25 yıldır İsveç'te yaşayan Uzun, Kürtçeyi geliştirmenin tek yolunun bir edebiyat dili yaratmak, bunun için de dilin ve düşüncenin aktarılmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini söylüyor.
Uzun, 1953'de Siverek'te doğdu. Bir süre, İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yapan yazar İsveç Pen Klubü ve Uluslararası Pen Klup'ta aktif çalışıyor, ayrıca İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliğinin de üyesi. Bugüne kadar Kürtçe altı roman yazan Uzun'un romanları başta Türkçe olmak üzere birçok dile çevrildi, denemeleri de çeşitli dergi ve gazetelerde yirmiye yakın dilde yayınlanıyor.
Dicle'nin yakarışı
Uzun'un 2001'de Avesta Yayınları'ndan Kürtçe olarak çıkan, Muhsin Kızılkaya'nın çevirisiyle de bu ay Gendaş Yayınları'nca basılan son kitabı"Dicle'nin Yakarışı".
"Dicle bir çocuğun gözlerinde yansıyor. Bu çocuk 1870'li yıllarda bugünkü Cizre'de yaşamış tarihi bir kişilik olan Kürt Beyi Mir Bedirhan'ın on altı yaşındayken tahta çıkışını gören Bıro'dur. Çocuk Bıro, bilgi'ye aşık, seslere tutkundur. ...Dicle'nin yakarışı sesler üzerine kurulmuş bir romandır. Unutulmuşların unutulmuş sesleri üzerine".
Romanlarında Kürtlerin tarih ve kültürünü, bu tarihin ve dilin sözlü aktarıcıları dengbejlerin* seslerine kulak vererek anlatan Uzun kitabını "Bıro'ya benzer dengbejler şimdi yoklar. Hiç olmazsa onların sesini, bu kitabın sayfaları arasında duyabilesiniz" diye çocuklarına ve farklı seslere kulak tıkamak istemeyenlere armağan ediyor...
Kürtçe ilk dilim
Mehmet Uzun ile "Bir Dil Yaratmak" kitabıyla ilgili açılan davada tanıklık etmek için geldiği sırada konuştuk.
Üç dili de anadiliniz gibi kullanıyor, her üçüyle de yazı yazıyorsunuz. Romanlarınızı sadece Kürtçe yazmanızın nedeni nedir?
Anadilim Kürtçe. Kürt bir ana babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Kürtçe benim ilk dilim oldu. Kürtlerin olduğu bir mekanda büyüdüm. Daha sonra okulda Türkçe'yi öğrendim. Türkçe, eğitim dilim olduğu için entelektüel dilim haline geldi.
1977'de çok gençken İsveç'e gittim. Oradaki tüm yaşamımda İsveççe konuştuğum için, İsveççe de entelektüel dilim oldu.
Çocukluğumun dili Kürtçe, gençliğimin dili Türkçe ve daha sonraki yaşamımda İsveççe iç içe girdi. Üçüyle de kendimi çok iyi ifade edebiliyorum. Ayırım yapmıyorum. Çok dilli düşünen, yazan, yaşayan, okuyan bir yazarım.
Ama romanlarımı sadece Kürtçe yazmanın nedeni yazarken Kürtçe düşünmem. Çünkü Kürtçe çocukluğumun dili. İnsanın çocukluğu bir gölge gibidir. Devamlı insanı izler. Çocukluğunda insanın yaşadığı her şey, hayatının bir yerine iz bırakır. Çocukluğumun diliyle yazmak aynı zamanda bu anlamda bana çok keyif veriyor.
Uzun yıllardır başka bir ülkede yaşadığınız için Kürtçe'yi roman dili olarak seçmenin zor olabileceğini düşündünüz mü?
Kürtçe roman yazmak ilk başlarda çok zor oldu. Böyle bir roman geleneği, modern edebiyat dili yoktu, oluşmasına izin verilmemişti. Modern bir roman dili yaratmak için çok çaba sarf ettim, ama başardım sanıyorum.
Romanlarımın Kürtlere de Türklere de ulaştığını düşünüyorum. 4. baskılarını yapan Kürtçe romanlarım var. Bu Türkiye açısından olağanüstü bir gelişme.
Kürtçe roman yazmanın bir diğer zorluğu Türkiye'deki Kürtlerin Türkçe okuma alışkanlığının olması. Türkçe'nin okuyucu kitlesi, televizyon, üniversite, enstitüleri gibi yayılma ve gelişme olanakları var. Kürtçe bunlara sahip değil, edebiyat ve yazı dili olarak daha emekleme aşamasında. Roman da, okuyucular da, entelektüel dünya da yeni oluşuyor.
Kıskançça korumaya çalışmak
Ama son 10 yılda çok önemli bir aşama kat edildi. Şimdiden geniş bir okur kitlesinden söz etmek mümkün. Ama bunların hepsi işin başlangıcı. Şimdiki okuyucu sayım gelecekte okuyucu sayımın yüzde biridir, ama bir gelişme söz konusu tabii.
Türkiye her şeye rağmen doğru bir yolda. Demokrasi, Avrupa ile bütünleşme önündeki engelleri aşma yolunda. Bu çabalar önemli. Kürtlerin kendi dilleriyle ilgili çok önemli hassasiyetleri var. Kendi dilleri, kültürleri, kültür miraslarıyla ilgili. Çok kıskançça korumaya çalışıyorlar, çünkü bu amaç için büyük mücadeleler verdiler.
İyi bir roman dili kurulmasaydı
Yazarlığım dili ve kültürü korumak amacıyla yapılan mücadeleler sonucunda yol aldı. İyi bir roman dili kurulmasaydı, iyi romanlar yazılmasaydı, Kürtçe de olsa bu romanların okunacağını, çevrileceğini düşünmüyorum.
