Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Bir zamanlar Menzil’e sahip çıkan ve Menzil’e gelen tehditlere karşı onları koruyup kollayan dedelerimizin şimdi kemikleri sızlıyor.”
Hakkı Tut (tarikat baskısı nedeniyle gerçek ismini yayınlayamıyoruz) Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yaşayanlardan ve Menzil tarikanın baskısını hissedenlerden sadece birisi.
Menzil Tarikatı’nın geçtiğimiz günlerde Elbeyi, Ortaköy, Göçeri köylerinin ortak mezarlığının içinden yol geçirip mezarları tahrip etmesiyle ilgili düşünceleri paylaşırken sık sık isminin ayyuka çıkmasıyla ilgili endişesinden bahsediyor.
TIKLAYIN - Menzil Tarikatı köy mezarlığının içinden yol geçirdi
TIKLAYIN - Köylülerden Menzil Tarikatı hakkında suç duyurusu
Tarımla uğraşan Tut, her ne kadar kaybedecek bir şey olmadığından bahsetse de “Küçük çocuğum var abi” diyor.
“Köyümüzün çocuklarının yaşananlardan habersiz, hafriyat kamyonlarıyla sağa sola dağılan kemikleri ellerine alıp oynadıklarını görüyorum. Bu olanlar, günlerdir köylünün psikolojik travma yaşamasına neden oldu” diye de ekliyor.
Tut’u konuşmaya iten şey de aslında tam olarak bu. Psikolojik olarak yıpranması ve tarikatın köylüye yaptığı bu zulüm.
“Yapılanın telafisinin olmadığını biliyorum” derken kimsenin yanlarında durmadığından bahsediyor. Mezarları tahrip edilen köylünün bile korkularından ses çıkartamadığından.
“Bu konu hakkında devlet büyüklerimizin bizzat ilgilenmesini, kemiklerin titizlikle hafriyatın içinden çıkartılıp olması gereken yerlere gömülmesini talep ediyorum” derken de manevi değerlerine olan saygısını anlatıyor:
“Kemiklerin toplanması bir nebze de olsa bizi sevindirecek, omuzlarımızdaki yükü hafifletecektir.”
"Bizim tarikatla, cemaatle bir işimiz yok"
Mezarların tahrip edilmesiyle ilgili olarak kimseye kişisel bir garezlerinin olmadığını da söylüyor Tut:
“Bizim tarikatla, cemaatle bir işimiz yok. Zaten bizi aşan bir konumdalar. Tek istediğimiz bu yapılanın, kimin eliyle, kimlerden izin alınarak yapıldığının araştırılması. Günlerdir kazı yapılan bölgenin yani mezarların alelacele beton mikserleriyle kapatıldığını görüyoruz. Devletten bunları görmesini, inşaat çalışmasının durdurulmasını, gereken araştırmaların yapılmasını talep ediyoruz sadece.
“Yalnız bırakılmak istemiyoruz ama yalnız bırakıldık. Mezarları tahrip edilen köylüler bile bu konunun üstüne giden bizleri yalnız bıraktı. Tarikatın karşısında el pençe oldu.
“Haberlerin ardından açılan soruşturma sonrasında savcılığın emriyle köye gelen jandarmaya ses çıkartmadılar. Jandarma mezarların sahiplerini sorunca kimse konuşmadı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın deyişiyle aklını kiraya vermiş insanlar olduğu sürece hiçbir şey yapamıyoruz. Çok şey istemiyoruz. Sadece bu yapılanlara insaniliğimizin gereği olarak dur demek istiyoruz.
“Mezarlarımızın tahrip edilmesi ilk değildi. Yolumuzu kapatmadan önce markat (türbe) dediğimiz yerin karşında bulunan mezarların yanına yaklaşık iki metre yüksekliğinde duvar örüldü. O zamanlar altyapısı yapılmayan duvar mezarların üstüne doğru yıkıldı. Sonra yeni bir duvar yaptılar, hemen yanına süs bitkileri dikildi ve mezarlığa giriş kapısının yeri değiştirildi.
“Şimdi bu yapılanlardan anlıyoruz ki aynı yere daha sağlam yüksek beton perdeler yapılacak. Soruyorum ülkemizin hangi bölgesinde mezarlıklar görünmesin diye duvarlar örülüyor? Yani insanlar o mezarları görmesin, bir Fatiha okumasın niyetinde mi bu kişiler?
“Veyahut biz bunu yapanlardan duvar mı talep ettik ki mezarlarımızda çalışmalarda bulunuyorlar? Lütfen artık buna bir dur desinler. Yetkililer sesimizi duysun. Yapılanlara ses çıkartmadıkça daha fazlası olacaktır.”
(HA)