Ortak aklın, ortak iradenin, ortak emeğin ürünü parçalar yeniden bir araya gelip balık olurken, Çanakkale Assos çevresi köylüleri denizlerine, topraklarına, hayatlarına kast eden tehdide ilk böyle karşı koyuyor, sularında Orkinos çiftliği istemediklerini dünyaya duyuruyorlar.
Köylüler gerekçelerini, projenin denizaltı değerlerini etkilemesi, deniz kirliliği, Karadeniz'den Akdeniz'e açılan balık göç yollarının tıkanması, balık çeşitliliğine zarar vermesi, nihayet turizm şeklinde özetliyorlar.
Aristo'nun hemşehrileri
Gelenek çok eskilere, antik çağa, milattan önce (MÖ) 4. yüzyıla dayanıyor. MÖ. 384-322 yıllarında yaşayan İzmir doğumlu büyük filozof Aristo felsefe öğretmenliği yaptığı günlerden Assoslularla hemşehridir.
Aristo'nun hemşehrileri Kadırga koyundaki Behramkale, Koruobası, Bektaş, Babakale, Balabanlı köylüleri Salı günü Sivrice'de gazetecilerle buluştu.
Midilli adasını elini uzatsan tutacakmışsın uzaklıktaki koyda iki "orkinos havuzu" bu topraklarda yaşayanları ve yıllardır buralarda tatillerini geçirdiklerinden kendilerini buralı hissedenleri tedirgin etmeye yetmişti.
Pek çok basın toplantısında halen bir türlü kurumsallaşamayan "bilgi dosyası"nı köylülerle, "tatil hemşehrileri" yazlıkçılar elbirliğiyle hazırlamışlar, dağıtıyorlar büyük bir özenle.
Dubaları görünce
"Dubaları görünce inandık" diyor balıkçı Urfer Şahin. "Denizi kirletecek, balıklara zarar verecek".
Durdurulması ve iptali için İdare Mahkemesi'ne gidilecek olan Orkinos Çiftliği'ne Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Alpay Pasinli imzasıyla 12 Nisan 2002'de izin verilmiş.
Kooperatif başkanı Kemal Erdoğan'ın, Çanakkale İl Tarım Müdürlüğü'ne verdiği 14 Ağustos 2002 tarihli, "orkinos çiftliği'nin kaldırılması" hakkındaki dilekçeye ise henüz cevap yok.
Artık, köylülerin hemşehrileri gördüklerinden, İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, ilk itirazı bu noktada özetliyor: "Uluslar arası hukuka göre, çevre bağlantılı projelerde, yöre halkının görüşünü, onayını almak bir zorunluluktur."
Akua-Dem'in kahve "izni"
Esasında, şirket yetkilileri Bektaş köyü kahvesine bir gün gidip, köylülerden "onay" niyetine bir yazı almışlar. Oysa, Sayman bunun onay değil, bir nevi toplantı tutanağı olduğunu açıklıyor.
İzni alan Akua-Dem Deniz Mahsulleri Üretim ve Pazarlama Limited Şirketi Koruoba köyü sahiline bir milden çok daha az bir yakınlıkta iki havuz kuruyor.
Bebek orkinoslar suşi için
Orkinos üretme çiftliği denen havuzlarda üretim yapılmıyor, açık denizlerden tutulan bebek orkinoslar havuza konuyor, balıklarla beslenerek yeterince büyümeleri bekleniyor.
Sonra da, Japonya'ya ihraç edilecekler. Japonlar, orkinosu, şu günlerde İstanbul kokteyllerinin olmazsa olmaz ikramı suşi için kullanıyorlar.
Dünyada 800 bin üretildiği tahmin edilen orkinos, suşi dışında ton balığı konservesi olarak da kullanılıyor.
ÇED raporu Bodrum'dan
Çiftlik için, yasalar uyarınca, Çevre Değerlendirme Raporu (ÇED) da gerekiyor. Sayman, bu rapor için Bodrum Sualtı Müzesi'nden bir dalgıcın gelerek verdiğini anlatıyor.
Köylüler de, "dalgıç bir daldı, bir çıktı" diyerek ÇED raporu macerasını aktarırken gülüyorlar, "bizim denizlerimizde amphora var" diye de ekliyorlar.
