"Türk ve Kürt Kardeşliğinin Anlamı: Sorunlar-Çözümler" Konferansında terminoloji tartışması vardı. Gazeteci Nuray Mert konuşmasında "terör örgütü" sözünü kullanan Tarhan Erdem'e terminolojisini değiştirmesi gerektiğini, "silahlı siyasal mücadele" terimini kullanmasının yerinde olacağını söyledi.
Reform hareketi ve Kürt- KAV işbirliğiyle düzenlenen dünkü (15 Ocak) konferansta Diyarbakır Barosu başkanı Mehmet Emin Aktar, 12 Eylül döneminden sonra rejimi yeniden dizayn etmek isteyen askeri bürokrasinin Kürtleri getirdikleri illegal konumdan Kürtlerin halen kurtulamadığını söyledi.
Aktar: Bir arada yaşasınlar yeter
"Şimdi legalleşemiyoruz, zorlanıyoruz çünkü illegalitenin kalıplarıyla düşünüyoruz. Kürtlerin yaşadıkları bu sancılı süreci anlamak gerekiyor. Biz Kürtler Kürtçe müzik dinleriz. Mesela arabadaysak trafik polisi geldiğinde müziğin sesini kısarız. Bu bir refleks. Kürt ve Türkler kardeş olmak zorunda değil, zaten bu ülkede kardeşler birbirlerinin gözlerini oyuyorlar. Önemli olan Kürtler ve Türklerin bir arada yaşamayı öğrenmesi."
Gazeteci Nuray Mert Türk muhafazakarların sadece din kardeşliği üzerinde durarak Kürtleri yalnız bıraktıklarını, din kardeşliği üzerinden Kürt sorununun çözülemeyeceğini söyledi.
"Silahlı mücadele taraftarı değilim ama Kürt meselesinde bu olmasaydı, biz bu konuları konuşuyor olmayacaktık.."
Karakaş: Geri kalmış bölgede barış olmaz
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi üyesi Ercan Karakaş Kürt açılımında ciddi bir metin olmadığını, Türkiye'nin yeni ve daha demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirtti ve her siyasi partinin kendi ideolojisi doğrultusunda Kürt sorununa yönelik politikalar üretmesi gerektiğini söyleyerek gelişmişlik ile barış arasındaki ilişkiye dikkat çekti.
"Sorun sadece güvenlik sorunu olarak algılanamaz; sosyo-ekonomik, kültürel yönleri var. Bölge açık bir şekilde geri kalmıştır. Gelişmişlik düzeyi Türkiye ortalamasının 16'da 1'i. Buralarda barışın olması beklenemez."
Araştırmacı yazar Tarhan Erdem Kürt meselesinde gelinen yerin bir denge noktası olduğunu ve sivil Kürtlerin de sürece hakim olmaya başladığını söyledi:
"Sürece sadece terör örgütünün yöneticileri ve odakları hakim değildir. Siyaset adamları yeni anayasayla ilgili yeni öneriler ortaya atmalı. Böylece sivil Kürt politikacıların söylenebilir istekleri olduğu ve bunun halk tarafından kabul edilebileceği ortaya çıkacaktır."
Coşkun: Hak verilirse birlik bozulmaz, güçlenir
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, siyasal düzeyde sorunların nasıl tartışılacağının eğitime bağlı olduğunu ve Kürt meselesini çözmek için ulus-devlet kurgusu içinde şekillenen eğitimden çokkültürlü eğitime geçmek gerektiğini belirtti, anadilde eğitime vurgu yaptı.
"Hak temelli vatandaşlık kavramında birilerinin anadilini yasaklıyorsanız çok ciddi bir ayrımcılık yaparsınız. Anadilde eğitimin hiçbir seviyede engellenmesinin ahlaki bir gerekçesi olamaz. İnsanlara hak verdiğinizde birlik daha güçlü olur, zayıflamaz." (EG/EÖ)