İHD'DEN KOMİSYON'A 'ÇATIŞMALI SÜREÇ' RAPORU
Küçükbalaban: Komisyon üyeleri ilk olarak İmralı’ya ardından Süleymaniye’ye gitmeli

Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nde hukuki ve idari düzenlemeleri belirlemek üzere Meclis'te kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' bugün 5'inci toplantısını yapıyor. Bugünkü oturumlarda Cumartesi Anneleri/İnsanları, çatışmalı süreçlerde çocuklarını kaybeden Barış Anneleri ve İnsan Hakları Derneği (İHD) dinlenecek.
İHD kendilerine 20 dakika gibi kısa bir süre ayrılması nedeniyle, çatışmalı süreçlere dair hazırladıkları özet raporu bugün komisyona sunacak. Toplantı öncesi sunacakları raporu bianet'e değerlendiren İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, komisyona dair eleştirilerini ve çözüm önerilerini anlattı.

SÜRECİN TOPLUMSALLAŞMASI İÇİN İLK ADIM
Çözüm komisyonuna hangi kurum ve isimler davet edildi?
İHD’nin 40 yıllık tarihinde neredeyse bu savaşın bütün serencamına tanıklık etmiş ve mağdur olmuş bir örgüt olduğunu hatırlatan Küçükbalaban, komisyonda kendilerine kısa bir süre tanınmasını eleştiriyor. Yine de Kürt meselesinin şiddet zemininden çıkarılarak, siyasi ve hukuki bir diyalog zemine taşınmasının önemli olduğunu belirtiyor.
Eleştiriler
Komisyonun usul ve esaslarına dair eleştirilerini sıralayan İHD Eş Genel Başkanı, "Komisyonun bir kanunla kurulmamış olmasını, ilk etapta 6 ay çalışacak olmasının yaratacağı zorlukları, her ne kadar bazı sivil toplum örgütleri dinlenecek olsa bile buraya düzenli olarak dahil edilmesine ilişkin bir programın olmamasını" biçimsel anlamda gözlemledikleri öncelikli problemler olarak aktarıyor.
Çözüm önerileri
Küçükbalaban'ın aktardığı kadarıyla İHD’nin bugün komisyonda sunacağı çözüm önerileri ise şöyle olacak:
"Kürt meselesi dünyadaki bütün çatışma çözümlerine uygun bir şekilde çözülmek zorunda. Öncesinde negatif barışın sağlanması, sonrasında pozitif barışa doğru bu sürecin evirilmesi ve 40 yıllık savaşın yaratmış olduğu travmaların, toplumsal sorunların onarılmasına ilişkin bir takım mekanizmaların kurulması gerekir.
Yasal güvence sağlanmalı
Öte yandan 11 Temmuz'da PKK bir silah bırakma töreni yaptı, oradaki 30 tane militan silah bıraktı. Şimdi onların hukuki durumu ne olacak, binlerce olduğu söylenen militanların Türkiye'ye dönüşleri nasıl olacak? Hangi yasal güvencelerle toplumda siyaset yapabilecek, demokratik hayata katılabilecekler? Siyasi ve hasta mahpusların durumu ne olacak?
Komisyon Öcalan ile görüşmeli
Özellikle komisyonun halen Abdullah Öcalan'la görüşmeyi önüne koymamış olması zaten ciddi bir sorun. Çünkü bu sürecin aktörlerinden bir tanesi de Abdullah Öcalan'dır. Öcalan'la görüşmeden, diğer Kürt siyasetçilerle görüşmeden hatta silahı bırakmış ve kendisini Barış ve Demokratik Toplum Grubu olarak ifade etmiş KCK'nin eş başkanı da dâhil onların sürece ilişkin katkıları almadan komisyonun yapacağı her çalışması eksik kalacaktır."
Yasal ve idari güvence şart
İlk adım olarak sürecin kanunlarla güvencesinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Küçükbalaban, sivil toplumun burada dinlenmesinin ve söylediklerinin kayıt altına alınmasının önemli olsa da yetersiz olduğunu söylüyor. Geçmiş deneyimlere atıf yapan Küçükbalaban, siyasetin gündeminin bugün çözüm olduğunu ama yarın başka bir yere evirildiğinde sürece katkı sunanlara güvence sağlayacak yasal ve idari düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak şu uyarıları yapıyor:
"Bu süreçte hem BM mekanizmalarına hem de silahsızlanma mekanizmalarına uygun komisyonların kurulması ve adalet, hakikat, yüzleşme komisyonlarının da yine BM'nin ilgili kılavuzları çerçevesinde kurulması; bütün bunların sivil toplumun da dâhil olduğu bir süreçle işletilmesi gerekir.
"Devlet resmileştirilmek istemiyor"
