Bir dizi ve televizyon filmi olan "Kurtlar Vadisi"nin nasıl sosyolojik ve siyasal unsur olduğu; bu garip ve tuhaf ülkede nasıl vücut bulduğuna, kim bilir yüz yıl kadar sonra nasıl şaşakalacaklar.
Satır aralarındaki gizli şifreler
Son iki yıldır, aslında önceki vizyonu Deliyürek'i de sayarsak, son beş yıldır; haftanın en az bir gecesini bu ülkenin sıradan ve sürüden insanları, bir vadinin -Kurtlar Vadisi'nin- bazen aleni, bazen söz ve satır aralarında gizli şifrelerini çözmekle uğraştılar. *
Aslında şifreye pek ihtiyaç da yoktu. Dizinin senaristleri senaryonun neredeyse yüzde doksan beşinin basında yer alan metinlerden yola çıkılarak yapıldığını, yine basına verdikleri mülakatlarda ifade ediyorlardı.
Başbakan'dan okul kıran öğrencilere
Bugünlerde yine ülke dizinin bir üst aşaması gibi lanse edilen Kurtlar Vadisi, Irak'la hop oturup hop kalkıyor. Hemen bütün televizyon kanalları, ciddiyetinden kuşku duymadığımız haber kanalları dahil, son iki aydır Kurtlar Vadisi Irak'ın fragmanları, reklamları ile odalarımızın içine kadar giriyorlar.
Yetmiyor. Ülkenin Başbakanına özel seanslarla izlettiriyorlar.
O da yetmiyor okul çocukları "okulu kırıp" vadinin sınır ötesi operasyonlarını okuldan daha çok önemseyip izlemeye gidiyorlar.
Diyarbakır'da izlediğim seansta bir dolu ortaokul lise, öğrencisi vardı. Hem de güpegündüz okul kıyafetleri ile!
Tabi bu kadar da yetmiyor. Bakın ülkenin muhterem zevatları gala gecesi için neler diyorlar:
"Tek kelimeyle muhteşemdi. Eşimle beraber nefes almadan izledik." (Bülent Arınç)
"Türk Sineması'nda hakikaten tarihe geçecek bir film. Allah Türkleri korusun." (Ali Coşkun)
"Çok heyecanlıyım şu an; çok güzeldi gerçekten. Tebrik ediyorum çocukları onlarla gurur duydum." (Emine Erdoğan-Başbakan Eşi)
Ne demeliyim bilmiyorum. Bu ilgi ve beğenilerden sonra galiba dönüp sokağa, hatta sokağa yansıyan görüntülere bakmak galiba en iyisi.
12 Eylül kuşağı
Genç ve de dışardan kendisine sunulan doğru ya da yanlış hemen her sunulmuş olanı kolaylıkla kabul eden ve kendisine, allanıp pullanarak sunulmuş şişme balonları gerçekmiş gibi algılayıp onun üzerine hayatlarını bina eden bir 12 Eylül kuşağı ile maalesef karşı karşıyayız.
Neden mi bu en azından bir dizi ya da film boyutu içinde beyin yıkama faaliyetinden söz ediyorum?
Amerika, Amerikalı ve anti Amerikancılık
Anlatayım.
Bir kez film klasik anti-Amerikancılıktan öte anlam taşıyor.
Klasik manada anti-Amerikancılık yapılsaydı, "olabilir" der geçerdim. Çünkü ABD'li yönetmenlerin kendileri bile, zaman zaman savaş sonrası yaptıkları kimi filmlerde, kendi ülkelerini kararlarını eleştirdikleri biliniyor.
Amerika'nın Vietnam'dan çekilmesiyle birlikte, geri dönen askerlerin savaş sonrası sendromunun anlatıldığı, anti amerikancı filmlerin genel teması sinema tarihine "Vietnam sendromu" olarak geçmemiş miydi?
Ama "Kurtlar Vadisi Irak'"ta anlatılanlar, gerçekten farklı boyutlarda.
Bir kez işin dozu epeyce ileri düzeyde anti-Hıristiyan boyutlara vardırılmış.
Irak'taki Amerikalıları temsil eden "Sam" ya da diğer adıyla "Marshall", adeta "İsa'nın kılıcı" gibi. Önüne geleni biçiyor. Bunu da genellikle "Dini İsevilik" adına yapıyor.
Çünkü İsa'nın çarmıha gerilmiş heykelinin önünde söz veriyor Amerikalı Sam, tabi ki dinine.
