Haberin Kürtçesi için tıklayın
“1979 yılında 18 yaşında lise 2. sınıfa gidiyordum. Bir yol kontrolü sırasında üzerimde bir kağıt bulundu. 21 atasözü yazıyordu o kağıtta. 7 gün gözaltında tuttular o kağıt için. 7. gün ifademi alıp serbest bıraktılar.”
Mehmet Öncü yaşadığı bu olay sonrasında Kürtçe derleme çalışmaları yapmaya karar verir ve 40 yıllık çalışmalarının ürünü olarak geçtiğimiz günlerde 50 bin atasözünden oluşan 4 ciltlik bir kitap yayınlar.
“Gotinên Pêşiyan” (Atasözleri Sözlüğü) adlı bu kitabı Sitav Yayınevi yayınladı.
235 başlıkta topladığı atasözlerinin 27 bini kendi derleme çalışmaları ile, geriye kalanları ise yayınlanmış çalışmalardan elde etmiş olan Öncü, bianet’in sorularını cevapladı.
Derleme çalışmalarına ne zaman başladınız ve nasıl bir çalışma yürütünüz?
Atasözlerini derleme çalışmam ile ilgili hikayem 1979 yılında başlıyor. 1979 yılında 18 yaşında, lise 2. sınıf öğrencisiydim. O zaman, bir yol kontrolü sırasında üzerimde bir kağıt bulundu. O kağıtta 21 (Kürtçe) atasözü vardı. O birkaç söz için 7 gün gözaltında kaldım. 7. gün ifademi aldıktan sonra serbest bırakıldım. O zaman anladım bu dilin üzerinde çok fazla baskı ve zor var diye. İçimde bir ukde olarak kaldı. Eğer bu sözleri derlemezsem biteceklerine dair bir his oluştu içimde. Kaynaklarıyla birlikte mezara gideceklerdi. Bunun üzerine 1979 yılında amatör bir şekilde atasözleri ve folklorik ürünlerin derlemesi işine giriştim.
O dönemler iletişim araçları yoktu, azdı. Görüşmelerde elde ettiğim bilgileri kağıtlara not ediyordum. Sonra yavaş yavaş dijital araçlar çıktı. Bu sefer bunlarla derleme işine giriştim. Bu arada derlediğim şeylerin ele geçmesi korkusuyla annem onları yaktı. 1985-86 yılında oturdum bunları sınıflandırdım. Sınıflandırırken çok güzel şeyler ortaya çıktı. Fıkralar çıktı. Anılar ortaya çıktı. Fabllar ortaya çıktı. Efsane masalları ortaya çıktı. Hepsini birbirinden ayırdım. Bilimsel bir şekilde. 2006 yılının başlarında Doz Yayınları tarafından “Çîrokên Kurdan” (Kürtçe Masallar) adıyla yayınlandı. İçinde 450 masal vardı. 2007 yılında ikinci cildi yayınlandı. 2009 yılında İstanbul Kürt Enstitüsü “Gotinên Pêşiyan” (Atasözleri) adıyla yayınladı. İçinde 7 bin atasözü var. Bu arada bir çok derleme çalışmam kitap olarak yayınlandı. Son olarak da 50 bin atasözünün yer aldığı 4 ciltlik “Gotinên Pêşiyan” yayınlandı.
Sınıflandırmayı neye göre yaptınız?
Bu sözleri, konularına göre sınıflandırdım. Dostluk Bölümü, Akrabalık Bölümü, Erkeklerle İlgili Bölüm, Aşkla İlgili Bölüm, Kadınlarla İlgili Bölüm gibi. Toplam 235 bölümden oluşuyor.
Her bölüm kendi içinde alfabetik bir şekilde sıralandı. Mesela Kadınlarla İlgili bölümde 2 bin söz var. Bunların hepsini alfabetik olarak sıraladım. Ayrıca her bir sözü yorumladım. Varyantlarını yazdım. Varsa bir de hikayesini ekledim. 3 bine yakın hikaye var kitapta.
Yani bu ürün 40 yıllık çalışmanızın bir sonucu.
Evet doğru. Bilmediğim şeyler vardı. Kendi kendimi geliştirdim. Nasıl randevu alacağız, ne yapacağız. Önceleri Kürtçe alfabeyi bilmiyordum. Türkçe alfabe ile Kürtçe yazıyordum. Kürtçe fonetiğin bu alfabeye uymadığını fark ettim. Bir çözüm bulmam gerektiğini düşündüm. Sonra ölümsüz Celadet Bedîrxan’ın alfabesini buldum ve çalışmalarımı bu şekilde devam ettirdim. 84-85 yıllarından sonra profesyonel bir şekilde.
Devletin ve hükümetlerin Kürtçe ile ilgili tutumlarından, politikalarından kaynaklı yaşanan sorunlar biliniyor. Ben bunların dışında, derleme çalışmaları yaparken karşılaştığınız sorunların neler olduğunu öğrenmek isterim.
Ekonomi ile ilgili bazı sıkıntılar oluyor. Bir kurum veya kuruluşla çalışmıyorum. Gönüllü olarak ve kendi imkanlarımla yapıyorum. Bir araba bulman lazım diyelim, bir yere gitmek için. Eğer araban varsa gidebiliyorsun.