Biz 11 Temmuz'daki silahların imhası törenine katılan derneklerden birisiyiz. Orada sizler de şahit oldunuz, 30 kişilik PKK grubu silahların envanterini İnsan Hakları Derneği'nin de içerisinde olduğu üç insan hakları örgütüne teslim etti. Şimdi bu ne demekti? Bu meselenin şiddetten arındırılması ve bu meselenin çözülmesi konusunda sivil topluma bir rolün biçilmesiydi. Bu tabii ki bu envanterin bize teslim edilmesinin tek taraflı bir karar olduğunu düşünmüyoruz. Yani devletin bu konuda bilgisi olduğunu düşünüyoruz. Ama ne hikmetse devlet bu durumu resmileştirilmek istemiyor."
Sivil toplum nasıl dâhil olmalı?
"Niyet iyi, söylemler iyi ama bunun için de bir takım somut adımların atılması gerekir" diyen İHD Eş Genel Başkanı, sivil toplumun komisyona dâhili noktasında şu çağrıyı yapıyor:
"40 yılı çatışmayla geçmiş 100 yıllık bir meseleyi çözmek istiyorsanız; sivil toplum örgütlerinin, inanç örgütlerinin, hukuk örgütlerinin, kadın örgütlerinin, gençlik örgütlerinin bu sürecin bir parçası olması gerekir. Hem gözlemci, hem süreci hem kontrol eden hem süreçte tarafların sorun çıkardığı noktalarda öneriler yapabilen, onları daha sağduyulu davranmaya davet eden bir noktada olmaları gerekir.
'GONGO* örgüt' uyarısı
Yani sivil toplum örgütlerini siz devlete yakın ve devletin dışında ya da devlete karşı gibi bir konumlandırırsanız şimdi burada zaten en temel hatayı yapmış olursunuz. Çünkü bütün sivil toplum örgütleri bu toplumda demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin gelişmesi, onların garanti altına alınması için çaba sarf ederler. Tabii gongo örgütler de vardır, bu dünyada da var, Türkiye'de de var. Yani yapılan her şey için 'devletimiz bunu yaptı, buna da şükür, işte bu kadar yapılabilirdi' diyen örgütler elbette vardır. Ama bizim referanslarımız devletin ya da iktidarların o gün yapabildikleri değil, uluslararası insan hakları mekanizmalarıdır. Bunların garanti altına alınmasını sağlamaktır."
"Önce İmralı’ya sonra Süleymaniye’ye"
Komisyonun bundan sonrası için ilk olarak Abdullah Öcalan'ı dinlenmesi ve İmralı Adası'na gitmesi gerektiğini belirten Küçükbalaban, Avrupa'daki Kürt siyasetçileri de hatırlatıyor:
"Yani şu ana kadar pek çoğu Meclis'te milletvekilliği, belediye başkanlıkları yapmış insanların büyük bir kısmı diasporada siyaset üretmek zorunda kaldılar. Şimdi onların görüşlerini almak gerekir. Yeni silah bırakacak militanlara ön açmak için, silah bırakmış 30 kişilik grubun hukuki durumunu yasal güvenceye bağlamak gerekir. Şimdi komisyon bir alt komisyon kurarak tekrardan Süleymaniye'ye her partiden birer milletvekili ile gidip orada o insanları dinleyebilmeliler. Onlar silahlarını yaktılar ama Türkiye'ye niçin gelemediler? Bunu öğrenmeleri lazım. Yeni silah bırakacak militanların buna ikna edilmesi konusunda onların da görüşlerini, sürece katkıların alınması gerekir."
İHD'NİN KOMİSYONA SUNACAĞI "ÇATIŞMALI SÜREÇ" RAPORU
TALEPLER
Komisyonun ikinci oturumunda İHD'nin sunuşlarının ardından İHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Ercan Yılmaz talepleri sıraladı:
- Komisyonun öncelikle PKK militanlarının silahsızlanması ve toplumsal yaşama katılmaları için gerekli yasal düzenleme hazırlıklarına başlayarak, bu konudaki olumlu dünya deneyimlerinden ve uzman kişilerden faydalanması gerekmektedir.
- Komisyon tarafından yapılacak çalışma ile Kürt toplumunda manevi değerleri yüksek olan Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said-i Nursi’nin mezar yerlerinin açıklanarak naaşlarının ailelerine teslim edilmesi sağlanmalıdır. Bu husus toplumun sürece güvenini artıracağı gibi onlarca yıldır devam eden kişilerin yakınlarını gömebilme hakkının ihlalinin de sona ermesini sağlayacaktır.
- Kürtçenin Kürt meselesindeki önemi dikkate alınarak Anadil hakkı güvence altına alınmalı; anadilinde eğitim, yayıncılık ve kültürel faaliyetler yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Komisyonun tavsiyesi ile Türkiye Cumhuriyeti, BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17.29 ve 30. Maddelerine konulan çekincelerin kaldırılması sağlanmalıdır.
