Halkların Demokratik Partisi İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (Ombudsmanlık) hak ihllaleri karşısında etkisiz kaldığını belirtti.
Meclis Başkanlığı’ndan, konuyla ilgili Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
“BM başta olmak üzere, üyesi olduğumuz demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti odaklı uluslararası kuruluşlar, son yıllarda Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin vahim boyutlara ulaştığını tespit ederek Türkiye’ye yönelik dünya çapında yankı uyandıran uyarı ve yaptırımları gündeme getirmişlerdir. Toplumu ve devleti bu ihlallere karşı uyarmak ve yol göstermek üzere uluslararası yükümlülükler bağlamında kurulmuş olan “Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu” ile “T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (Ombudsmanlık)” bu ihlaller karşısında etkisiz ve atıl kalmalarının nedenlerini araştırmak amacıyla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.”
AKPM ve BM raporları önergede
Kürkçü, Meclis Araştırması önergesinin gerekçesinde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Türkiye’yi yeniden denetim sürecine alan kararına, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (OHCHR) 10 Mart 2017 tarihli raporuna ve Türkiye’deki hak örgütlerinin hak ihlallerine dair açıklamalarına değindi.
AKPM’nin karar gerekçesinden şu ihlaller, önergede yer aldı:
“OHAL ilanının gerekçesiyle ilgisi olmayan keyfi uygulamaların kitlesel bir temizliğe dönüşmesi, 150 bin kamu çalışanının sorgusuz sualsiz işine son verilmesi. 44 bini tutuklu 100 bin insanın geçerli nedenler olmaksızın adli koğuşturmaya tabi tutulması. 3 994 yargı mensubunun sorgusuz sualsiz açığa alınması, 173'ü yüksek mahkemelerin üyesi olan 3 659 yargı mensubunun görevine son verilmesi. Birçok Kürtçe yayın kuruluşunun yanısıra, Kemalist ve solcu yayıncıları da kapsayan 177 medya kuruluşuna el konulması. İnternet kısıtlamalarının yaygınlaşması. 150'yi aşkın gazetecinin tutuklu olması. 2500 gazetecinin işsiz bırakılması, çalışan gazetecilerin otosansüre zorlanması. 2100 okul, yurt ve üniversitenin yargı kararı olmaksızın kapatılması. Terörizmle ilişki gerekçesiyle kapatılan 199'u Kürt toplumuna ait 370 sivil toplum kuruluşuyla birlikte yaklaşık 1 800 dernek ve vakıfın yargı kararı olmaksızın kapatılarak mal ve mülklerinin müsadere edilmesi. Aralarında HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da olduğu 13 HDP milletvekilinin tutuklanması, milletvekili dokunulmazlıklarının anayasaya aykırı olarak kaldırılması. DBP üyesi 88 Belediye Eş Başkanının görevinden alınarak yerlerine kayyum tayin edilmesi, belediye başkanlarının dayanaksız gerekçelerle tutuklanması. Aralarında Sur, Silvan (Diyarbakır), Nusaybin, Dargeçit (Mardin), Şırnak Merkez, Cizre, Silopi, İdil (Şırnak) ve Yüksekova'nın (Hakkari) da bulunduğu 22 ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla 1.6 milyon insanın mağdur edilmesi, 355 bin insanın yerinden yurdundan edilerek, elektrik, su, eğitim, acil tıbbi yardımdan yoksun bırakılarak yaşam, sağlık ve güvenlik haklarının ihlal edilmesi. Güvenlik operasyonları sırasında yüzlerce sivilin öldürülmesi ve ölümlerle ilgili etkin soruşturma yapılmaması.”
BM'nin Türkiye’de Temmuz 2015'ten bu yana ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığını belirttiği rapor da önergede yer alan diğer uluslarası rapor oldu.
“Söz konusu rapor, Temmuz 2015 - Aralık 2016 arasında, 30 kent ve mahalleyi etkileyen ve çoğunluğu Kürt kökenli 355.000 ila yarım milyon arasında kişiyi yerinden eden güvenlik operasyonları sırasında Güneydoğu’da, büyük çaplı yıkım yapıldığı, cinayet işlendiği ve ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığı iddialarını içermektedir. Raporda Olağanüstü Hal koşullarının bu iddiaları güçlendirdiğine yer verilmiştir.”
"Etkili çalışma yürütmediler"
Kürkçü ayrıca Türkiye’de faaliyet gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve çeşitli avukat örgütleri ile demokratik kitle örgütlerinin Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ve OHAL dolayısıyla kısıtlanan özgürlükler konusunda sayısız basın açıklaması ve eylem yaptığını belirtti.
Muhalefet partilerinin bu konuları hem meclis kürsüsünden ve birçok soru ve araştırma önergesiyle bu ihlalleri kamuoyunun gündemine getirmeye çalıştığına dikkat çekti.
“Bu vahim ölçülerdeki insan hakları ihlalleri karşısında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) etkin bir çalışma yürütmemiş, hükümeti ve idareyi denetlemek, bu ihlallerin önüne geçilebilmesi için tedbirler ve denetim mekanizmalarının işletilmesini sağlamak veya bu vahim iddiaların doğruluğunu araştırmak üzere girişimlerde bulunmamışlar, yasayla kendilerine verilen görevi yerine getirmekten aciz kalmışlardır.
"Bu nedenle TBMM, ‘Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’ ile ‘T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (Ombudsmanlık)’ görevlerini yerine getirmeyişlerinin ve etkisizliklerinin nedenlerini araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurmalıdır.” (BK)