Prof. Dr. Fuat Keyman Kürt sorununun çözümü üzerine konuşurken özellikle ekonomik krizin çıkışında kimlik siyasetlerinin mutlaka yoksulluk ve dışlanmayı giderecek sosyal adaleti de içermesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Barış Meclisi'nin Bilgi Üniversitesi'nde 6 Haziran'da düzenlediği "Çözüm İçin Diyalog Konferansı"nda konuşan Keyman, kimlik siyaseti ve sosyal adaleti buluşturacak bir programı DTP ve CHP'nin söylem birliği sağlayarak yapabileceğini dile getirdi.
Gürsoy: CHP anahtar olabilir
"Kürt Sorununun Çözüm Yöntemleri" oturumuna katılan Prof. Dr. Gençay Gürsoy da çözümde yer alabilecek aktörleri sıralarken CHP'ye dikkat çekti ve "CHP anahtar olabilir. Devlet kodlarını iyi bilen bir parti. CHP birkaç adım atarsa, iktidar da atar" dedi.
Gürsoy, Kürt sorununun çözümü ve barış süreci için görüşmeleri sırasında CHP yöneticileriyle de buluştuklarını, bu düşüncesini dile getirdiğini, CHP'lilerin "Çok doğru. Bunları gelip Deniz Baykal'a da anlatsanıza" dediklerini aktardı.
Keyman: Muhatap DTP'dir
Keyman, 1990'lardaki aktörün PKK olduğunu, 2000'lerde dönüşüm yaşandığını söyledikten sonra, 2010'lu yılların "PKK'siz yıllar" olacağını öngördü. "Sivil toplum ve aydınlar buna hazırlanmalı" dedi. Keyman çözüm sürecinde muhatabın PKK veya Abdullah Öcalan değil, DTP olduğunu da ekledi.
Son süreç nasıl başladı?
"Bence de çözüm sürecine girdik" diyen Keyman, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kürt sorununun birincil sorun olduğunu, zaman kaybedildikçe derinleşeceğini söylemesini sağlayan sürece dair şunları söyledi.
Toplumsal ayrışma riski: Devlet asimilasyondan vazgeçti. Sorunun siyasi, ekonomik, toplusal maliyeti çok yüksek; devlet bunun farkında. Ama asimilasyonun yerine birlikte yaşama değil, toplumsal ayrışma sorunu geldi.
2000'li yıllar: Avrupa Birliği süreci, 11 Eylül, Irak'ın işgali ve Kuzey Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin kurulması ve Türkiye'nin 2000-2008 arası ekonomik büyümesiyle tartışmanın zemini değişti. Kürt sorunu kent temelli bir sorun oldu. İş çevreleri, sivil toplum örgütleri ve Kürt aydınlarıyla, aktörlerin sayısı arttı.
2008 sonrası uluslararası konjonktür: Obama'nın seçilmesiyle, ABD hegemonyasının "yumuşak güce" dayanan yeniden inşası süreci başladı. Ekonomik kriz gerçekleşti. (TK)