- Kürt meselesinde güvenlikçi yaklaşımların bir sonucu olarak uygulamaya konulan ve belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması düzenleyen kanun maddesinin iptalini sağlayacak yasa değişikliği meclise sunulmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konulan Çekincelerin kaldırılması tavsiye edilmelidir.
- Politik mahpuslar açısından ayrımcı uygulamalar doğuran Terörle Mücadele Kanununun kaldırılması, infaz kanununun eşitlik ilkesi dikkate alınarak değiştirilmesi, keyfi uygulamaları ile kamuoyu gündeminde olan İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmesi, bir insan hakları krize dönüşen hasta mahpusların tahliye edilmeleri önündeki engellerin kaldırılması, komisyon tarafından hazırlanacak yasa tasarılarıyla TBMM’ye tavsiye edilmelidir.
- İç hukukta uygulanması zorunlu olan AİHM ve AYM ihlal kararlarının yerine getirilmesi önündeki politik engellerin ortadan kaldırılması için komisyon tarafından çalışmalar yapılmalıdır. Özelikle Ağırlaştırmış müebbet hapis cezası almış olan mahpusların umut hakkına dikkat çeken, siyasi gerekçelerle gerçekleşen tutuklama kararlarını hak ihlali sayan ve yaşam hakkı başta olmak üzere işkence kötü muamele, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı ile ilgili verilmiş ihlal kararları doğrultusunda yasa değişikliği tekliflerinin hazırlanması gerekmektedir.
- Bir Türkiye gerçeği olan gözaltında Zorla kaybetme ile faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla 'Hakikat ve Adalet Komisyonu' kurulması ve BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeye taraf olunması konularında komisyon tarafından meclise tavsiyede bulunulmalıdır.
- Yargı pratiği haline dönüşen cezasızlık kültürüyle mücadele edilmeli; insan hakları ihlallerine karışan kamu görevlileri etkin şekilde yargılanabilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
- Derneğimiz verilerine göre 2014 yılında hazırlamış olduğumuz ‘Toplu Mezarlar Raporu’na göre , Türkiye genelinde henüz açılmamış en az 303 toplu mezar ve bu mezarlar içerisinde en az 3920 insan naaşı bulunmaktadır. Söz konusu toplu mezar iddialarının araştırılması için bağımsız bir araştırma komisyonu kurulması ve Minnesota Protokolüne uygun bir şekilde kazı işlemlerinin yapılması sağlanmalıdır. –Türkiye’de Bugüne kadar farklı tarihlerde açılmış 45 toplu mezarda 281 insan naaşına ulaşılmıştır.
- Düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki sınırlamaların sona ermesi için yasal değişiklik dahil tüm çalışmaların yerine getirilmesi gerekmektedir.
- 15 Temmuz 2016 sonrası ilan edilen OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile on binlerce kamu çalışanı, herhangi bir yargı süreci olmadan görevlerinden ihraç edilmiştir. Bu uygulama, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma hakkı ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. KHK’lıların sivil hayatta da birçok hak kaybına uğradığı, pasaport iptali, sosyal güvenlik haklarının engellenmesi, özel sektörde çalışamama gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Evrensel hukuk normları tarafından suç olarak değerlendirilmeyen fiilleri nedeniyle kamu görevinden ihraç edilen tüm yurttaşların görevlerine iade edilmesi ve ihraç süreleri boyunca mahrum kaldıkları özlük haklarının yerine getirilmesi gerekmektedir.
(AB)
Emsal Atakan: 12 yıl sonra en başa döndük; katiller ortada, neden korkuyorlar?

'Gölge mahkeme'lere dönüşen İdare ve Gözlem Kurulları: "Barışın gerçek sınavı tam burada veriliyor"

"Hayata dönüş" davası avukatlarından 'zamanaşımı' tepkisi

Tahliyesi ikinci kez ertelenen Mehmet Sait Yıldırım: Çıkın açık açık "idam ettik" deyin

'Kent uzlaşısı’ davasında 7 tahliye, 2 tutukluluğa devam kararı













