Gazeteci Ertuğrul Kürkçü, Kürt Sorunu'nun "Anayasa'nın herhangi bir etnisiteye ve dini inanışa dayandırılmaması, bütün etnisite ve inançlara eşit mesafede olmasının sağlanması" ile çözüm yoluna girebileceğini söyledi.
Kürkçü, son yıllarda milliyetçi tabanda da Kürt Sorunu'nun çözüme kavuşturulması yönünde yaklaşımların ortaya çıktığını kaydetti; "Türkiye toplumu politik partilerinden daha hızlı olgunlaştı. Her ne kadar toplum içinde de dışlayıcı bir eğilim olsa da bu etnik olmaktan çok sınıfsal bir dışlayıcılık ve bu açıdan mevcut çatışmadan daha farklı bir gerilimden besleniyor" dedi.
Kürkçü: Çözüm Türkiye için bir çözüm olmalı
Son dönemde Doğu ve Güneydoğu'da tırmanma eğilimi gösteren çatışmaları değerlendiren Kürkçü, bu şartların karşılanmasıyla "etnik temelde süregiden çatışmayı tamamen ortadan kaldırmasa bile en aza indirilebileceği ve kabul edilebilir sınırlar içerisine çekilebileğini" ifade etti.
"Kürt sorununun çözümünün aslında Türkiye için bir çözüm olması gerektiğini düşünüyorum. Genelde Türkiye'de bütün yurttaşlar ve bütün farklılıklar için kendilerini ifade ve gerçekleştirme hakkının teminat altına alınmasını ve bütün bunların anayasal çerçeve içerisine yerleştirilmesi gerekli görüyorum.
"Bunun gerçekleşebilmesi için de mutlaka güvenliğe değil özgürlüğe endekslenmiş yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. En önemli ihtiyaç, öncelik bu... Bunun dışındaki bütün çözüm arayışları beyhudedir.
"Bunun yanı sıra Kürtlerin ve diğer Türk olmayan toplulukların kendi dil ve kültürlerini geliştirmeleri için desteklenmeleri ve bunların kamu kaynaklarından karşılanması gerekir.
"Üçüncü nokta, Anayasası'nın herhangi bir etnisiteye ve dini inanışa dayandırılmaması, Anayasanın bütün etnisite ve inançlara eşit mesafede olmasının sağlanması gerekiyor."
"Politik odak Türkiye'den ayrılmak istemiyor"
Kürkçü, NTV'de Celal Pir'in sunduğu ve dün 21 Haziran'da yayınlanan "NTV Soruyor" programında, yetkililerin zaten PKK ile görüştüğünü ifade ederek şunları söylemişti:
"...PKK'nın sadece silahlı dağdaki insanlardan ibaret olduğunu düşünmenin bir hata olduğunu düşünüyorum. Kültürel örgütleriyle, sivil toplumdaki varlığıyla, yerel yönetimlerdeki etkisiyle parlamentoya yayılan tesiriyle aslında Kürt halkının içindeki en dinamik politik hakikattir.
"Bu politik odak Türkiye'den ayrılmak istemiyor. Irak'ta durum değişmiş, yeni bir bölge yönetimi oluşmuş olmasına rağmen orası çekici değildir. Kürtlük dünyasını domine eden unsur burasıdır. Silahı koyun bir kenara, söz ortada dolaşıyor bu söze talip olanlar var. Hepimiz eşit haklı yurttaşlar olarak birlikte yaşayalım. Bu sırf Kürt meselesi değil bence her türlü farkın kendini ifade etme hakkı. Yoksul Türk'ün, kadın Türk'ün hakkını da bastırıyor bu sistem..." (EÖ)