A.T. Kearney küreselleşme listesini iki yıldan beri oluşturuyor. İlk liste , küreselleşmenin 11 Eylül öncesi durumunu ortaya koyuyordu.
11 Eylül sonrası küreselleşmenin son durumunu ifade eden ikinci listede, her ülkenin küreselleşme açısından bulunduğu nokta değerlendirilirken muhtelif ölçütler gözönünde bulunduruluyor. İlgili ülkenin yalnızca ekonomik entegrasyonu değil, dış dünyaya dönük "kişisel", "teknolojik" ve "siyasi" ilişkileri de değerlendiriliyor. Sözkonusu değerlendirme alanları, yine kendi içinde 4-5 alt kategoriye dallanıyor.
Nasıl değerlendiriliyor?
Örneğin bireylerin kendi ülkeleri dışına yaptıkları "kişisel" geziler, açılan telefonlar, bankalar üzerinden gerçekleştirilen para hareketleri, değerlendirmeye alınan ülkenin "kişisel" kategorisinde aldığı puanı belirliyor.
Puan, daha sonra değerlendirme kapsamındaki diğer 62 ülkenin aldığı puanlarla karşılaştırılıyor. Çin, "kişisel" kategorisinde sondan birinci. Oysa dünyanın en kalabalık ülkesi genel değerlendirmede 51'nci sırada. "Kişisel" kategorisinin birincisi İrlanda, genel değerlendirmede de en tepede.
Bu bir şaka değil. İrlanda gerçekten de "en küreselleşmiş" ülke. İsviçre 2., İsveç 3., Singapur 4., Hollanda ise 5. sırada. G-8 ülkelerinin ilk 5'i oluşturmaları gerektiğini düşünenler yanılıyor. Küreselleşme konumunu ulusal ekonomilerin büyüklüğü değil, ilgili ülkenin dış dünyayla kurduğu ilişkiler belirliyor.
ABD, ilk 10'a giremedi
Dünyanın en çok bilgisayar ağına sahip bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, ilk 10'a dahi giremiyor. Japonya 35. sırada kalıyor. Bunun en büyük nedeni her iki ülkenin de "ekonomi" kategorisinde 50. ve 56. sıralarda kalmaları. Bilindiği gibi her iki ülkenin ulusal ekonomisi de yüksek gümrük duvarları çevrili ve "özgürce akıp giden" bir ekonomik su yoluna dahil değil...
Almanya listede 3 sıra gerileyerek Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Yeni Zelanda ve Malezya'nın ardından 17. sırada.
11 Eylül küreselleşmeyi durduramadı
Değerlendirmede, "11 Eylül sonrası küreselleşme sürecinin neden durmadığı" sorusu şöyle yanıtlanıyor:
"11 Eylül sonrası pek çok ulus, uluslar arası terörizme karşı önlem almak amacıyla sınırlarını kapatma yönünde adımlar attı. Bazıları da bunun insan, mal ve hizmet dolaşımını durduracağına inandı. Ancak küreselleşmenin nedeni açık sınırlar değildir. Açık sınırlar aslında küreselleşmenin ne nedeni ne de sonucudur. Tarihin en yıkıcı terör eylemi, küreselleşmenin temelinde yatan güçleri saf dışı edemedi."
* Almanca'dan özetleyerek aktaran: Nihat Halıcı