Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın.
Pembe Hayat KuirFest, 5. yaşını programına kattığı yeniliklerle kutluyor. Festival kapsamında bu yıl ilk kez bir kısa film yarışması yer alıyor.
Festival kapsamındaki film gösterimleri 14-21’ta Ankara’da, 22-24 Ocak’ta İstanbul’da gerçekleşecek.
Yarışma kapsamında İsveç’ten Tayland’a değişik ülkelerden kısalar izleyici karşısına çıkacak. KuirFest, yarışmanın birincisine para ödülü verirken, aynı zamanda kazanan filmin yönetmenine Cannes Film Festivali veya Berlin Film Festivali’ne katılma imkânı da sunuyor.
Yarışmanın jürisinde, senarist ve yönetmen Ümit Ünal, Oslo/Fusion Uluslararası Film Festivali’nin yönetmeni Bard Ydén ve Altyazı yayın kurulu üyesi, sinema yazarı Gözde Onaran yer alıyor.Yarışmada yer alan 12 film ise şöyle:
2014 İsveç yapımı 09:55 - 11:05, Ingrid Ekman, Bergsgatan 4B, kanserle tek başına mücadele etmeye çalışan Ingrid’in hikâyesine odaklanıyor. Orta yaşlı eski bir dansçı olan Ingrid kendini dış dünyadan soyutlamıştır. Ancak, bakıcı Frida’nın hayatına girmesiyle susturduğu duyguları kendini gösterir. Film, yurtdışında pek çok uluslararası film festivalinde izleyici karşısına çıktı. Taylandlı genç yönetmen Jirassaya Wongsutin’in geçtiğimiz yıl dünya festivallerini gezen filmi Ayın Muayyen Günü (Wannan kong duen, 2014), cinsellik, masumiyet, arkadaşlık, aşk, gençlik ve olgunluk temalarının muğlak sınırlarında gezinen bir büyüme hikâyesi. İki genç liseli kadın, Goy ve Lee, sınıfta hep yan yana oturmakta, günlerini birlikte geçirmektedirler. Her ay eş zamanlı bir şekilde regl olan iki kadın, bunu aralarındaki özel bağın bir sonucu ve nişanesi olarak görmektedirler. That Day of the Month, Queer Lisboa’da En İyi Kısa Film ödülü için yarışmış ve Clermont-Ferrand Uluslararası Kısa Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’yle evine dönmüştü. Geçtiğimiz yılın Berlin Film Festivali’nde En İyi Kısa Film Teddy Ödülü’nün sahibi olan, Queer Lisboa’dan Vancouver Queer Film Festivali’ne kadar pek çok önemli film festivalinde gösterilen Aziz Cristóbal (San Cristóbal, 2015), Ocak ayında da KuirFest izleyicisiyle bir araya gelecek. Ülkesini terk etmeden önce Şili’de bir adada yaşayan kız kardeşini ziyaret eden Lucas, genç ve çekici bir balıkçı olan Antonio’yla tanışır ve aralarında çok geçmeden romantik bir ilişki başlar. Mahalle baskısı ve homofobiye boyun eğmeyip kendilerine bir yol çizip çizemeyecekleri ise karakterlerin hayatlarında çok önemli bir eşik olacaktır. Danimarkalı yönetmen Søren Green’in yönettiği Bir Öğleden Sonra (En Eftermiddag, 2014),ergenlik çağında bir erkeğin cinselliği ve aşkı tanımaya başlamasını konu ediniyor. Birlikte zaman geçirdikleri sıradan bir akşamüstü Mathias arkadaşı Frederik’e olan aşkını açıklamaya karar verir. Prömiyerini Toronto Film Festivali’nde gerçekleştiren, Sundance’de büyük ilgi gören, Locarno Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü ve Clermont-Ferrand Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Büyük Ödül’ün sahibi olan Kanada yapımı Delik (Hole, 2014), medyada ve pek çok mecrada yok sayılan, görmezden gelinen bir konu olarak, cinsel olarak aktif engelli bireylerin yaşadıkları zorluklara dikkat çekiyor. 16 mm film ve animasyon dâhil çok çeşitli medya aracılığıyla deneysel video ve filmler üreten Forrest Lotterhos’un filmi Fori (Phoria, 2015), beş trans* ile yapılan röportajlar üzerinden kimlik, cinsiyet ve beden üzerine derin ve etkili bir tartışma açıyor. Hayat bazen ikinci bir şans tanır. İşten sonra arkadaşlarıyla dışarı çıkan 20’li yaşlarındaki Niklas, liseden beri görmediği Adam’la karşılaşır. Niklas geçmişte kaçırdığı, tekrar karşısına çıkan fırsatı bugün değerlendirebilecek midir? Geçen Zaman (Det bor inga bögar i Bollebygd, 2015), pişmanlıkların telafisinin cesaretten geçip geçemeyeceği üzerine kafa yoruyor. Kim Olursa (À qui la faute, 2015) ise ergenlik çağındaki bir grup genç kadının yaz kampına konuk oluyor. Marie ve Lise için bu kamp arzularının keşfi anlamına gelmektedir. Fransa yapımı film, hâkim normların, bağnazlığın ve homofobinin bireyler üzerindeki travmatik etkilerini gözler önüne seriyor. Altın Küre ödüllü TV dizisi Transparent’ın yapımcısı Nisha Ganatra’nın yönettiği Kod Akademi (Code Academy, 2014), sanal ortamda kendini bir erkek olarak tanıtarak hoşlandığı kadını tavlamaya çalışan Frankie’nin hikâyesini anlatıyor. Gerçek ve sanal hayatı arasındaki fark bir süre sonra Frankie için katlanılmaz bir hâl alır. Kanada yapımı Nick Citton imzalı Kusursuz Gelecek (The Future Perfect, 2015), başrollerinde geçmişe seyahat edip insanlığı yok etmek üzere olan hastalığı önlemek için görevlendirilmiş bir zaman yolcusunun vermek zorunda olduğu zor bir kararı anlatıyor.Başrollerini Star Trek’ten tanıyacağınız Zachary Quinto ile Mad Men’de yer alan Robert Baker’ın paylaştığı The Future Perfect, minimalist üslubu ve prodüksiyon kalitesiyle dikkat çekiyor. Festivallerde adından övgüyle söz ettiren Sahil Havası (La Météo des Plages, 2014), çocuk sahibi olmak isteyen lezbiyen çift Alice ve Louise’in, arkadaşları Tom’dan yardım istemelerini konu alıyor. Üçlünün birlikte bozulmamış doğanın ortasında geçirecekleri hafta sonu, onları kararlarıyla yüzleştirir ve gerçek duygularıyla bağlantıya geçmelerine yardımcı olur. Geçtiğimiz yıl !f İstanbul’da gösterilen, Emre Busse ve Burak Erkil’in çektiği Vintage Porn - Bölüm I (Vintage Porn - Part I, 2014), seks işçisi ve performans sanatçısı Kübra’nın performansı üzerinden izleyiciyi kendi cinselliğini sorgulamaya davet ediyor. |
(ÇT)