İkincisi, bu dilin kaynak kişileri hep yaşını almış kişiler. Çoğu da öldü. Bu kitapta 100 kişiden oluşan bir liste yayınladım. Onlardan izin aldım. Bugün baktığında bunlardan 70-80'i şimdi hayatta değil. Bu tarz tehlikeler var.
Engellere gelirsek, engeller tamamen devletle ilgili. Devlet politikası bu topraklarda başka bir dilin gelişmesine izin vermiyor. Önce anneleri asimile ettiler. Sonra anneler çocuklarını asimile etti.
Kitabın yayınlanması açıklandığında kendisiyle birlikte bir tartışma başladı. Acaba Kurmanci lehçesinde 50 bin atasözü var mı diye soranlar oldu. Tartışma çok uzun sürmedi ancak ben yine de bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum.
Onlar bu dili tanımıyorlar. Bu dilin araştırmacıları, bu dili tanımıyor. Ne kadar zengin ne kadar fakir bilmiyorlar. Küçük bir şey söyleyeyim. Kitabın yayınlanmasından sonra 60 atasözünü daha derledim. 50 bin 60 oldu. Belki de ben yüzde 10’unu derlemiş değilim. Bunu da bilmiyoruz. Onu da bilmiyoruz. İran Kürdistan’ından bir arkadaş var. O da 50-60 bin tane atasözü derlemiş. İsveç’te yaşıyor. Rindo adında biri. Adını tam hatırlamadım. Çoğunlukla Hewremî, Goranî, Erdelanî, Mukriyanî ve Soranî’den derlemiş. Ben de bu kadar derledim. İkisini yan yana getirdiğinde yarısı ortak olabilir. Yine 60 bine yakın oluyor. Bu dilin nerede bittiğini bilmiyoruz. Eğer bir gün kurum kuruluş sahibi olursa o zaman ne kadar atasözüne sahip olduğunu anlarız. Bana göre çok zengin bir dil. Eğer yeterli görmüyorlarsa bu dilin klasiklerini okusunlar. O zaman kendileri karar verir.
Derleme işini kendiniz mi yapıyorsunuz?
Gençliğimde çoğunlukla köyden kente göç oluyordu. Kaynak kişiler köylerden kentlere göç ediyorlardı. Şehirlerde çok fazla sayıda kaynak kişi bulunuyordu. Mahallelerde, sokaklarda buluyorduk onları. Bazen de köylerde onları buluyorduk ve onlara gidiyorduk. Derleme yapıyorduk. Bir şey daha diyeyim, ben 50 bin atasözünün sadece 27 binini kendim derledim. Diğerleri yayınlanmış eserlerden toplandı. Varyantlar hariç. Aşağı yukarı bir hesap bizimkisi. Tek tek saymış değiliz.
Nereleri gezdiniz?
Botan'ı gezdim. Bütün Fırat’ın batısını gezdim. Sonra Diyarbakır ve ilçelerini. Elazığ, Malatya, Maraş’ta derleme yaptım. Araştırmaların devam ediyor.
Köyden kente göç ve teknolojik gelişme dil, atasözlerinin kullanımı gibi konuları nasıl etkiledi?
Göç olduğunda kendileriyle birlikte dillerini de getirdiler. Bu dil, lehçeler birbirine karıştı. Çocukken biri konuştuğunda hangi yöreden olduğunu anlardık. Şimdi hepsi birbirine benzedi. Göç homojenleştirdi. Bununla birlikte bir de insanların asimile olmasına yol açtı.
Kitabın yayınlanması için bir kampanya düzenlediniz. Bundan biraz bahsedebilir misiniz?
Yayınlanması için çok para gerekiyordu. Kürt yayıncıları fakir insanlar. Yayınlamak için imkanları yoktu. Bir kampanya düzenleyelim dedi. Birçok insan sahip çıktı. Bu şekilde kitap yayınlandı. Bazı arkadaşlar kitabı peşin, yayınlanmadan aldılar. Yayınlandıktan sonra onlara kitapları gönderildi.
Mehmet Öncü hakkında
1961 yılında Adıyaman'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini burada yaptı. 1983 yılında Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde memur olarak atandı. 1992 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İş İdaresi Bölümü’nü bitirdi. 1985 ve 1986 yıllarında birçok Türkçe şiiri yayınlandı.
1983 yılında Kürt Folkloru hakkında derlemeler yapmaya başladı. Yazarın ilk Kürtçe kitabı 2006 yılında Doz yayınları tarafından “Çirokên Kurdan" (Kürt Hikayeleri) adıyla yayınlandı. Kürt kültürü ve folkloru hakkında derlemeler yapmaya devam eden yazar, Adıyaman’da arkadaşları ile birlikte Kürtçe ve Türkçe yayın yapan “Demokrat Semsûr” adıyla aylık bir gazete çıkardı. Zend, Rewşen, Govend, Çîrûsk, Jiyana Rewşen, Kovara W ve Nûbıhar gibi dergilerde yazı ve şiirleri yayınlanan yazar evli ve üç çocuk babası. Emekli olduktan sonra Adıyaman’da yaşamaya devam eden yazarın bugüne kadar yayınlanmış 25 eseri ve yayına hazır birçok eseri bulunmaktadır. (FD)