2004e kadar hastalığa yakalanacak beş milyonu aşkın insanla, tüm dünya ölçeğinde 34-46 milyon kişi AIDS hastası olacak. Bu rakam, açlık dışında insanlığın bu güne kadar karşılaştığı en büyük sorun olarak AIDSi işaret ediyor.
Türkiye: Korkulacak ülke
Türkiyede ilk AIDS olgusunun görüldüğü 1985ten bu yana, yaklaşık bin 700 hasta ortaya çıktı. Uzmanlar, bu rakamın daha da yükselmesinden kaygılanıyorlar.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bir an önce önlem almaması halinde Türkiyenin, AIDS konusunda korkulacak ülke konumuna gelebileceğini belirtiyor.
UNAIDS ile WHOnun ortak hazırladığı Güncelleştirilmiş AIDS Salgını Raporu-2002 resmi rakamları, Türkiyede AIDS salgınının bölgedeki Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla düşük kaldığını, ancak önlem alınmazsa AIDSin korkulacak boyuta gelebileceğini gösteriyor.
Türkiyede bir çok erişkin hastalığa yalnızca homoseksüel ilişkinin neden olacağını düşünüyor ve kendisini böyle bir ilişki kurmadığı sürece hastalıktan muaf sayıyor. Oysa, bu tür ilişkiyle hastalığa yakalanan kişi sayısı çok az.
Araştırmalar, HIVnin geçişinin yüksek oranda heteroseksüel ilişkiyle olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, insanların yüzde 41i güvenli bir seksi sağlayacak koruyucu yöntemleri kullanmıyor.
Doğu Avrupa, Orta Asya, Uzak Doğu
Doğu Avrupa ülkeleri, eski Sovyet Cumhuriyetleri, Orta Asya ve Uzak Doğu ülkeleri, salgının en hızlı artış gösterdiği ülkeler. Rapora göre, AIDS, başta Asya ve Doğu Bloğu ülkelerinde olmak üzere pek çok bölgede hızla yayılıyor.
Rapora göre, önceki yıllarda belirlenen HIV pozitif kişiler daha çok damar içi ilaç kullanan yabancılar, kan nakli yapılanlar ve yurtdışından dönen Türk vatandaşlarıydı. Ancak son yıllarda, heteroseksüel yolla yayılım artış gösterdi.
Türkiyenin genç nüfus yapısı, kondom kullanımının yeterince yaygın olmaması, yılda 10 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği önemli bir turizm merkezi olması, HIV/AIDS oranının yüksek olduğu bölgelere yakınlığı ve oradaki vatandaşlarla etkileşimin artması, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde ticari seks piyasasının büyüklüğü ve HIV/AIDS oranının yüksek olduğu Doğu Avrupa ülkelerinden çok sayıda kadının bu piyasada yer alması, Türkiyeyi önümüzdeki yıllarda AIDS konusunda tehlikeli ülke konumuna getirebilir.
Üç yeni hastadan ikisi Afrikadan
Afrikanın Sahra altında kalan bölümünde, hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksek. Yeryüzünde saptanan her üç yeni olgudan ikisi, bu bölgeden çıkıyor. Ölen her dört AIDSliden üçü bu bölgede yaşamını yitiriyor. Dünyadaki hastaların yaklaşık yüzde 30u da bu bölgedeki ülkelerde yaşıyor.
Yalnızca Güney Afrika Cumhuriyetinde 5.3 milyon HIVli insan bulunuyor. Bu ülkeler aynı zamanda yoksulluk ve açlığın da hüküm sürdüğü ülkeler olarak biliniyor. Bu nedenle Nelson Mandela bu hastalığa karşı mücadelede öncülük eden kişi konumunda.
Bir diğer bölge ülkesi Botswanada ise, tüm ülke nüfusunun yüzde 39u HIV pozitif; yani vücudunda AIDS virüsü taşıyor.
İstatistiklere göre, 2003 boyunca 2.3 milyon Afrikalı AIDSten öldü; 2003te 3 milyondan fazla Afrikalının da hastalığa yakalanmış olacağı tahmin ediliyor. Bu, her 12 yetişkin Afrikalıdan birisinin bu hastalığa yakalanması demek.
Gelişmiş Batı ülkelerinde hastalığın yayılma hızı eskiye oranla yavaşlama eğilimi gösterse de, bu bölgedeki verilerde bir düşüş eğilimi gözlenmiyor. Verileri değerlendiren uzmanlar, gizli kalmış olguların sayılarının yüksekliğinden kaygılanıyor.
Parası olana ilaç, ucuz ilaca engel
Gelişmiş ve yoksul ülkeler arasındaki farklılık öncelikle, bu ülkelerdeki tedavi olanaklarının farklılığından kaynaklanıyor.
Küresel ölçekteki ilaç firmalarının ürettiği pahalı ilaçları bu yoksul ülkelerin elde etmesi imkansız.
