"Kriz gerçekten bazı sermaye grupları, bazı sektörler açısından teğet geçti; hatta onlara önemli katkılar sağladı. Fakat çalışanlar, özellikle beyaz yakalılar, kamu çalışanları ve ülke içine üretim yapan küçük ve orta boyutlu işletmeleri delip geçti. Ücret artışları ne kadar kısıtlandı, çalışma saatleri ne kadar arttı; buna bakmak lazım."
Marmara Üniversitesi'nden iktisatçı Prof. Dr. Fuat Ercan ekonominin yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,7 büyümesiyle başlayan tartışmayı böyle açıkladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "rekor" büyüme yaşanacağını söyledi, özellikle hükümete yakın medyada oran krizin "teğet geçtiğine" kanıt olarak gösterildi.
Mevsimsel
Büyüme rakamına dair Ercan ekonominin büyüklüğünün kriz öncesine, örneğin 2007'ye hala dönmediğini vurguladı. Krizin daralttığı ekonomiye göre bir büyümeden bahsediliyor.
Küreselleşme ve yerelleşme sermayeyi besliyor
Ercan, her şeye rağmen bu büyüme oranını yakalayarak Türkiye'nin sermaye birikimi açısından belli bir güce ulaştığını belirtti. "Krizler kapitalizmi derinleştirir ve yaygınlaştırır. Daha önce olmayan alanları meta haline getirir."
Bu bakımdan ikili bir süreç yaşanıyor. Sermaye bir yandan uluslararasılaşırken bir yandan da yerelleşiyor. Sermayenin krizden korunmasında bu iki etken de geçerli. Örneğin hükümetin Ortadoğu'ya, Mısır'a, İran'a yönelik girişimleri sermayenin oralarda yatırımının da önünü açıyor. Ayrıca o ülkelerdeki sermaye de Türkiye üzerinden geçiyor.
Yerelleşmeye ve metalaşmaya bir örnekse enerji sektörü. Dereler Hidroelektrik santrallerine açılınca metalaştıracak yeni bir alan ortaya çıktı. Ercan "sermayenin saçılması"ndan bahsediyor.
"Anadolu'yu dolaştığınızda her köşede kendi doğal kaynklarını, kültürel kaynaklarını kullanan yeni kapitalist girişimlerin ortaya çıktığını görüyorsunuz. Mesela Trabzon'da HES'ler için verilen lisansları incelediğimde çoğunluğunun yerel girişimcilerce alındığını gördüm. Eskiden Koç var, Sabancı var derdik; şimdi her yerde hızla yükselen sermayedarlar var. Bu da büyümeyi besliyor."
Yıkım çeşitleniyor
Ercan bu sürecin hızlanarak devam edeceğini öngörüyor. Türkiye'nin adının yükselen ekonomiler olarak kodlanan BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkeleriyle anıldığını vurguluyor.
Bu da doğanın, kadınların, beyaz yakalıların üzerindeki baskıyı artıracak. Sürecin özelliğiyse "yıkımın çeşitlenmesi". "Ormanlar metalaşıyor, ormancılar, arıcılar gidiyor. Kentsel dönüşüm metropollerde insanları evlerinden ediyor. HES'ler derelerden beslenenleri ortada bırakıyor. Prekarya, yani güvencesizlikle proleterleşmenin birleştiği bir durum yaygınlaşıyor."
Ercan'a göre krizin "delip geçtiği" bu kesimler için çözüm de mücadeleyi çeşitlendirmek ve farklılıkları aşarak yan yana gelebilmenin yolunu bulmak. (EÜ)