Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili ve İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü İzmir’de HDP ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) yükseliş olduğunu, CHP’nin Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) bir vekil alabileceğini, HDP’nin İzmir 1. ve 2. Bölgeden ikişer vekil çıkaracağını söylüyor.
Ankara katliamının kentte duyarlı bir muhalefetle karşılaştığını ifade eden Kürkçü, saldırı sebebiyle KCK’nin eylemsizlik kararının kamuoyunda yeterince duyulmadığını, "çatışma süreci", "öz yönetim" ve parlamentonun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısındaki güç yitiminin en çok sorulan sorular olduğunu söylüyor.
Anketlere göre bu seçimde de CHP ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) koalisyonunun öne çıktığını belirten Kürkçü, Kürt halkının da HDP'nin de koalisyon istediğini söylüyor.
1 Kasım seçimlerine dair seçim güvenliği tehlikesinin sürdüğüne dikkat çeken Kürkçü, herkese sandıklara sahip çıkma çağrısı yapıyor.
"İzmir'de HDP ve CHP oylarını arttıracak"
İzmirliler 1 Kasım tekrar seçimlerini nasıl görüyor, nasıl tartışıyor?
İzmir’de seçimler tamamen fuzuli bir seçim olarak görülüyor. Seçimlere 11 gün kalmasına rağmen İzmir’de hiçbir partide kampanya havası yok. Tabii ki tüm partiler çalışıyor ancak görselliğin önde olduğu, seçmenlere ulaşmak için tüm araçların kullanıldığı bir seçim ortamı yok.
Ama bu, halkın seçimlerle meşgul olmadığı anlamına gelmiyor. Seçmen seçimlerle yakından ilgili. Halk kararını koruyor. Tayyip Erdoğan’ın yaratmış olduğu kaos, şiddet ve savaş furyasına rağmen değişen bir şey yok.
Ancak sinsi bir propaganda sürüyor. Özellikle AKP’nin fısıltı gazetesi savaşın faturasını HDP’ye mal etmeye çalışıyor. Amaç AKP’den HDP’ye oy kaymasını engellemek. AKP İzmir’de kan kaybediyor. MHP’de de gerileme var. Bu seçimlerde MHP, CHP’ye bir vekil kaybedebilir.
Ankara’daki katliam sonrası İzmir’de yüksek bir kamuoyu duyarlığı oluştu. Sivil toplum örgütleri, yurttaşlar, basın katliam mağdurlarının yanında yer aldı. İzmir’de yaygın bir muhalefet var.
İzmir 1 Kasım seçimlerinde ne karar verecek?
Bu seçimlerde İzmir’de HDP ve CHP’de ilerleme göreceğiz. 1. Bölgeden ikinci vekili, Mülkiye Birtane’yi de parlamentoya alacağız. 2. Bölgeden de ikinci vekil, Gülistan Kılıç arkadaşımız da Meclis’e gelecek. Birinci bölgede 15 bin, ikinci bölgede 30 bin oy eksiğimiz var. Birinci bölgedeki fark daha kolay kapanacak.
"HDP'nin yükseliş trendi devam ediyor"
7 Haziran seçimlerinde HDP’nin Türkiyelileşme kavramı ön plana çıkmıştı. Çatışmanın yeniden başlamasıyla İzmirlilerin bu kavrama bakışı ne oldu, bu süreç nasıl bir etki yarattı?
Benim fikrime göre "Türkiyelileşme" ile kurulan söylem klişe ve retorikten ibaret. Bu kavramda statüko etrafında kurulan bir söylemde ısrar var.
Esasen İzmir’de bizim etkimizin büyümesi, iki, üç kuşaktır İzmir’de yaşayan ve AKP’ye oy veren Kürtlerin oylarının HDP’ye dönmesiyle gerçekleşti. Belirleyici olan Kürt seçmenin oyu oldu.
Ancak sayıca nispeten düşük de olsa çok önemli bir biçimde Alevilerin ve solun oyunu aldık. HDP’nin Türkiye’yi kapsayan bir siyaset izlemesi, halktan, özgürlükten ve demokrasiden yana bir politikayı savunuyor olması, Kürtlerin haklarını buradan konuşuyor olması insanların “Artık oy verebileceğimiz bir parti var” demesine yol açtı.