Gelişmekte olan ülkelere AIDSle mücadele için sağlanan finansman önemli ölçüde arttı. Bu ülkelere ayrılan kaynak 1996da 300 milyon doların altındayken 2003de yaklaşık 4.7 milyar dolara çıktı. Ne var ki, 2005e kadar her yıl gereksinim duyulan miktar; 10.5 milyar dolar. Kaynak açığının bedelini ise, yoksul ülkelerin insanları ödüyor.
Brezilya, Küba gibi ülkelerin düşük fiyatlarla ürettiği ilaçlar ise, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütünün engellemeleri nedeniyle bu ülkelerde hastalara sunulamıyor.
Bu ilaçların tüketime girmesini engellemek için küresel ilaç firmaları gelişmekte olan ülkelere daha düşük fiyatla özel ve toplu ilaç satışları gerçekleştiriyor. Bazı gönüllü örgütlenmeler de, bu konuda destek sunuyor. Ancak, sorunun bu yolla çözümlenmesi olanaksız.
Küresel boşvermişlik
Dureks adlı prezervatif firması her yıl yaptığı cinsel alışkanlıklarla ilgili araştırmayı bu yıl da, yaklaşık 15 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdi.
Araştırmaya katılan her 10 kişiden 4ü, son 12 ayda yeni tanıştığı birisiyle korunmadan ilişkiye girdiğini ifade etti.
Katılımcıların yüzde 29u cinsel yolla bulaşan hastalıkları, yaşadığı ülkelerin en önemli sorunu olarak kabul ettiklerini belirttiler.
Yine katılanların yüzde 29'u topluma yönelik eğitim konuları içinde cinsel yolla bulaşan hastalıklara öncelik verilmesi gerektiğini belirtti.
Katılanların yüzde 24'lük bir kesimi de bu hastalıkların içinde birinci önceliğin AIDS'e verilmesi gerektiğini söyledi.
Araştırmayla dünya genelinde yeni bir partnerle korunmasız cinsel ilişkiye en kolay evet diyenlerin başında yüzde 70 oranla Çinlilerin geldiği, Fransızların ise yüzde 9 oranıyla en dikkatliler olduğu belirlendi.
Araştırmacılar, bütün tehlikelerine rağmen, Sadece bekarlar değil, evli çiftler de bu endişe verici tablonun içinde yer alıyor. Zira evlilik gibi uzun süreli ilişkiler yaşayan kişilerin de yüzde 45'i cinsel hastalıklarını partnerlerinden saklayacaklarını itiraf ediyor diyor.
En çok etkilenenler, kız çocuklar
Bu süreçte en kritik kesimi gençler ve öğrenciler oluşturuyor. UNAIDS ve UNICEF AIDSle savaşımda bu kesime özel bir önem veriyor.
UNICEF Genel Direktörü Carol Bellamy AIDS'le ilgili olarak "Uluslararası topluluk, HIV/AIDS salgınının geleceğini belirleyecek olan 2 milyar çocuğa ve gence ulaşmada yetersiz kalıyor. En çok etkilenenler kız çocuklar. Bebeklerin ve küçük çocukların yaşamları da büyük bir tehdit altındadır. Her gün, on beş yaşın altında iki bin çocuk enfeksiyon kapıyor. Her on enfeksiyondan dokuz'u gebelik, doğum ve emzirme sırasında ortaya çıkıyor; bunların çoğu önlenebilir vakalar. Söz konusu çocukların büyük bölümü daha beş yaşına gelmeden ölecek" diyor.
Dünyada HIV/AIDS
Aralık 2002 verilerine göre;
HIV/AIDS ile yaşayan:
Total: 42 milyon
Erişkin: 15-49 yaş 38.6 milyon
Kadın: 19.2 milyon
15 yaş altı: 3.2 milyon
2002 içinde HIV ile yeni enfekte vakalar:
Total: 5 milyon
Erişkin: 15-49 yaş 4.2 milyon
Kadın: 2 milyon
15 yaş altı: 800 000
2002de AIDS'den ölenler:
Total: 3.1 milyon
Erişkin: 15-49 yaş 2.5 milyon
Kadın: 1.2 milyon
15 yaş altı: 610 000
2003 Yılında ölmesi muhtemel AIDSli Sayısı: 5 Milyon
Türkiyede HIV/AIDS
Türkiye'de HIV/AIDS vakalarının yıllara göre dağılımı
(31 Haziran 2002, T.C. Sağlık Bakanlığı)
Yıllar AIDS HIV(+) Toplam
1985 - 1 - 1 - 2
1986 - 2 - 3 - 5
1987 - 7 - 27 - 34
1988 - 9 - 26 - 35
1989 - 11 - 20 - 31
1990 - 14 - 19 - 33
1991 - 17 - 21 - 38
1992 - 28 - 36 - 64
1993 - 29 - 45 - 74
1994 - 34 - 52 - 86
1995 - 34 - 57 - 91
1996 - 37 - 82 - 119
1997 - 38 - 105 - 143
1998 - 29 - 80 - 109
1999 - 28 - 91 - 119
2000 - 46 - 112 - 158
2001 - 40 - 144 - 184
2002 - 27 - 77 - 104
TOPLAM 431 - 998 - 1429 (BB)