Dünya Ticaret Örgütü 3. Bakanlar Kurulu 30 Kasım 1999'da ABD enformasyon teknolojisinin merkezi "silikon vadisi" Seattle'deki toplantısını engellemeye dönük yapılan gösteri ve doğrudan eylemler 68'den bu yana en kitlesel, en küresel ve en birleşik hareketin patlak vermesi anlamına geldi. Dünyanın her yerinde DTÖ'nün simgelediği neo-liberal politikalar karşı konulmaz bir doğa kanunu olarak lanse edilmiş, çok sayıda muhalif güç teslim alınmış, karşıt mücadeleler de hep izole olmuştu.
Seatle'daki oluşum
Seattle eylemleri ise uluslararası düzeyde bir araya gelişi sağlamanın ötesinde genç aktivistler ile örgütlü işçi sınıfını buluşturmuştu. Kaplumbağa sever çevreci aktivist ile TIR şoförünün ittifakı (Teamster-Turtle Alliance) burada doğdu: İşte patlayıcı bileşke buydu.
Seattle radikal bir çıkıştı, aktivistler sadece DTÖ'ye karşı gösteriler yapmakla yetinmedi, toplantı binasını kuşatarak DTÖ delegelerinin toplantıya girişini şiddete başvurmaksızın fiziksel bir şekilde durdurdu. Şiddetin tekeli ise ABD devletinin elindeydi ve onu kullandı...
Seattle, her türlü eşitsizlik, adaletsizlik ayrımcılığa karşı daha güzel bir dünya özlemi içinde olanların dönüp baktıkları yer oldu. Çok farklı hassasiyetleri, yapı ve bireyi küresel düzeyde bir araya getirerek gerçekleştirilen DTÖ kuşatmasının başarısı bir örnek oluşturdu.
Ardından Washington, Melbourne, Prag, Nice, Quebec, Davos, Göteborg, Porto Alegre, Cenova, Barselona ve son olarak Floransa... İşte küresel direniş hareketinin en öne çıkan duraklarından bazıları...
Her bir durak, neo-liberalizme, ırkçılığa, savaşa, ekolojik dengenin altüst edilişine, cinsel, dinsel, mezhepsel ayrımcılığa, kısacası kapitalizmin bütün olumsuz sonuçlarına isyanın simgesi oldu.
Alınan dönemeçler
Üç yıl gibi kısa bir süre içinde hareket dahilinde gerçekleştirilen eylemlerin ne sayısını ne de hedef aldıkları konu ve kurumların hesabını tutmak mümkün değil. Üç yıl içinde hareket giderek büyüdü. Bununla birlikte kendisini tanımlarken netleşme ihtiyacı hissetti. İlk dönemde öne çıkan "küreselleşme karşıtlığı", "neo-liberalizm karşıtlığı" hareketi ifade etmiyordu. Floransa'da yapılan Avrupa Sosyal Forumunda ATTAC hareketinden Christophe Augiton'un da vurguladığı gibi, "hareket sadece neo-liberalizm karşıtı değil anti-kapitalist."
Seattle'den buyana hareket küresel kapitalizm ile ulusal devlet arasında bir çelişki olmadığını küreselleşmenin ulusal devlet politikaları olduğu gerçeği ile yüzleşmek durumunda kaldı. Bu ulusal devletlerin de kapitalizmin verili işleyişine karşı isyan edenlere hiç tahammülü yoktu. Seattle'de polisin kullandığı gaz bombası ve plastik mermilerin yerini Göteborg'da canlı mermiler aldı ve 5 direnişçi ağır yaralandı. 19 Temmuz 2001'de ise G8 Zirvesine karşı yapılan Cenova direnişinde Carlo Guiliani öldürüldü, sayısız aktivist yaralandı, göz altına alındı, işkence gördü. İtalyan ulusal devleti hareketi baskı ile durdurmaya çalışmıştı. Ancak Carlo'nun öldürülmesinden sonraki gün 300 bin kişi Cenova'ya akın etti.
Cenova'dan sonra da İtalya çapında devlet baskısına karşı sayısız ve yüz binlerin katıldığı protestolar gerçekleşti. Birbirini tetikleyen mücadele süreçleri, İtalya'da Berlusconi hükümetine karşı 13 milyon işçinin katıldığı 3 milyonunun da sokağa çıktığı genel greve dönüştü.
11 Eylül 2001'de ABD'ye yapılan saldırı ise hareket açısından daha zorlu bir dönemeç oldu. Bush, "ya benim yanımdasın ya da teröristsin" diyerek yeni bir askeri strateji dayattı. Bu dönemde Fransa ve ABD'deki hareket milliyetçilik ve "düşman islamcı teröristler" propagandaları karşısında duraksadı.
11 Eylül ile birlikte hareket, kapitalizmin sadece küresel sermayeden ibaret olmadığı, tepesinde ABD'nin bulunduğu bir emperyalist hegemonya zinciri olduğu ile yüzleşmek durumunda kaldı. Bu süreç hala devam etmektedir. Avrupa Sosyal Forumu'nda, en sık tartışılan konular arasında kapitalizmin emperyalist bir sistem olduğunun üzerinden atlanamayacağı vardı.
Bu süreçlerde mücadele öznelerinin arasında netliğe sahip olanların önemi ve sorumluluğu kendi boyutlarını aşmaktadır. Fransa'da ATTAC'ın emperyalizm ve savaş konusundaki ikircikli tutumu hareketin önünü tıkarken, İngiltere'de SWP'nin net bir anti-emperyalist tutumla (ama bunu bir ön koşul yapmadan) savaş karşıtlarını birleştirme çabası hareketin önünü açtı.
Çeşitli ülkelerdeki duraksamalara karşın, hareket bütünsel olarak emperyalizm ve savaş testini başarıyla geçti. Washington'daki savaş karşıtı gösterilerin kitleselliği ABD'deki hareketin de toparlanmaya başladığını gösteriyor. Floransa'daki bir milyon kişilik savaş karşıtı gösteri ise hareketin emperyalizm karşıtlığı konusunda en somut gösterge oldu.
Kuşkusuz daha çok sayıda virajla karşılaşacağız. Hareketin önündeki en büyük viraj ise başka bir dünyanın ne demek olduğu ve bunun nasıl mümkün olacağına verilecek yanıttır. Avrupa Sosyal Forumu'nda yapılan tartışmalar, bu konuda bir adım daha atmayı sağladı. Porto Alegre tartışmaları bir başka adım oluşturacaktır. Ancak daha kat edilmesi gereken çok yol var. Hareketin, başka bir dünya mücadelesine katkıda bulunacak, fikirsel olarak net öznelerle ihtiyacı var. Tarih de ancak hareketin bu ihtiyaçlarına yanıt vererek yapılabilir.(NK)
*Vurgular ve ara başlıklar Bianet'e aittir.