın çizgisi
Agos’un okuyucu profilinizi nasıl tanımlarsınız? Bir azınlık gazetesi olarak yalnızca Ermenilere mi hitap ediyor? Varsa bu kişilerin Agos’u değerlendirmeleri üzerine neler söylemek istersiniz?
İşlenen konulara bağlı olmak üzere, başta Türkiye Ermenileri olmak üzere ülkedeki diğer azınlık toplumlarından okuyucuları olan Agos’un büyük toplumdan da birçok okuru var. Azınlık basınının genel temayülü hükümet yanlılığı, en azından tarafsız bir yayın çizgisi izlemektir. Agos ise kurucusunun oluşturduğu geleneğe bağlı olarak muhalif bir yayın çizgisini izler.
“Agos’un yayın hayatındaki ilk ve tek toplatma kararı”
Agos, bir kurum olarak Ermenilerin bu topraklardan silinmek istenen hafızasını geri çağırırken özellikle ne tür zorluklarla karşılaşıyor?
Agos’un yayın hayatı boyunca karşılaştığı ilk ve tek toplatma kararı tam da Ermenilerin Türkiye coğrafyasındaki varlığını belgeleyen yazı dizisi sebebiyle yaşandı. Daha sonrasında Aras Yayınevi tarafından ‘1915 öncesinde Osmanlı İmparatorluğunda Ermeniler’ adlı kitabın Fransızca basımından yapılan çeviriler, il veya ilçe bazında Türkiyeli Ermenilere dair bilgiler içeriyordu. Kültürel mirasın tahrip edilmesine dair haberler, topluma çoğunlukla Agos sayfalarından ulaştı. Hatta ülkenin birçok bölgesinden yerel haber kaynakları bu konularda ilk haber verilecek mecra olarak Agos’u görür, yaşananları çoğu kez de fotoğraflayarak gazeteye aktarırlar. Bunların bir kısmı daha sonra ulusal basının ve medyanın da dikkatini çektiğinde konu çok daha geniş bir kitleye Agos üzerinden ulaşmış oluyor.
“Hrant Dinksiz 15 yıl”
Hrant Dink’siz geçen 15 yılda Agos neler yaşadı, yaşıyor ve Agos’un geleceğe dair planları neler?
Hrant Dink cinayetinin işlendiği 2007 yılı, günümüze kıyasla basının daha özgür olduğu bir zamandı. Cezaevlerinde yatan gazeteci ve aydın sayısı çok daha azdı. İlerleyen yıllarda ise, özellikle barış süreci sonlandırıldığından ve 15 Temmuz darbe girişimi bastırıldıktan sonra izlenen güvenlik politikaları basını daha ağır bir baskı altına aldı. Hrant Dink’in ardından genel yayın yönetmeni görevini üstlenen Etyen Mahçubyan, Rober Koptaş ve Yetvart Danzikyan gazetenin kuruluş ilkelerini sürdürmeye çalıştılar.
“Reklam verenler muhalif gazetelere mesafeli”
Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuksal, siyasal ve sosyal atmosfer sizi nasıl etkiliyor? Özellikle son yıllarda farklı birçok kesime çeşitli şekillerde yönelen nefret söylemi okurlarınıza, gazetenin abone sayılarına ya da reklam gelirlerine yansıyor mu?
Türkiye’de siyasi atmosfer giderek bir baskı ortamı oluşturuyor. İnsanlar ev dışında eleştirel konuşmaktan sakınıyorlar. Reklam verenler sistematik olarak muhalif gazetelere mesafeli duruyorlar. Komşularının okudukları gazeteleri bilmesinin, dünya görüşleri hakkında da kanaat oluşturacağı kaygısı yaygın. Tüm bu etmenler gazete tirajlarına da olumsuz yansıyor.
“BİK ilan ambargosunu sürdürüyor”
Basına da yansıyan 2020’de Basın İlan Kurumu’nun (BİK) pandemi gibi ciddi etkileri olan bir süreçte azınlık basınına olan desteğini ertelemesi Agos’u nasıl etkiledi? Agos, her yıl BİK’ten düzenli bir şekilde destek alıyor mu? Yine son dönemde oluşan oldukça yüksek enflasyon oranlarının gazeteniz üzerine olan ekonomik yansımaları ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Pandemi kısıtlamalarının yanı sıra döviz kurunun anormal yükselişine bağlı olarak yüksek kâğıt maliyetleri, baskı masrafları vs. basılı gazeteler için çok büyük bir baskı oluşturuyor. Basın İlan Kurumu (BİK), ilan ambargosunu sürdürdüğü gibi, yıllık destek ödemelerini aksatarak krizin derinleşmesine yol açıyor. 2020 yılının Mart ayından itibaren benimsenen evden çalışma düzeni halen normale dönmüş değil. Yazı işleri toplantılarının çevrimiçi yapılması dahi, fikir üretimindeki verimliliğin azalmasına yol açıyor. Ekonomik baskılar sonucu, ayrılan elemanların yerine yenilerini almak mümkün olmuyor. Bir anlamda küçülmeye gidiliyor. Ancak en zor şartlarda dahi Agos’un hem Türkiye Ermeni topluluğu hem de ülke için bir gereklilik olduğu inancı, tüm zorluklara rağmen bu işlevi sürdürmeyi gerekli kılıyor.
Agos gazetesine abone olmak için:
E-posta: [email protected]
https://www.agos.com.tr/tr/anasayfa
(DD/SO/NÖ)