İçişleri Bakanlığı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mardin, Batman ve Halfeti Belediyelerine dün (4 Kasım) sabah saatlerinde kayyım atandığını duyurdu.
Kararla birlikte Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Halfeti Belediye Eş Başkanı Mehmet Karayılan ve Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük görevden alındı.
Gazetelerin köşe yazarları, 4 Kasım kayyım atamalarını nasıl gördü, bianet okurları için derledik.
Mardin, Batman ve Halfeti Belediyelerine kayyım atandı
Abdülkadir Selvi - Hürriyet Gazetesi
Erdoğan’ın müjdesi ne olacak
“PKK ile ilişkisi tespit edilen belediye başkanlarının görevden alınacağı, yerlerine kayyum atanacağı söyleniyor. Ama PKK ile ilişkisi olmayan DEM Partili belediye başkanlarının görevlerine devam edeceği ifade ediliyor. Yani bir süre her sabah yeni bir kayyum haberiyle uyanabiliriz.
“Benim güzel ülkem nereye gidersen git, aklın Türkiye’de kalır. CHP’deki gelişmeleri yazdım, kayyuma değindim. Ama benim aklım asıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sözünde kaldı. Erdoğan, “İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak” demişti.
"Bu müjde, Suriye’de PKK’ya yönelik kapsamlı bir operasyon olabilir mi? Irak sınırımızda devam eden Pençe-Kilit operasyonunda kilit tamamlanıp, PKK bölgeden tamamen atılmış olur mu? Neden olmasın?
“Öcalan’ın çağrısına karşı direnen Kandil’e esaslı bir ders verilmiş olur.”
Ahmet Hakan - Hürriyet Gazetesi
Kayyum atamalarında yanıt bekleyen sorular
"CHP’nin önünde iki büyük tehlike var:
-BİR: Milliyetçi / muhafazakâr oyları ürkütme tehlikesi.
-İKİ: DEM’le baş başa kalma tehlikesi.
Bu tehlikelerin gerçekleşmesi, Özgür Özel’in geliştirmeye çalıştığı politikanın iflası anlamına gelir.
CHP’nin tehlikeyi sezip sakin olması şart.
Ancak görünen o ki CHP, tehlikenin üzerine üzerine gitmeyi seçecek.
Mesela kayyum atamaları karşısında...
Biraz daha temkinli olmak yerine hemen galeyana gelmiş durumda.”
‘Süreç’ için gözler İmralı’ya çevrildi
Emin Çölaşan - Sözcü Gazetesi
Kayyum-kayyım foto
“Sevgili okurlarım, siz şimdi lütfen şu çelişkilere bakınız!.. Bir yanda MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bey çağrıda bulunuyor... ‘Gelsin Apo, çıkaralım İmralı’dan ve Meclis kürsüsünde konuşsun!’ Konuşanlar kervanına dün Bülent Arınç da katıldı:
‘Genel af ilan edilsin ve Apo bırakılsın.’
"Sen bir yanda bunları söyleyeceksin, öbür yanda ise PKK ile temasta oldukları gerekçesiyle seçilmiş belediye başkanlarını görevden alacaksın! Olacak şey değildir. Çadır mahkemesi kuran sensin. Oslo’da PKK ile pazarlık masasına oturan, Osman Öcalan’ı seçimlerden önce TRT’ye çıkaran yine sensin. Sen neymişsin be abi!”
Melih Aşık - Milliyet Gazetesi
Kayyım dönemi
“Devlet Bahçeli’nin barış hamlesiyle birlikte yeni bir süreç başlamıştı. Bu sürecin planı nasıl işleyecekti, nasıl bir sonuç umuluyordu kimse tam bilmiyor. Bugünkü olayları yorumlamak da o yüzden kolay değil. Sürecin sona erdiği görülürken şikayetler belli noktalarda toplanıyor...