Kurtarıcı Polat Alemdar, Sam'a karşı
Öte taraftan ise kurtarıcı hazır. Bir zikir ayininden sonra belagat üslubunun olanca ikna ediciliğiyle Polat Alemdar(Necati Şaşmaz) sahneye çıkıyor.
Bu rolü, babası, kendisinin de müridi olduğu Kadiri tarikatının piri, izin vermeseydi, dizide ve filmde oynamayacağını söylüyor
Olay bu şekilde iki din mensubiyetinin kavgasının varacağı boyutlara taşınınca iş tabii ki kolaylaşıyor. "Dağı Kürtlere, Çölü Araplara, Petrolü de kendilerine" ayırmış oluyor "Amerika".
İşte o zaman işler kolaylaşıyor. Ve din kavgasının Irak'ı, o da yetmeyip Ortadoğu'yu alaşağı etmesinin boyutları "Gavur marifetiyle!" ortaya çıkmış oluyor zahir!
Çuval olayı
İşi, dine, sonra da dozu epeyce şişirilmiş milliyetçiliğe dayandırınca, asıl o zaman gerçek hayatta yaşanan "Çuval olayının" sine-masal dildeki fantazyası an'a, ya da yaşanan hayatlara yön verir oluyor.
İşte asıl tehlike, o zaman başlıyor.
Başlıyor ki ne başlangıç!
İşte o noktada filmi izleyen bir dolu şişirilmiş "ben'lik", kendini "Türk Rambosu, Polat Alemdar" yerine koyup, kurtarıcılığa soyunuyor. Çuval hadisesinin öcünü, görsel, sinemasal dünyada bulmakla tatmin oluyor.
Filmi izlerken tatmin olmakla kalmayıp, sokakta da öcünü tanımadığı, bilmediği insanlardan almaya çalışıyor.
Türk Rambosu Polat Alemdar ve pompalanan milliyetçilik
Unutmamak gerekiyor ki; bütün muhafazakarlıklar, mağduriyetler son çözümlemede mafyavari ilişkileri de bünyesinde barındırıyor. Dizinin ve filminin mafyatik ilişkileri evlere kadar taşımasının tehlikesi, kanımca buradadır.
"Kurtlar Vadisi"nde, Türk ve İslam senteziyle harmanlanmış, pompalanmış milliyetçilik; mezhepsel enjeksiyon ve bir de bir miktar popüler kültür bir araya geliyor.
Gelmekle kalmıyor, üstüne üstlük ata-dededen kalma asker ruhlu kahramanlık edalı bir geçmişle, lise çağına gelmiş her (erkek) gencin; hatta kendini er kişi niyetine addeden kadınların da, kendini sokağının, mahallesinin, şehrinin hatta ülkesinin "Rambo"su sanmasına, yetiyor da artıyor bile!
İtiraf etmeliyim ki; Trabzon'da 16 yaşında gencecik bir lise öğrencisi tarafından öldürüldüğü ifade edilen İtalyan Rahibin niye öldürüldüğünü; bu türden şiddet dozu yüksek milliyetçiliği ve radikal dinciliği damarlara şırınga eden dizi ve filmleri gördükten sonra, insan daha çok anlam verebiliyor.
Kurtlar Vadisi her yerde
Ve sonuç da Internet sitelerine yansıyan şu sözler anlamlı oluyor.
"Öncelikle şunu bildireyim, eğer ben o filmi izlerken yanı başımda bir Amerikalı asker olsaydı belki yanımda Leyla'nın hançeri yoktu ama, saçımdaki toka ile bile o Amerikalıyı öldürürdüm.
İnanılmaz galeyana getiriyor insanı. Türk olduğunu unutan herkesin, evet ben Türküm ve Müslüman'ım diyeceği bir film ve ben bunun bir Terminatör bir Matrix gibi serilerini bekliyorum. Belki Polat'a bir yerlerden daha mektup gelir ne dersiniz." (huzzam_sevda htp://nedir.antoloji.com)
Ya da Tempo Dergisinin anketi yeterli ipucu mu?
Soru: Kurtlar Vadisini Nasıl Buluyorsunuz?
Fena Sayılmaz: yüzde 12
Gerçekçi ve çok iyi bir film: yüzde 64
Katılan kişi sayısı: 22. 06. 2006 itibariyle 7563.
Geriye doğru evrilme mi?
İşte sıradan ülke insanının Kurtlar Vadisi.
Yoksa geriye doğru evrim mi?
Haydi hak getire...(ŞD/AD)
* Tempo Dergisi -Gerçek Kurtlar Vadisi-Tutgun AKBAŞ.17.02.2004