16-25 Mayıs tarihlerini kapsayan etkinlikte, "Yeni İran Sineması" akımının oluşmasını sağlayan, aralarında Abbas Kiarostami, Mohsen Makhmalbaf, Samira Makhmalbaf, Amir Naderi, Jafar Panahi'nin bulunduğu, çoğu uluslararası festivallerde başarılar kazanmış yönetmenlerin filmler yer alıyor.
Etkinlik programı içinde 17 Mayıs Cumartesi günü "Yakın plan: Yeni İran Sineması" başlıklı bir panel düzenlenecek. İhsan Kabil, Tunca Arslan ve Faysal Soysal'ın katılacağı panelde, İran sinemasının gelişimi, tarihsel dönüm noktaları, sinemanın İran toplumundaki yeri ve işlevi, dünya sinemasına kazandırdığı yeni bakış açısı tartışılacak.
"İran sineması üzerinden bir Türk sineması okuması yapılabilir mi?" sorusuyla da 24 Mayıs günü "Yeni Türk Sineması Mümkün mü?" başlıklı bir panel yapılacak. Panele, Necati Sönmez, Mehmet Açar ve Alper Çağlayan konuşmacı olarak katılacak.
Etkinlikte, 11 İranlı yönetmenden 15 film ücretsiz gösterilecek.
Gösterimdeki filmlerden bazıları ve konuları şöyle:
Yolcu (1974), Abbas Kiarostami
16 Mayıs Cuma, Yapı Kredi Plaza A Blok Salonu, saat: 20.00
Yeni İran Sineması'nın en tanınmış yönetmeni olan 1940 doğumlu Abbas Kiarostami'nin ilk uzun metrajlı filmi Yolcu, yönetmenin çocuklarla ve amatör oyuncularla çalışma konusundaki dehasını yansıtıyor. Yolcu, İran sinemasının başlıca izleklerinden birini işliyor: Bir mikrokosmos ve simge olarak çocuk dünyası.
Film, küçük bir şehirde yaşayan İranlı genç bir futbol fanatiğinin milli takımın başkent Tahran'a yapacağı maçı izlemek için yaptığı macera dolu yolculuğun, çevirdiği dolapların, yalanlar ve hırsızlıklarla tutkusunun peşine takılışının öyküsü.
Balık (1988), Kambozia Partovi
17 Mayıs Cumartesi, Turkcell Binası, 17.00
İran sinemasının uluslararası festivallerde en çok başarı kazanmış filmlerinden biri olan Balık'ın konusu, yönetmenin çocukluk anılarına dayanıyor. İki çocuğun bir süs balığına sahip olabilmek adına giriştikleri tuhaf mücadele film boyunca sürüyor; filmin ve çocukların ortak noktası, son derece sıradan bir konuda böylesine ısrarcı olmaları.
Koşucu (1984), Amir Naderi
17 Mayıs Cumartesi, Tufrkcell binası, 12.00
1946 doğumlu Amir Naderi'yi uluslararası üne kavuşturan Koşucu, yarı otobiyografik bir film. Terk edilmiş bir gemide yaşayan, okuma, yazma bilmeyen, hiperaktif bir çocuğun koşma, öğrenme, yolculuğa çıkma tutkusunu anlatan, etkileyici sahnelerle dolu filmde, fiziksel öğelerin kullanımı kimi zaman öykünün önüne geçecek kadar temel bir izleğe dönüşüyor.
Kiarostami'nin, "İran onu kaybetti, umarım bizim kaybımız Amerikan Sineması'nın kazancına dönüşür" dediği Naderi, on yılı aşkın bir süredir Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyor.
Ayna (1997), Jafar Panahi
17 Mayıs Cuma, Yapı Kredi Plaza A Blok Salonu, 20.00
Kiarostami'nin öğrencisi olan 1960 doğumlu Jafar Panahi'nin yirmiden fazla uluslararası festivale katılan ve 17. İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale'yi kazanan filmi, okul çıkışı evire dönerken kaybolan küçük bir kızın oyuncul zihninde gerçeklikle fantezinin nasıl sinemasal bir illüzyona dönüşebileceğini gösteriyor. Olaylar bütünüyle küçük kızın bakış açısına yön veren endişeli arayışın çevresinde şekillenirken, Mina rolünün oynayan küçük oyuncu, artık oynamaktan sıkılıp film ekibini terk edince her şey yeniden başlıyor; yönetmen, mikrofonu çıkarmayı unutan oyuncuyu izlemeyi sürdürerek aynı öyküyü bu kez bir belgesele dönüştürüyor. Ayna, böylece, "oyun içinde oyun" izleği üzerinden sorgulamaya devam ediyor.
İyilerin Düğünü (1989) Mohsen Makmalbaf
18 Mayıs Pazar, Turkcell Binası, 12.00
"Proleter devrimci" ve Şah rejimine karşı savaşan bir "terörist" olarak tatuklanıp 17 yaşında hapse giren 1957 doğumlu Makmalbaf, sinemaya 1979 devrimi ertesinde özgürlüğüne kavuştuktan sonra başlamış ve Yeni İran Sineması'nın kurucularından bir olmuştur.
