Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Muş Cezaevi’nde bulunan kardeşini 17 Aralık 2001 tarihinde ziyaret ederken üzerinde PKK’ye ait bir belge bulunduğu iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Gülistan Baytar’a Kürtçe tercüman sağlanmamasını “adil yargılanma” kriterlerinin bir ihlali olarak gördü.
Karar, Türkçe bilmeyen veya Türkçe bilgisi sınırlı olan bir şüpheliye, daha ilk sorgusunda, susma hakkı veya avukat bulundurmaya dair haklarının hatırlatılması aşamasında tercüman sağlama zorunluluğunun altını çiziyor.
Tercüman yokluğunda ceza
30 Nisan 2001’de yaptığı ziyarette de bir başka belgeyle yakalandığı ileri sürülen Baytar, 18 Aralık 2001’de jandarma görevlilerine verdiği ifadenin ardından üzerinde ikinci kez örgütüne ait belge çıktığı gerekçesiyle tutuklanmıştı.
Kürtçe tercüman eşliğinde Hakimlikçe sorgulanan Baytar, jandarma görevlilerine verdiği ifadenin ilk belge bulundurma suçlamasının söz konusu olduğu Nisan 2001’e dair olduğunu, 17 Aralık’ta üzerinde belge çıkmadığını ifade etti.
Baytar, 29 Mayıs 2002 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce “örgüte yardım”dan 3 yıl 9 ay hapse mahkum edildi. Mahkeme, Yargıtay’ın cezayı usulden bozması üzerine dosyayı yeniden ele aldıysa aynı cezayı verdi, ancak tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak Baytar’ı tahliye etti.
AİHM: Daha jandarma sorgusunda tercüman olmalıydı
Kararda, Türkçe bilgisi oldukça sınırlı olan Baytar’a susma hakkını kullanmaktan vazgeçmesinin ve avukat bulundurmamanın sonuçlarının, özellikle jandarma sorgusunda kendisine sorulan soruların tam anlamıyla Kürtçe çevrilmemesi nedeniyle, anlatılamadığı vurgulandı.
AİHM, tercüman bulundurulmamasını AİHS’nin 6/3 (e) maddesi ve ifade özgürlüğü hakkına dair 6/1 maddesine aykırılık teşkil ettiği kararına vardı. Türkiye, adil yargılama hakkını hukuka aykırı şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Baytar’a bin 300 avro mahkeme gideri, bin 500 avro da manevi tazminat ödeyecek (EÖ).