"Umut yorgunuyuz. Temkinli bir iyimserlik içindeyiz ama... 2010'dan beri toplum da değişiyor, sorun da. Kürt sorunu konusunda toplum mesafe katetti elbette. Şunu unutmayalım: Toplumda tüm yaşananların bir tortusu kalıyor."
Bekir Ağırdır Barış Vakfı'nın Kürt Sorununa Toplumsal Bakış (2010-2022) raporu yorumuna böyle başladı. Prof. Dr. A. Betül Çelik, Prof. Dr. Evren Balta ve Prof. Dr. Mehmet Gürses'in hazırladığı rapor Konda Araştırma'nın verilerine dayanıyor.
TIKLAYIN - Kürt Sorununa Toplumsal Bakış: Bu sorunu kim çözer?
"Son on yıldaki en önemli değişiklik ise şu oldu: Neredeyse bir tufana dönüşen bir ekonomik kriz gündemi var, can derdi var. Kimlikler arası sıkışma kadar sınıfsal gerilim de yükselmiş durumda. Yoksulluk ve adaletsizlik meselesi, kimliklerden öte bir sorun haline geldi. Pandemi ve ekonomik kriz iç içe geçti."
Ağırdır: El freni çekilen araba gibi
Ağırdır, arzulanan hızla değilse de "iyiye doğru zihinsel bir dönüşümden" söz ediyor; "ama bunu sokağa yansıtacak mekanizmalarımız yok. Toplumun enerjisi var ama bu gayrete yansımıyor. kircikli bir toplum burası. El freni çekilen araba gibi," diyor.
"Bu meselenin çözümüne karşı çıkanlara, bunun bir güvenlik değil hak meselesi olduğunu anlatmadığımız sürece zihinsel bariyeri aşamıyoruz. Korkular da ne yazık ki kültürel kimliklerden besleniyor.
"Bugün bir açılım süreci bence yok ama arayışımız da o değil. Yeni bir yaşamı, ortak umudu anlatma imkânı sağlamaya çalışmalıyız. Umudu inşa etmeden kimin iktidar olduğu önemli değil. Üzerimizdeki yorgunluğu atıp, yeni bir siyaset ve dil üretmeliyiz. Bunun yolu da yeni baştan konuşmaya razı olmaktan geçiyor. Emek harcamak zorundayız."
Sorular, yorumlar
Gündemde genel af var mı? (Ufuk Uras, eski Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul milletvekili)
"Tüm dünyadaki barış aşamalarında genel af son tartışılan konu. Bu tartışmalar hatırlarsanız Çözüm Süreci'nden önce yine gündeme gelmişti ve Kürt siyaseti güven tesisi için hasta tutukluların serbest bırakılmasını talep etmişti. Bu tabii, o zaman da gerçekleşmemişti. Kürtler çözüm tartışmalarının 'afsız" yürütülmesinden yanalar." (Prof. Dr. A. Betül Çelik)
Ne yapacağımız sorusu önemli ama ne yapacağımız konuşulmuyor. Dayanışma ağları mı kurulacak? Kürtlerin 6,5 milyon seçmenin altına düşmemesi devletin aşamadığı bir bariyer. Kürtlerin uzattığı bir barış eli var, Batı'dan 6,5 milyonluk kitle gelir mi? Bunu kestirmenin bir yolu yok. Ama Altılı İttifak'tan umut beklemek gibi bir gündemimiz de yok. Barış vurgusu yapacak bir kalabalığın sürekli bir araya gelmesinin gerekli olduğuna inanıyorum. (Şenol Karakaş, DSİP Genel Başkanı)
Kanıksama hâli
"Pazar günü Kürdistan Bölgesel Yönetimi coğrafyasında TSK operasyonları başladı, 'bahar geldi tabii' diyoruz. "Ukrayna" için 'Rusya işgali' diyoruz. Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarının adı ne? Kobanı yargılamaları sürüyor, neredeyse konuyla en ilgili olanlar bile takip etmiyro gelişmeleri. Son birkaç gündür, gazeteciler, yurttaşlar sabah ev baskınlarıyla gözaltına alındılar. Erdoğan bile yasal düzenleme yapılınca artık ev baskınlarının yapılmayacağını söylemişti. İtiraz ediyor muyuz? Operasyonlarda ağaçlar, hayvanlar da ölüyor. Milletvekili Çepni 'çevre mücadelesini İzmir'de de verelim Kürdistan'da da' demek zorunda kalıyor. Bu kanıksama halinden nasıl kurtulacağız? Özellikle gazeteciler için bu soruları, konuları yanıtlamak, tartışmak önemli. Medya ne yapmalı? " (Nadire Mater)
"Toplumda artık haberleri izlemiyorum diyenlerin oranı yüzde 35'i geçmiş durumda. Yani toplum haberle ilişkisini kesmiş durumda. En kritik soru ise toplumun haberleri hangi kanaldan izlediği sorusu. En fazla yalan haberle karşılaşılan kanala toplumun yüzde 30'u A Haber, ATV derken; diğer yüzde 30 Fox TV diyor. Elbirliğiyle bilgi kaynağını, haber kaynağını çoğaltmamız gerekiyor. Özellikle seçim yaklaşırken. Çünkü haber kaynağından doğru olarak beslenemediğimizde hakikatle ilişkimiz bozuluyor." (Bekir Ağırdır)
(TY)