Evet söyleyebiliriz. Önce, dışarıda bir işte çalışalım ya da çalışmayalım, kriz bizi, en çok evde bize yüklenmiş işlerde etkiliyor. Bize yüklenmiş diyorum, çünkü bunlar bizim görevimiz olmadığı halde, bize görev olarak yüklenmiş gibi, bir tek bizim tarafımızdan yapılan işler.
Türkiye'de böyle yapılmış çalışmalar yok ama yurt dışında, bize benzeyen ülkelerde, az gelişmiş ülkelerde yapılmış araştırmalar var. Örneğin, kriz dönemlerinde kadınların zamanlarını nasıl kullandıklarıyla ilgili yapılmış araştırmalara göre, kadınların ekonomik kriz dönemlerinde ev işlerine ayırdıkları zaman artmış. Kadınlar, ekonomik kriz dönemlerinde en ucuz olan yerlerden alış veriş yapmaya çalışıyorlar. Daha ucuz olduğu için, evine daha uzak marketleri, pazarları tercih ediyor. Üstelik bu uzak yolculuğu genellikle yürüyerek ya da ucuz araçlar kullanarak yapıyor. Daha önce daha yakın bir yere otobüs ya da dolmuşla giden kadınlar, uzak marketlere yürüyerek gitmek zorunda kalıyorlar. Bu bile çok çarpıcı örnek. Daha başka zaman çalışmaları yapsak, daha çarpıcı örnekler de karşımıza çıkar.
-Başka nasıl etkileniyoruz?
Ekonomik kriz sadece yoksullaşma değil, aynı zaman da özelleştirme demek olduğu için, örneğin sağlık alanındaki özelleştirmeler, kadınların hasta ve yaşlı bakımındaki yükünü arttırıyor. Bunlar dışarıda çalışsak da çalışmasak da karşılaştığımız şeyler.
-Peki dışarıda çalışan kadınlar nasıl etkileniyor?
Çalışma yaşamındaki kadınlar açısından krizi konuşmadan önce, biz nerelerde çalışıyoruz, ona bakarsak, durumumuzu daha iyi anlayabiliriz. Kadınlar, çalışma yaşamına daha az avantajlı başlıyorlar. Bu dünyada da böyle, Türkiye'de de böyle. Kadınlar daha çok, küçük ölçekli, işten atılmaların kolay olduğu sektörlerde, teknolojik yatırımın en az olduğu sektörlerde, kayıt dışı sektörlerde çalışıyor. Krizden ilk darbeyi yiyen işyerleri ve çabuk işçi çıkarılan işyerleri de bunlar. Bu sektörler daha kolay işçi çıkartıyorlar. Kadınlar kaybedecek sektörlerde çalıştığı için, ilk kaybedenler arasında oluyor.
-Kriz dönemlerindeki işsizlik kadınları nasıl etkiliyor?
Kriz, sadece çalışan değil, çalışmaya niyeti olan kadınları da etkiliyor. Pek azımız dışarıda çalışıyoruz, pek azımız iş arama kararı veriyoruz. Kentteki kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 15, bu oran en fazla yüzde 16'ya çıkıyor. Sadece yüzde 16'mız çalışma niyetini gösteriyor. Çalışma kararı veren kadınların pek çoğu iş bulamıyor. 1994 krizi sırasında kentte çalışmak isteyen kadınların yüzde 20'si işsizken, bu oran erkeklerde yüzde 10'du. Çok önemli bir fark var, kadınlarla erkekler arasında. Sonuç olarak çalışma yaşamına dezavantajlı başlıyoruz, işsizler arasında başı çekiyoruz.
-Bir de daha önce çalışmayıp, kriz dönemlerinde çalışmak zorunda kalan kadınlar var.
Evet, kriz dönemlerinde bazı kadınlar ek bir gelir için, çalışma kararı alıyor, böyle bir karar veriyor. Ama ya iş bulamıyorlar, ya geçici iş buluyorlar. Zaten çoğu da krizden sonra evine dönüyor. Yani bu dönemdeki çalışmalar kadınları özgürleştirebilecek olan, dışarıda çalışma iradesi değil. Aksine krizler bizim cesaretimizi daha da kırıyor. Zaten genel olarak kadınların çalışmasını cesaretlendirecek bir durum yok ortada. Oysa çalışmayan kadınların niteliklerine baktığımızda, çalışan erkeklerden az değil. Kadınların çalışmıyor olması, erkeklerden daha az nitelikli olmasından kaynaklanmıyor.
-Evde çalışmamızın da bir karşılığı yok.
Zaten kadınların çalışmadıklarını söylediğimizde, ücretli bir işte çalışmadıklarından söz ediyoruz. Bazı durumlarda, kadınların evde yaptıkları iş, piyasada çalışan herhangi bir erkekten daha çok olabiliyor. Ama bizim evde harcadığımız emek, görünmeyen emeğimiz, ele konan emeğimiz.