Son dönemde yaptığı, "Merhaba Sinema", "Sessizlik", "Kandahar" gibi filmleriyle uluşlararası bir başarıya kavuşan Makmalbaf'ın erken dönem filmlerinden "İyilerin Düğünü", İran-Irak Savaşı'ndan dönen bir fotoğrafçının hayata uyum çabalarını konu alıyor.
Hamon (1989), Darius Mehrjui
18 Mayıs Pazar, Turkcell Binası, 15.00
1939 doğumlu Mehrjui, 1969 yılında "İnek" filmini çekerek Yeni İran Sineması'nı başlatmış öncü bir yönetmen. Mehrjui, en çok tartışma yaratmış filmi olan "Hamon" ile, toplumsal konulardan tamamen kişisel bir sinemaya geçkmiştir. Filmin baş kahramanı, çalkantılı ir hayat Yaşayan Tahran7lı genç bir entelektüeldir...
Ateş ve Nar (1989) Saeed Ebdahimifar
18 Mayıs Pazar, Turkcell Binası, 17.00
9. Uluslar arası İstanbul Film Festivali'nnin uluslar arası yarışma bölümünde "Altın Lale" alan film, şiirsel imgenin görüntüyle ilişkisi üzerine bir deneme. İlginç bir konu arayan bir fotoğraf sanatçısı, kalp krizi geçiren yaşlı bir adama rastlar ve adamın hayatını kurtarmaya çalışır. Yaşlı adamın varoluşu üzerine düşünmeye başlayan fotoğrafçı, kendisini düşsel bir arayışa kaptırır.
Bisikletli (1989), Mohsen Makhmalbaf
19 Mayıs Pazartesi, Turkcell binası, 18.30
Makhmalbaf'ın Bisikletli'si, tıpkı fabl gibi, minimalist bir entrika üzerine kurulu: İran'da yaşayan bir Afgan mülteci, ağır hasta olan karısının masraflarını karşılayabilmek amacıyla çılgın bir iddiayı kabul etmek zorunda kalır; küçük bir meydanda yedi gün yedi gece durmaksızın pedal çevirmek. Yaşlı adam, kendisine yemek yedirerek gereksinimlerini karşılamaya çalışan oğlunun yardımlarıyla performansına devam ederken, çevresinde bir takım tuhaf olaylar dönmeye başlar.
Yakın Plan (1990) Abbas Kiarostami
21 Mayıs Çarşamba, Turkcell Binası, 18.30
Yakın Plan, kendini Mohsen Makhmalbaf olarak tanıtan ve çekeceği film için varlıklı bir aileden para isteyen, bu nedenle de tutuklanan bir adamın "gerçek" bir öyküsünü işliyor. Bütün karakterlerin kendilerini oynadıkları film, Makhmalbaf rolündeki Makhmalbaf'ın, kendini taklit eden gençle karşılaştığı sarsıcı bir sahneyle son buluyor.
Ah Efsanesi (1990) Tahminah Milani
22 Mayıs Perşembe, Turkcell binası, 18.30
İranlı kadın yönetmenler kuşağının önde gelen isimlerinden, 1960 doğumlu Tahminah Milani'nin Ah Efsanesi, Doğu kültürünün bir efsanesinden yola çıkarak toplumun farklı kesimlerindeki kadınların yaşamını bütün yönleriyle sorguluyor. Milani'nin yeni İran sinemasının temel konularından biri olan kadın sorununa feminist açıdan yaklaştığı film, Azerbaycan efsanesine yeni bir yorum getiriyor. "Ah", zor zamanlarında insanların yardımına koyan bir efsane kahramanıdır. İçten bir ah çekildiğinde "Ah" ortaya çıkar. Başarılı bir yazar olmasına karşın mutluluğu yakalayamayan Meryem, bu efsaneden hareketle farklı kadınların kimliklerine bürünerek farklı hayatlar yaşamaya başlar. Böylece kendi hayatıyla başkalarınınkini karşılaştırma olanağını bulur.
Küp (1992) Ebrahim Forouzesh
24 Mayıs, Turcell binası, 12.00
1994 yılında, 47. Locarno Film Festivali'nde "Altın Leopar" ödülünü kazanan Küp, Büyük Merkez Çölü'ndeki bir köyde, ilkokul öğretmeniyle yerli halk arasındaki ilişkiler üzerine kurulu bir film. İlkokulun tek su kaynağı küp kırılır. Küpün tamir edilmesi için velilerin yardım etmesi gerekir, ancak herkes kendi işiyle meşgul olduğundan kimse sorunla ilgilenmez.
Ayna (1997) Jafar Panahi
25 Mayıs Pazar, Turkcell Binası, 12.00
Kiarostami'nin öğrencisi olan 1960 doğumlu Jafar Panahi, 20'den fazla uluslar arası festivale katılan ve 17. Uluslar arası İstanbul Film Festivali'nde "Altın Lale"yi kazanan filmde sekiz yaşındaki Mina, okul çıkışı annesinin gelmediğini görünce, eve kendisi gitmeye karar verir. Ama eve dönerken, filmin ortasında bu "filmden bıktığına" karar verir ve oyunculuktan istifa eder. Film ekibi, küçük kızı gerçek evine giden yolculuğu boyunca izlemeye başlar. (GE/BB)