*Karantina günlerinde İstiklal Caddesi. Fotoğraf: AA.
Son çalışmalara göre koronavirüs pandemisine karşı alınan önlemler kapsamında uygulanan karantinaların İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana CO2 emisyonlarında en büyük yıllık düşüşe neden olduğunu söylüyor.
Çalışmalar, dünya çapındaki emisyonların bu yıl yaklaşık yüzde 7 düştüğünü gösteriyor. Küresel Karbon Projesi ekibine göre, bu yıl karbon emisyonlarında 2,4 milyar ton azalma görüldü.
Avrupa ve ABD genelinde düşüş yıl içinde yüzde 12 civarındaydı, ancak bazı ülkelerde emisyonlar daha da fazla düştü.
Türkiye'deki karantina neden düşürmedi?
Bir analize göre düşüş oranları Fransa'da yüzde 15, İngiltere'de yüzde 13. Türkiye'de durumun ne olduğuna ayrıntılı rapordan bakınca nötr durumda olduğunu gördük. Yani Türkiye'de emisyon düşüşü karantinalara karşın 2019'a göre somut bir fark yaratmadı.
Peki %40'ı ulaşım kaynaklı olan emisyonlar Türkiye'de neden düşüş göstermedi?
- ÖNEMLİ NOT: Türkiye 2019'da, Çin'den sonra dünyada inşaat öncesi aşamada en fazla kömürlü termik santral projesi bulunan ikinci ülke konumuna gelerek Hindistan'ı bile geride bıraktı.
Enerji analisti ve Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz'e sorduk.
"Güney Kore, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık gibi ülkelerin yanı sıra salgından sonra yapılan mali yardımları karbon yoğun sektörlere harcayan Rusya, ABD ve Meksika gibi ülkeler de var" diyen analist "Türkiye bu iki grupta da yer almıyor" vurgusu yapıyor.
"Türkiye'nin karbonsuzlaşma amacı yok"
Gürbüz şöyle devam ediyor:
"Üç farklı araştırmanın birbirine yakın sonuçları Türkiye'de ekonomik kurtarma paketlerinin orta yolu izlediği, karbonsuzlaşma gibi bir amacı taşımadığını gösteriyor. Kurtarma paketlerinin mali büyüklüğünün Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı da yüzde 10 civarında.
"Halbuki, Türkiye sınırlı kaynaklarını iklim dostu politikalarla birleştirse belki de büyüyen işsizlik sorununa da çözüm bulabilir.
"Yenilenebilir enerji her şeyi değiştirir"
"Enerji verimliliği alanında verilecek teşviklerin ya da güneş enerjisi alanına aktarılacak kurtarma paketlerinin beraberinde istihdam yaratacağını biliyoruz.
"Enerji sektöründeki diğer seçeneklere göre çok daha fazla kişi aynı miktardaki bir kaynakla iş bulabilir. Bu da hem ekonominin toparlanmasında hem de iklim krizinin yavaşlamasına katkıda bulunur."
Rapordaki Türkiye verileri:
- Türkiye, kömür yakıtlı elektrik üretimini, yaklaşık 32 GW planlanan kapasite ile genişletmeye devam ediyor. Bunun 1.3 GW'si şu anda yapım aşamasında.
- Türkiye, toplamda 1 GW'lık küçük ölçekli yenilenebilir enerji projeleri için ihaleye çıkacağını duyurdu.
- Türkiye, 2019 yılından bu yana kamu binalarında yüzde 15 enerji tasarrufu hedefine sahip. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2017–2023'ün bir parçası olarak 2023 yılına kadar yer alan hedefler arasında.
"Düşüşün kalıcı olması için çalışılmalı"
Gürbüz, dünyadaki emisyon düşüşüyle ilgili ise şöyle konuşuyor:
"Küresel seragazı emisyonları 2019'da artışını sürdürdü ve yüzde 1,1 oranında arttı.
"Koronavirüs salgını nedeniyle emisyonların 2020'de yaklaşık yüzde 7 oranında düşmesi beklense de bunun kalıcı olması salgın sonrası alınan ekonomik tedbirlerin aynı zamanda iklim dostu olmasına da bağlı.
"Salgın nedeniyle azalan ekonomik faaliyetlerin 2030 yılına kadar bugün 54 gigatonu bulan karbondioksit eşdeğeri emisyonları sadece 2-4 gigaton azaltacağı hesaplanıyor.
"UNEP'in Emisyon Açığı raporunda da belirtildiği gibi, salgın sonrası ekonomiyi canlandırmak için alınan tedbirler ciddi bir karbonsuzlaşma stratejisini de izlerse iş tersine dönebilir ve 2030'da 44 gigatonu görebiliriz."
(PT)