AKP’nin parlamentodaki çoğunluğunu engellemek için stratejik oy kullananlar da HDP’nin bu desteği heba etmeyeceğini düşünerek oy kullandı. Bu nedenle HDP’nin oyunu arttırmasında "Türkiyelileşme"den ziyade bu faktörlerin etkili olduğunu düşünüyorum.
HDP’nin savaş sonrası takındığı tutum, savaşı teşvik eden, PKK’nin başarısı için gayret gösteren bir parti olarak değil, savaş daha başlamadan önce savaş tehlikesine işaret eden, savaş çıktıktan sonra sivil özgürlüklerin yanında kalan tavrı, bilinçli seçmenden destek görmesini sağlıyor.
Ancak HDP’nin siyasi çizgisi bakımından net bir fikri olmayan, medya imajı üzerinden karar verenler açısından bir kafa karışıklığı olabilir. Çünkü yaygın medya HDP’yi görünmez kılmaya çalışıyor. Ancak HDP’nin yükseliş trendi, 7 Haziran’daki kadar hızlı olmasa da devam ediyor.
"Halk parlemantonun Erdoğan karşısından gücünden endişeli"
Seçmenin KCK’nin eylemsizlik kararına bakışı nasıl?
Maalesef eylemsizlik kararı, kelimenin tam anlamıyla güme gitti. Duyurudan birkaç saat sonra Ankara’da bomba patladı, bu konu da kamuoyunun dikkatine gelemedi. Yaygın medya bu habere yer vermedi. Dolayısıyla biricik haber kaynağı yaygın medya olanlar bu durumdan haberdar değil. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Biz de HDP, HDK, DTK ve DBP olarak bunu kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyoruz.
Seçim çalışmanız boyunca en çok karşılaştığınız zorluk, seçmenin en çok kaygı duyduğu konular neler?
Son çatışmalar nedeniyle, “HDP, PKK’nin kararlarını etkileyebilir mi?” şeklinde soru ve kaygılarla karşılaşıyoruz.
İkinci olarak "öz yönetim"in tam olarak ne anlama geldiği de bilinmiyor. Bu soruyla karşılaşıyoruz. Üçüncü sırada karşılaştığımız soru ise “Parlamentoda güçlü temsil edilseniz bile bu zorbalık karşısında ne yapabilirsiniz” diye soruyorlar. Bu soru sadece HDP’ye yönelik değil. İnsanlar parlamentonun Recep Tayyip Erdoğan’ın zorbalığı karşısında güçten düşmüş olduğunu düşünüyor, bu konuda kaygılı.
Son seçim anketleri, 7 Haziran seçimleriyle benzerlik gösteriyor. Sonuçlar benzer çıktığı takdirde halkın beklediği koalisyon nedir?
Halk geçen seçimde ortaya çıkan sonuçların gereğinin yapılmasını istiyor. Recep Tayyip Erdoğan kaos tehdidinden geri adım atmadığına göre geri adım atması için ona uyarıda bulunuyor.
Bunun sonucunda beklenti CHP-AKP koalisyonudur. Bu kararda tabii ki sermaye sahipleri, orta sınıf ve mülk sahiplerinin de etkisi var. HDP ile koalisyon ise Kürt halkının talebi.
"Seçim güvenliği hala risk altında"
Seçim güvenliği tartışması hala sürüyor. Bu konudaki görüşmeleriniz nedir?
Seçim güvenliği meselesi, hala risk olarak gündemde. Ankara katliamını takip eden başka saldırıların olabileceğinden kaygılanıyorum. Fakat bilhassa, bu şartlar altında, halkın gözünü sandıktan ayırmaması gerekir.
Demokratik ve barışçıl bir dönüşüm talebinde olanlar sandığın peşinde. Recep Tayyip Erdoğan ve onun iktidar hırsını paylaşanlarsa sandıktan kaçma eylemindeler. O nedenle bizim tersine sandıktan kaçmamamız, sandığı kovalamamız gerekiyor.
Herkesin düşüncesini yansıtması için sandığa gitmesi, AKP dışındaki partilerin de sandık kurullarında yer alıp tüm siyasi ve hukuki haklarıyla seçimi takip etmeleri ve YSK’nın gayri resmi sonuçları açıklanmadan sandık başlarından ayrılmamaları gerekiyor. (EA)