15 yıllık savaşın önemli sonuçlarından birisi olan köy boşaltmaların yol açtığı tahribatın önlenmesi ve toplumsal barışın sağlanması için köye dönüşlerin önündeki engellerin kaldırılması çağrıları devam ediyor.
Bir süre önce Avrupa Birliği'nin (AB) Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin önüne getirdiği köye dönüşü Avrupa'daki Süryaniler de talep ediyor.
Göç ettikleri topraklarına geri dönmek isteyen Süryanilerin toplu geri dönüşü için Türkiye'de ciddi değişimlerin şart olduğu belirtildi. Merkezi Almanya'da bulunan Süryani Dernekleri Federasyonu (DETA) Sekreteri Roumee ile Avrupa'da yaşayan Süryanilerin talep ve beklentilerini konuştuk.
Avrupa'daki Süryani kurumlarının geri dönüş koşullarının sağlanması için girişimlerde bulunduğu biliniyor. Süryaniler arasında geri dönme eğilimi ne kadar süredir var?
Süryaniler Avrupa'ya ilk olarak ekonomik, sosyal ve diğer nedenlerden dolayı 1960'larda başta İsveç ve Almanya olmak üzere Hollanda, İsviçre, Belçika ve Fransa gibi ülkelere geldiler. 1970'lerin sonunda ise Bölge'deki feodal sistem ve diğer siyasi baskılardan kaynaklı göç edildi. Daha çok Amerika, Avrupa ve Avustralya'ya göç ettiler. 1980'lerde askeri cunta, sonrasında ise çatışmalar ve koruculuk sisteminin dayattığı baskılardan dolayı İstanbul'u, Tur Abdin'i, Botan'ı ve Hakkari'yi terk etmeye mecbur kaldılar.
Geri dönüş özlemi elbette çoktan vardı, fakat bu eğilim son senelerde daha da belirginleşti. Son 4-5 sene içerisinde çoğaldı ve köy dernekleri kuruldu. Bizim derneğimiz DETA da 2003'te bu amaçla kuruldu.
Şimdiye kadar geri dönüş yapan Süryanilere ilişkin bir veri var mı? Nerelerden hangi kent ve bölgelere daha çok geri dönüş oldu?
Geri dönen Süryanilerin sayısı elle sayılabilir ancak. Dönenlerin çoğu, Almanya ve İsviçre'den. Çoğunlukla da Midyat'a ve Nusaybin'e bağlı köylere geri döndüler. Bu dönüşleri bireysel olarak değerlendirmemiz lazım. Çünkü Süryanilerin toplum olarak geri dönmeleri için Türkiye'de birçok şeyin değişmesi lazım. Geri dönüş isteği birçok yaşlı olmak üzere gençlerde de var. Ama ne kadar dönme isteği varsa, o kadar beklenti de var Türkiye'den.
Mesela, azınlık olarak tanınmamız, insan haklarımızın garanti altına alınması, askerlik yapmamış gençlerimize genel çözüm bulunması, köylerimizin altyapısının oluşturulması ve çocuklarımızın Avrupa düzeyinde eğitim görebilmeleri için Türkiye'nin siyasi anlamda yapması gereken birçok şey var.
Geri dönüşler geçici mi uzun vadeli mi? Geri dönenlerin yaşadıkları temel sorunlar neler? Şikayetleri daha çok hangi yönlerde?
Şu anda çoğunlukla izin için gidiliyor. Yerleşenler de elbette oldu. Yerleşenler işyeri kurdular ama kalmaları için ilk önce kendilerine, daha sonra komşu olan Kürt insanlara ve Türk devlet politikasına bağlıdır, inşallah bize yaptıkları haksızlıkları iki taraf da kabul edip düzeltmeye çalışırlar. Bu, hepimiz için faydalı olur.
Şimdiye kadar bize iletilen şikayetler çoğunlukla devlet görevlilerine ilişkin. Tapu kayıtlarının yapılmaması, birçok köyün altyapısının olmaması ve koruculuk sisteminin halen AB'ye aday bir Türkiye'de var olması bizim için büyük sorunlardır. Bütün bunlar, kişilerde geri dönme ümidini kırıyor.