Prof. Serdaroğlu, durdurulsun, diyor
Assos kazısı başkanı, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ümit M. Serdaroğlu, Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda, "kültür varlığına rastlanmadığı gerekçesiyle verilen izin"den kuşku duyuyor ve araştırma sonuçları alınıncaya kadar yürütmenin durdurulmasını talep ediyor.
"Kadırga burnu ile Silivri arasında dalış yasağı vardır. Dalış yasağı olan bir yerde pek çok gerekçenin yanı sıra o alanın arkeolojik sualtı alanı olma özelliği vardır."
Prof. Dr. Serdaroğlu, bölgenin bütünüyle batık alan olarak saptandığını belirterek, "1 Eylül 2002 günkü gözlemlerimizle Bektaş köyü kıyısında denize tüplerle dalındığı ve su altında gemi çapaları ve çok sayıda amphora bulunduğu elde ettiğimiz bilgiler arasındadır" diyor.
İthalat izni niye?
"Bölgede yapılacak herhangi bir müdahalenin deniz dibindeki kalıntılara zarar vereceğinden eminiz.İvedilikle, bir arkeolojik deniz dibi taraması yapılması gerekliliğini kabul etmek zorundayız."
Yücel Sayman, şirket sözleşmesindeki "ithalat izni"ne bağlı olarak, "orkinosların dondurulmuş balıklarla" besleneceğini öne sürüyor. Şirket yetkililerinin canlı balıkla besleyeceğiz iddialarını "ithalat izni"nin çürüttüğü görüşünde.
Suşi'ye temiz deniz gerek
Dondurulmuş balıkla beslenme denizi kirletiyor, canlı balıkla besleme ise balıkları tüketiyor. Orkinos çiftlikleri Avustralya ve Fransa'da denizi kirlettiği için yasaklanmış.
İtalya ve İspanya ise kirli denizlerde izni veriyor ama bu kez de Japonlar kirli deniz orkinoslarının kirli olacağı, dolayısıyla suşilerin sağlıklarına zarar vereceği gerekçesiyle "temiz deniz orkinosu" istiyor.
Projenin özeti, döviz. Rivayete göre, bir orkinos Japon lokantasında tabakta gelince binlerce dolar haline dönüşüyor.
Tüp görseler alırlar
Kadırga koyunda, beş bine yakın kişi yaşıyor, insanlar daha çok balıkçılık olmak üzere zeytincilik ve bir miktar tarım ve elbette turizmle geçiniyor.
"Bu balık atıkları" diyor Behramkaleli balıkçı Bayram Babayiğit, "sahili de etkiler, burada denize de girilmez, bu da turizmle balta işte, insanlar buraya Türkiye'nin en teniz denizi diye geliyorlar".
Balıkçı Babayiğit, karşıdan görünen orkinos havuzlarına bakarak öfkeyle, "burada dalmak yasak, elinde tüp görseler hemen yakalarlar" diyor.
"Dalgıç okulu bile açılmıyor burada. Bunlar yedi ortak, kimi denizciymiş, kimi karacıymış diyorlar.".
Orkinosun sesi
Balıkçı Urfer ise, orkinosların sesini anlatıyor: "Onlar kafese konmuş aslan gibi ses çıkarırlar. 50 mile duyulur sesleri. Denizin canlıları ürker bu sesten, buralarda sardalyesinden, barbununa, böceğine, 400 çeşit balık var."
O arada, bir başka köylü, öfkeyle, "böyle mi olur milletin efendisi" diye bağırıyor: "Ne görüş sorarlar, ne de halimizi."
"Konuşmak" diye ekliyor: "Konuşmamak çok kötü. İşte susa susa nerelere geldik."
Göç yolları
Yücel Sayman, balık göç yollarının merkezinde bulunan Kadırga koyunda orkinos havuzlarıyla yolun Midilli'ye doğru sapacağını söylüyor.
Bu arada, Midilli adasında, Salı günkü Hürriyet gazetesindeki haberin fotokopilerinin elden ele dolaştığı, deniz kirliliği olasılığına karşı harekete geçecekleri konuşuluyor.
Köylülerden biri, "yani, desenize bu işte Avrupa Birliği'ne kaldı" derken espriyle bir başka köylü olayın artık zaten uluslararası boyuta ulaştığına işaretle, "baksanıza, Japon'un suşi derdi, Assosluyu gerdi"
sözleriyle duruma açıklık getiriyor. (NM/BB)