Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, uyguladığı Hukuk Kliniği Projesi kapsamında Dolapdere kampüsü çevresindeki Emin Yalman, Hüviyet Bekir, Piri Reis, Sururi ve İstiklal ilköğretim okullarında toplumdaki sosyal yapıyı sorgulayan gençler yetişiyor.
Dersler çok hararetli
Hukuk fakültesi son sınıf öğrencilerinin ders verdiği projenin koordinatörü İdil Elveriş, insan hakları, eşitlik, anayasa, demokrasi gibi kavramları özellikle seçtiklerini belirtti. Elveriş, "Dersleri tartışarak işliyoruz. Dolapdere bölgesini seçme nedenimiz, toplumda sosyal sorunlar yaşayan kitleyi güçlendirmek istiyoruz. Projeyle hukuk öğrencileri uygulama tecrübesi kazanıyor" diyor.
Dersin konusu eşitlik. 64 kişilik 8A sınıfında çıt çıkmıyor. Öğretmenleri hukuk fakültesi 4. sınıf öğrencisi Hakkı Can Yıldız ve Gizem Ersen. Öğretmenler, öğrencilere hazırladıkları bir metni sunuyor. Metinde hayali bir ülke ve yaşanan eşitsizlik anlatılıyor. Öğrencilerden biri başlıyor okumaya:
Hayali "Sportmenler Ülkesi"
"Atletik insanların yaşadığı ve herkesin spor yaptığı Sportmenler Ülkesi'nde fiziksel özrü olanlar toplumdan dışlanıyor. Ülkenin ünlü basketbol oyuncusu bir gün maç sırasında sakatlık geçirerek felç olur. Basketbolcu, pota yüksekliğinin tekerlekli sandalyedekilerin de basket atabileceği yüksekliğe getirilmesi için imza kampanyası başlatır. Ancak Basketbol Federasyonu herkesin eşit olduğu ve engelliler için böyle bir ayrıcalık yapılamayacağı gerekçesiyle isteği reddeder".
Öğrenciler, başlıyor tartışmaya. Önce engellilerin dışlanmasını kınıyor, sonra, spor için onlara da gerekli imkânların sağlanmasını savunuyorlar. Öğretmenler pozitif ayrımcılığı açıklıyor ve öğrenciler örnek bulmaya başlıyor.
Kübra Topbaş, "Kızları bazı şehirlerde okutmuyorlar. Ama erkekler okuyor. Kızların çalışması da yasak. Haydi Kızlar Okula Kampanyası kızların okuyabilmesi için pozitif ayrımcılık yapıyor" diyor.
Latif Arslan, "Titanic" filminden örnek veriyor: "Gemide zenginler üst katta, fakirler ise alt katta, daha pis yerde kalıyor. Gemi batarken de filikaları zenginlere veriyorlar".
Eşit olan her zaman adil midir?
Bu arada öğretmenler herkesin din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit olduğunun yazılı olduğu anayasa maddesini okutuyor. Ancak Kübra Ertan itiraz ediyor.
Devlet dairesinde rüşvet verenlerin işlerinin önce yapıldığını, fakirlerin beklediğini söylüyor. Bir başka öğrenci iyi eğitimlilerin bile eşitsizliğe göz yumduğunu anlatıyor: "Hastanede doktorun arkadaşı geliyor ve hiç beklemeden, bir başkasının sırasını alıp içeri giriyor".
Öğretmenler sürekli sorarak öğrencilerin düşünmesini ve çözümler üretmesini sağlıyor. Öğretmen Ersen, öğrencilere eşit olanın her zaman adil olup olmadığını soruyor. Ersen, "Mesela eğitim paralı hale getirilirse herkes için eşit olacaktır" örneğini veriyor.
Öğrenciler itiraz ediyor: "Bu adil olmaz, çünkü zenginler parayı rahat öder, ama fakirler ödeyemez". Bir başka öğrenci hemen çözüm üretiyor: "O zaman zenginler bir dernek kursun ve fakirlere yardım etsin".
"Keşke her ders böyle işlense"
Kasımpaşa Sururi İlköğretim Okulu öğrencileri ve müdürü, verilen eğitimden çok memnun. Herkes, farklı işlenen bu dersin, öğrencilere çok şey kattığı fikrinde.
Şafia Turgut: Ders sayesinde haklarımın ne olduğunu öğrendim. Bu ders beni çok aydınlattı. Ayrıca toplum içindeki sorunların nedenlerini öğreniyor ve rahatça tartışabiliyoruz. Keşke her ders böyle olsa.
Latif Arslan: Öğrendiklerim sayesinde artık herkese eşit davranıyorum. Eskiden kantinde arkadaşların sırasını alırdım. Artık böyle yapmıyorum.
Kübra Ertan: Geçen gün bankada bir kişi yaşlı bir teyzenin önüne geçti. Ben hemen gidip yaptığının yanlış olduğunu söyledim ve uyardım.
Kübra Topbaş: Ders sayesinde ezberle bir şeyin olamayacağını öğrendik.
Okul müdürü Tamer Gümüşay: Dersler çok mükemmel bir şekilde işleniyor. Öğrenciler artık birbirleriyle daha bilinçli ilişkiler kuruyor. Sorunlara sahip çıkmayı öğrendiler. Dersler başladığından beri insan hakları ihlallerine büyük bir tepki gösteriyorlar. Üniversiteli ağabey ve ablalarıyla bütünleştiler ve onlardan çok şey öğrendiler. Özgüvenleri arttı. Sınıfın en pasif öğrencisi bile bu derste mutlaka söz alıyor. Birey olduklarının farkına vardılar.(UA/EÜ)