"Görevden alınan belediye başkanlarının geçmişi şüpheli ise sabıkaları varsa neden 6 ay önce seçime girmelerine izin verildi?
"Görevden alınan başkanların siyasi görüşlerine katılıp katılmamak ayrı, hukuka uymayan uygulamalara karşı çıkmak ayrı mesele... İnsanları idam da etseniz hukuka uyacaksınız. Devlet ve toplum ancak hukuka uyarsa haklılık kazanır. Aksi takdirde tartışmalar uzar gider.
"Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan süreç umulmayan yönde ilerlemiş, CHP ve DEM Partiyi köşeye sıkıştırmış görünüyor. Gündemde artık kayyım tartışması var…”
Bahçeli'den 'Öcalan' çağrısı: Gelsin Meclis'te konuşsun
Murat Sabuncu - T24
“Milliyetçi-muhafazakâr seçmen CHP’ye, DEM Parti’yle yan yana durduğu için ne der”e teslim olmamak
“MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin el sıkması ve sözleriyle başlayan süreç kayyım atamalarıyla sona mı erdi sorusuna gelince. Pek muhtemel bugün Bahçeli grup konuşmasında bu konuya değinecektir. Ancak anlaşılan ‘devlet aklı’ diye tarif edilen mekanizma; ‘Kürt sorununun her boyutuyla konuşulup tartışıldığı-ortak bir zemin arayışı’ yerine ‘iktidarın konjonktürel olarak ihtiyaç duyduğu güvenlikle ilgili yeni durum-durumlar için’ kendi belirlediği çerçevede yapacağı adımları atmak-buna destek bulmak istemektedir.
“Zaten iktidar ortaklarının açıklamalarında süreçte DEM’e de Selahattin Demirtaş’a da çok fazla söz verilmek istenmediği, CHP’den ise fikri katılım yerine ‘destek’ beklendiği ifade edildi. Bahçeli’nin tecrübeli-daha önce söylediklerini sonuca erdirmiş (seçimden hükümet sistemine) bir isim olarak devlet görevlileri tarafından hazırlanmamış bir sürecin sözcülüğüne girmesi ihtimalini hâlâ zayıf gördüğümü de ekleyeyim. Ancak kayyım ortadayken söyleyeceği yeni cümlelerin karşılığı olmayacaktır.”
Emre Kongar - Cumhuriyet Gazetesi
Taş devrine hoş geldiniz!
“Naomi Klein’in anlattığı ‘Küreselleşme’ sürecinin ‘Şok Doktrini’ ile ifade edilen dayatmaları, Türkiye’de de aynen yaşandı ve yaşanıyor. Önce birinci şok dalgası yaşandı:
"Gülen Cemaati ile işbirliği halinde, Sivil ve Asker Bürokrasi, Üniversiteler, Medya ve Yargı çökertildi, içleri boşaltıldı. Sonra PKK ile müzakereler yapıldı; sözde ‘Açılım Süreci’ veya ‘Barış Süreci’ gibi süreçler başlatıldı.
"Bundan sonra ikinci şok dalgası üretildi:
"Topluma 15 Temmuz 2016 Askeri Darbe girişimi yaşatıldı ve buna dayalı olarak, 20 Temmuz OHAL şoku ile Cemaat terör örgütü ilan edildi, onlarla ilişkili herkes hain diye suçlanmak tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı ve PKK yeniden, zaten olduğu terör örgütü kimliğine geri döndürüldü; böylece ‘terör örgütü üyeliği cezasının’ yarattığı baskı ve korku ile yepyeni kurallar, kişiler, makamlar, kurumlar yaratıldı.
"Bu şokun sonucu olarak 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile ‘Şahsım Devleti’ kuruldu ve ülke Cumhuriyetin kurum ve kurallarından arındırılarak tek bir kişinin, bir ‘Reis’in emrinde, ‘Taş Devri’ne geri götürüldü.” (TY)