Dilin gelişmesi, roman dilinin kurulması, iyi bir edebiyat yaratılması yani Kürt romanının ortaya çıkması açısından Kürt yazarların önemli bir mesafe kaydettiğine inanıyorum.
Kürtçe'yi roman dili olarak kullanmayı, anlatmak istediğiniz tarih ve kültürü ilk elden yansıtmanın bir yolu olarak mı görüyorsunuz? Bu anlamda Kürt yazarlar için bu dilin avantajları var mı?
Aslında birçok şeyi birlikte yapmak istiyorum yazarlığımda. Birincisi dile yeni bir dinamizm vermek, dili günümüzün okuyucusuna ulaşabilecek hale getirmek.
İkincisi Kürtlere kendi tarihleri hakkında da bir bilgi ve duygu vermek gerek, bir hafıza yaratmak gerekiyor. Son olarak da iyi bir roman yaratılmalı. Sadece Kürt olduğum ve Kürtçe yazdığım için değil, iyi bir romancı olmaya çalıştığım için de yazıyorum. Kürt olmak, mazlum olmak iyi bir roman için yeterli değil. Romanın kendi dünyası ölçüleri, kuralları var. Onları çok iyi bilmek gerekli ve Kürtçe'yi bu ölçülere adapte etmek lazım. Bunlar zorunlu unsurlar ve bunları yapmaya çalışıyorum.
Kürtçe duru bir dil
Kürtçenin avantajı duru bir dil olarak kalmış olması. Kürtçe yasaklardan dolayı temiz kaldı çok fazla bozulmadı, anlatı ve şiirsellik olarak duruluğunu, yalınlığını, güçlü konumunu korudu.
İlk başta Kürtçe yazmak, benim için dezavantajdı. Ama sonra, Kürtçe roman yaratmak konusunda önemli adımlar attıktan sonra, Kürtçe'nin bu bahsettiğim özellikleri yazınsal açısından benim için çok önemli avantajlar haline geldi.
Yazarken yeni kelimeler yaratmaya çalışmıyorum, bu benim işim değil. Dilbilimci değilim. Benim görevim yeni bir roman dili yaratmak, çünkü ilk elde romancıyım. Bütün diler ancak roman dili olarak kullanıldığında gelişebilir. Romanda kullanılmayan dillerin yaşama şansı, geleceği yok. Ancak romanı güçlü bir biçimde yazılmış olan dillerin geleceği var.
Kürtçe dilinin bu anlamda gelişebilmesi için somut olarak neler yapılmalı, Türkiyeli yazarlardan destek görüyor musunuz? Özellikle gençlere önerileriniz var mı?
Türkiye'de güçlü bir düşünce ve ifade özgürlüğü yanlısı tutum, mücadele geleneği var. Bu mücadeleyi veren tüm aydınların ve kişilerin desteğini hissediyorum, görüyorum ve kendimi yalnız hissetmiyorum, mücadelenin bir yerindeyim.
Diyarbakır'daki savunmamda da Kürtlerin kendi dili, kimliği kültürüyle yaşamalarına, okumalarına yazmalarına izin verilmesi gerektiğini söyleyeceğim. Farklı diller, kültürler ve Kürtçe dili Türkiye için bir tehlike değil, tam tersine bir zenginliktir.
Her şeyden Türkiye'de yaşayan Kürtlerin kendi dileri, kimlikleriyle yaşamalarının önü açılmalı. Gençler Kürtçe okuyup yazmaya çalışsınlar. Medeni cesaret gösterip bunu yapmalılar. Aydın olma ve kültürel birikime önem vermeliler. Gençlerin Kürtçe'yi geliştirmesi için yeterli kaynak zamanla olacak, bunun için de çabanın olması lazım. Bu çabayı göstermeye çalışıyorum.
* Dengbej: Kürt kültüründe, bir tür meddaha karşılık gelen, gece kurulan meclislerde, divanhanelerde toplanmış olan insanlara hikayeler, masallar, destanlar, türküler, meseller, rivayetler anlatan adamlara verilen isim. Dengbej'ler , yazıyla ilişkisi yok denecek kadar az olan bir toplumun ortak hafızasını oluştururlar. Toplumsal hafızayı diri tutarlar (Dicle'nin Kitabı'nda çevirenin notu)
Mehmet Uzun'un yayınlanmış yapıtları:
Tu (Sen),roman,1985; Mirina Kalekî Rind (Yaşlı Bir Rindin Ölümü),roman,1987; Siya Evînê (Yitik Bir Aşkın Gölgesinde),roman 1989; Rojek ji Rojên Evdalê Zeynikê (Evdalê Zeynikê'nin Günlerinden Bir Gün),roman,1991; Destpêka Edebiyata Kurdî (Kürt Edebiyatına Giriş),inceleme,1992; Hêz u Bedewiya Pênûsê (Kalemin Gücü ve Görkemi),denemeler,1993; Mirina Egîdekî (Bir Yiğidin Destanı), Destan-ağıt,1993; Världen i Sverige (Tüm Dünya İsveç'te),edebiyat antolojisi, M.Grive ile birlikte,1995; Antolojiya Edebiyata Kurdî (Kürt Edebiyat Antolojisi),antoloji,iki cilt,1995; Bîra Qederê (Kader Kuyusu),roman,1995, Nar Çiçekleri, Deneme,1996; Ziman û Roman (Dil ve Roman),söyleşiler,1997; Bir Dil Yaratmak,söyleşiler,1997; Dengbêjlerim, deneme,1998; Ronî Mîna Evînê-Tarî Mîna Mirinê(Aşk Gibi Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık),roman,1998; Hawara Dîcleyê (Dicle'nin Yakarışı),roman,2002.
(ÖG/NM)