Ankara Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi, yeni doğan kuğu yavrularıyla Ankaralıların ve sosyal medyanın gündemine giren Kuğulu Park ile ilgili yazılı bir açıklama yayımladı.
İnisiyatif, beş kuğu yavrusunun insana "yaşam enerjisi" verdiğini; fakat Kuğulu Park’ın esasen bir hayvan hapishanesi olduğunu söyledi.
İnisiyatifin kuğular ve parkla ilgili açıklaması özetle şöyle:
“Haberini alır almaz hepimiz yeni doğan beş kuğu yavrusunu görmek için Kuğulu Park'a koştuk. Ne kadar tatlı, ne kadar şeker hayvanlar. İzledikçe içimizi ısıtıyor, Ankara'nın kasvetini biraz olsun dağıtıp insana yaşam enerjisi veriyorlar. Ama pembe bulutların ardında gizlenmekte olan, bilmeniz gereken bir gerçek var: Kuğulu Park aslında bir hayvan hapishanesi ve sevecenlikle, kalbimiz eriyerek izlediğimiz bu kuğular ise -parktaki kazlar ve ördeklerle birlikte- aslında birer tutsak.
“Kuğuların bulunduğu havuzun alanı yaklaşık olarak 370 m2 ve havuz, kuğular sürü halinde yaşayamadığından, teller ile üçe bölünmüş durumda. Her bir bölümde farklı türler ve kuğu çiftleri bulunuyor. Alanların eşit bölündüğünü varsaydığımız takdirde bölüm başına 120 m2 düşüyor. Bu alan, ortalama bir apartman dairesine eşit olduğundan biz insanlar için yeterli gibi görünebilir. Ancak elbette, kuğuların yaşamlarını sürdürebilmeleri için bundan daha fazlasına ihtiyaçları var. Akan suda, kuğuların bölgesi iki ila üç kilometre boyunca uzanır. Büyük durgun sular birden fazla çifti barındırabilse de gölün yeterince büyük olması gerekir, böylece kuğu çiftleri çoğu zaman birbirlerini görmezler.
“Kanatları ya kırılıyor ya da dikiliyor”
“Ayrıca, çoğu kuğu türü göçmendir. Genellikle kış vakti, koşulların zorlaştığı dönemlerde, daha elverişli alanlara göç ederler. Kuğulu Park'taki kuğuların ise böyle bir şansı yok, çünkü, yukarıda da söylediğimiz gibi, uçarak parkı terk etmemeleri için kanatları ya kırılıyor ya da dikiliyor. Ankara'nın sert geçen kışı, zaman zaman parktaki kuğuların buz tutmasına sebep oluyor. Anlaşılacağı üzere, bizim içimizi ferahlatan Kuğulu Park, kuğular, kazlar ve ördekler için bir açık hava hapishanesi görevi görüyor. İnsan türünün seyir zevki için bu hayvanlar tutsak ediliyor.
“Hayvanların biz insanları eğlesinler diye sergilendikleri hayvan hapishaneleri, hayvan sömürüsünün pek çok biçiminden sadece biri. İnsanın insanı sömürmeye başlamasından da eskiye dayanan bu sömürü, her yerde. Çiftliklerde, mezbahalarda, laboratuvarlarda, sofralarımımızda...
"Hayvanlar, her gün soykırımdan beterini yaşıyor. Çünkü durmadan öldürüldükleri halde, biz yararlanalım diye yine durmadan yeniden üretilmeleri sebebiyle katliam ve sömürü döngüsü asla sona ermiyor. Bu döngüyü kırmak; insan harici hayvanların insan çıkarları için sömürülecek kaynaklar olarak muamele gördüğü türcü-kapitalist düzeni yıkmaktan ve hayvan özgürlüğü bilinciyle vegan bir dünyayı inşa etmekten geçiyor.” (TY)