Kültür Bakanlığı'nın baskısıyla, bakanlığın maddi destek sunduğu Hüseyin Karabey'in "Gitmek" filmi İsviçre'deki "Culturescapes Festivali"nin programından çıkartıldı.
Filmde gerçek hikayesi anlatılan başrol oyuncusu Ayça Damgacı "Aptalca bir durum var. Kültür Bakanlığı, aptalca bir sebeple filmin sansürlenmesini istiyor. Diğerleri de aptalca bir korkuyla programdan çıkarıyor. Ama yine de film orada seyirciyle buluşacak" dedi.
İddiayı önceki gün (1 Kasım) İsviçre'nin Tages Anzeiger gazetesi dile getirdi: Festivale 400 bin avro (800 bin YTL) destek veren Bakanlık, "Gitmek" filminin festival programından çıkarılmasını istedi. Festival yöneticisi Jurriaan Cooiman de bunu yerine getirdikten sonra gazeteye "pişmanım" açıklaması yaptı.
Bakanlık "tanıtmak" istemedi, film programdan çıkarıldı
Bakanlığın desteğimi çekmesinden korktukları için talebi yerine getirdiklerini açıklayan Cooiman, Radikal gazetesine göre, "Geri adım atmamalıydım ama ben festivali kurtarmaya çalıştım, Türkiye'den gelen 400 bin Avro olmasaydı festival yapılamazdı" demiş.
Bakanlıksa, uygulamanın bakanlığın politikasını yansıtmadığını açıkladı. Bu yönde inisiyatif kullanmakla Kültür Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yazar suçlanıyor.
Bianet, filmde "İstanbul'da yaşayan ve mesleği oyunculuk olan bir kadının Kuzey Irak'ta yaşayan sevgilisine ulaşmak için yollara düşmesinin zorlu hikayesi"ni canlandıran oyuncu Damgacı ile "sansürü" konuştu.
Bakanlık kararını nasıl değerlendirdiniz?
İlk başta çok sinirlenmiştim. Sonuçta "Bir Türk kızı bir Kürde aşık olamaz" üzerinden bir gerekçe görünüyor. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bir de gerçek bir hayat hikayesi olduğu için benim için yaralayıcı oldu. Ben Kürt birini de severim, Ermeni birini de severim, bunun hiçbir önemi yok. Her şey olabilir. Ama neden kadınlık söz konusu olduğunda bir ayıp ortaya çıkıyor? Durum tersi olsaydı aynı şekilde davranılır mıydı? Yine kadın, yine bir ulusun, bir kimliğin namusu, düşünce merkezi ve nesnesi oluyor daha doğrusu.
Bakanlık bu filmi çok uzun zamandan beri, ta çekim aşamasından beri destekliyor. Bakanlık, 'bizim böyle bir yaklaşımımız yok. Bu tamamen münferit bir olaydır' diyor. İbrahim Yazar denen şahsiyetin kendi görüşünü bakanlığa dayatması gibi açıklıyorlar. Kabul etmiyorlar.
Ortada münferit gibi görünen ama yine de siyasal bir boyutu olan tuhaf bir durum var. Bir şekilde kendisinde sansür uygulamada beis görmeyen bir bürokratın bir densizliği olarak değerlendiriyorum.
Yoksa Bakanlık bizi festivallere giderken, film kopyası gerektiğinde ve bir çok durumda destekliyor. Zaten bu destek olmasa bu film çekilemezdi.
Bazı sinemalar filmi gösterecek galiba?
Evet, İsviçre'deki festival de bir ikiyüzlülük örneği sergiledi. Bakanlık desteği çekmekle tehdit edince bizim filmi programdan çıkardılar. İnternet'teki programda bizim film yok. Yılmaz Güneyin "Yol"'ve "Sürü" filmleri var, "Üç Maymun" filmi var.
Üç sinema sansürü reddetmiş ve bizim filmi göstermekte ısrar etmiş. Bunun üzerine festivali organize eden Cooiman, "Festival programından çıkarırım ama sinemada gösterilmesine engel olamam" demiş.Film bu sinemalarda gösterilecek.
Sizin için acı bir durum var?
Aptalca bir durum var. Bakanlık, aptalca bir sebeple sansürlenmesini istiyor. Diğerleri de aptalca korkuyla programdan çıkarıyor. Yine de film orada seyirciyle buluşacak. Ama bütün bunlar nasıl olacak, Allah bilir.
19 Kasım'da İsviçre'ye gidiyoruz. İzleyicilerle de festivalle, oradaki Türkiyeliler ve İsviçreli yerel halkla buluşmak istiyoruz. Filmin orada gösterilmesinin önemi katlandı bizim için. Orada kendimizi ortaya koymak sorumluluğu doğdu bence.
Peki, film neyi anlatıyor?
Film, İstanbul'da yaşayan ve mesleği oyunculuk olan bir kadının Kuzey Irak'ta yaşayan sevgilisine ulaşmak için yollara ulaşmasının zorlu hikayesi.(EÖ)