Hükümete gönderdiğiniz mektupta da koruculuğun geri dönüş önündeki en ciddi engel olduğunu belirtmiş ve lağvedilmesini istemiştiniz...
Öncelikle gelen şikayetlerden biri, eğitilmemiş kişilerin sorumsuzca silah taşımaları ve devletin onlara verdiği silahlarla insanlarımızı tehdit etmeleridir. Hatta insanlarımızı yaralama ve öldürmeye hazır bir tutumları var. Ayrıca bunlar devletten maaş alıyor.
Şırnak'a bağlı Sare (San) köyünü resmen işgal ettiler. Şırnak Valiliği'nden onlara 15 Haziran 2004'e kadar süre verilmesine rağmen, bugüne kadar köyden çıkmamışlardır. Bir de çıkmak için tazminat istiyorlarmış.
Hürriyet gazetesinde 27 Ağustos'ta Şırnak Valisi Sayın Osman Güneş'in bu konu üzerine verdiği "Süryani vatandaşlarımızın köylerine dönmeleri yasal haklarıdır. Devletin köy korucularına hiçbir borcu yoktur" sözlerine şunu ilave etmek istiyoruz: Biz Süryanilerin de köy korucularına hiçbir borcumuz yoktur. Kısacası köy koruculuk sistemi dağıtılmalıdır. Çünkü bu sorun, bu şekilde devam ettiği sürece elbette geri dönmemiz güçleşir.
Koruculuk sisteminin kaldırılması için yaptığınız girişimlerden Herhangi bir sonuç aldınız mi? Sonrasında yapacağınız girişimler olacak mı?
Federasyonumuzla beraber altı Asuri-Süryani kuruluşu olarak Türkiye Cumhurbaşkanlığı'na, Başbakanlığa İç, Dış, ve Adalet bakanlıklarına taleplerimizi ilettik. Şu ana kadar bir sonuç elde edemedik. Türk hükümetinin bu sorunları çözmesi için, illa ki Türkiye aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) karar almak mı lazım? Umarız Türk hükümeti bunu bir tehdit olarak değil bir eleştiri olarak değerlendirir. Gelecek haftalar da gönderdiğimiz mektuba karşı olumlu cevap alırsak, bu sevindirici olur.
AB'ye aday Türkiye, uyum kapsamında bazı yasal değişimlere gidiyor. Süryanilerin bu anlamda beklentileri, talepleri nelerdir?
Türkiye'de Süryani kalmadı. İstanbul'da 15 bin ve Tur Abdin'de 3 bine yakın çok az sayıda insan kaldı. Hepsinin en büyük sorunları yerli halk mensupları olmalarına rağmen azınlık olarak tanınmamalarıdır.
Süryanilerin bir halk olarak varlıkları kabul edilmiyor. Bir halkın varlığının inkar edilmesi bile başlı başına büyük bir baskı değil mi? Resmi dil ve din eğitimi, kilise inşa ve tamir etme, 1915 yılında yapılan soykırım üzerine düşünce belirtme gibi yasaklar da halen devam ediyor.
Tüm bu konularda düzenlemelerin gerekli olduğu açık. Bazı siyasi kuruluşlarımız geçen yıllarda Avrupa kurumlarına bazı talepleri ilettiler. Önümüzdeki haftalarda da müşterek bir talepte bulunacaklar. Bu hem Türkiye'ye hem de Avrupa'ya iletilecektir.
Federasyon üyemiz olan Kafro Derneği'nin göstermiş olduğu gibi, bizim birçok projemiz var. Fakat bölgemizdeki siyasi ortam ve şartlar el vermeyince bu projeleri askıya almak zorunda kalıyoruz. Bu konuda sayın Başbakan Erdoğan hükümetiyle her an görüşmeye hazırız. Geçen dönemde bazı bireylerle yapılan girişimler yerine, federasyonumuzla ilişkilerin kurulmasını daha olumlu görüyoruz. Daha önce belirttiğim gibi, Avrupa'da yaşayan halkımız arasında geri dönme isteği yoğun, Avrupalılar da bunu teşvik etmeye hazırlar. Ümidimiz ileriki dönemlerde, ilişkilerin ve ortamın daha iyiye, gitmesi ve düzelmesidir. (TB/BB)