Gelin görün ki, Brad Pitt'in "Mr and Mrs Smith"i Angeli Jolie 'yle aşk dedikodularına rağmen iş yapmadı.
Tom Cruise'un filmi "Dünyalar Savaşı"nı ise, ilk üç gün 196 bin 928 kişi izledi. Filmin üç günlük toplam hasılatı 1 trilyon 488 milyar YTL.
"Dünyalar Savaşı"nın beş günlük dünya sinema hasılatıysa 204 milyon doları geride bıraktı. 135 milyon dolarlık bir yapım bütçesiyle gerçekleştirilen film 117 dakika uzunluğunda...
Uzaylıların dünyamızı işgal ettiği 135 milyon dolar bütçeli bir film yapıyorsanız, bazı kesin kuralların olması iyidir. 2003 yılında Steven Spielberg'in Montreal'de "The Terminal"i çektiği günlerdeyiz.
Uçağa atladığı gibi Montreal'in yolunu tutan senaryo yazarı David Koepp 'in elinde "Kaçınılması gereken klişeler" listesi vardı. Spielberg'e sunacağı bu listede "War of the Worlds - Dünyalar Savaşı"nda kesinlikle kaçınılması gereken klişe sahnelerin listesi vardı.
Koepp'in, "Bu filmde olmayacaklar"dediği listeye şöyle bir bakalım:
Bir: Ünlü tarihsel anıtlar imha edilmeyecek.
İki: New York kentinin gereksiz kargaşası gösterilmeyecek.
Üç:Filmin ana karakterlerinde politikacı, bilim adamı veya generaller olmayacak.
Dört: Harita başında ellerinde sopalarıyla maket gemileri iterek strateji belirleyen askeri liderlere yer verilmeyecek.
Beş: Dünya başkentlerinin çekimleri olmayacak.
Eğer film yapımcıları geleceği iyi görebilseydiler, altıncı bir madde daha ekleyeceklerdi ve o madde de şöyle olacaktı:
Altı: Filmin hiçbir starı "Oprah" programına çıkmayacak ve filmin ön tanıtım kampanyasını kendi aşk hayatının referandumuna dönüştürmeyecek.
Neyse ki Tom Cruise'un aşk hayatıyla ilgili gelişmeler artık geride kalmaya başladı. Paris'teki Eyfel Kulesinin tepesinde, Katie Holmes 'a evlilik teklif etmesinin ardından, o konu kapanmışa benziyor.
Steven Spielberg'in son derece ürkütücü bir görsellik yarattığı "War of the Worlds"ün gösterime girmesiyle birlikte izleyiciler artık film üzerine yoğunlaşıyor.
Dünya tarihinin en başarılı yönetmeni yapan bütün özellikleri taşıyan "War of the Worlds" için yönetmenin ünlü bilimkurgu çalışması "Close Encounters of the Third Kind"dan daha tehditkar ve tekinsiz tanımlaması yapılabilir.
H.G. Wells 'in 1898 yılında yazdığı ve o güne kadar yazılmış ilk uzaylı işgali öyküsü özelliğini taşıyan bilimkurgu romanından uyarlanan "War of the Worlds" için, gezegenler arası savaş filmi demek doğru olmaz. İnsan ırkının toptan imha edilişinin filmi şeklinde tanımlamak daha doğrudur.
Filmde Tom Cruise'un portresini çizdiği Ray Ferrier karakteri oldukça tutarsız ve havai kişilik yapısına sahiptir. Eşinden boşanmış bir liman işçisidir. Birisi kız, diğeri erkek iki çocuğu vardır. Hızlı arabalara ilgisi kendi çocuklarına duyduğu ilgiden daha fazladır. Ancak tripod adı verilen uzaylı savaş makinelerinin ortaya çıkıp yoluna çıkan her şeyi yok etmeye başlaması üzerine çocuklarına karşı sorumluluğunun bilincine varır ve çocuklarıyla beraber kaçmaya başlar.
Kendi filmini önceki versiyonlarla karşılaştıran Steven Spielberg, şu şekilde bir yorum getiriyor:
"Dünyamızın belirsiz bir geleceğe doğru sürüklendiği dönemler hep olmuştur. Wells'in kitabının temel özelliği, İngiliz sömürgeciliğinin işgaline yönelik politik göndermeler yapmasıydı. Orson Welles 'in radyo programı ise, Amerika'nın 2. Dünya Savaşının içine çekilmesinden birkaç yıl öncesinde gündeme geldi. George Pal 'in yapımcılığını üstlendiği film versiyonu, insanların nükleer silahlar ile yok edilmekten korktuğu Soğuk Savaş yıllarına rastladı.
Benim çektiğim bu film ise, 11 Eylül faciasının gölgesinde yaşadığımız dönemde ortaya çıktı. Bunu Uzaylıların ilk yıkım dalgasını başlattığı sırada Dakota Fanning 'in oynadığı 11 yaşındaki kızın, 'Saldıranlar terörist mi?' diye sormasından anlayabiliriz."
Spielberg'in çektiği versiyonda eleştirmenleri rahatsız edebilecek fazla bir şey yok. Bazı eleştirmenler belki uzaylıların insanoğlunu neden yok etmek istediğinin açıklanmamış olmasına takılabilir.
Senaryo yazarı David Koepp'in bu konuda kendine özel bir teorisi var: "Bence bu savaşın tek nedeni sudur. Onların gezegeninde su bitmiş olduğu için buraya su bulmaya geldiler. Unutmayalım ki bütün savaşlar üç temel unsurdan çıkar: Su, toprak ve petrol."
Filmin epik boyutuna rağmen Tom Cruise'un kahramansı davranışlardan kolayca vazgeçtiğini, felaket karşısında ailesini bir arada tutmaya çalışan sıradan erkeği oynadığına tanık oluruz. Filmin bir sahnesinde Ray ve kızını karanlık bir mahzende saklanmaya çalışırken görürüz.
Steven Spielberg bu sahnenin kendisinde uyandırdığı izlenimi şu sözlerle dile getiriyor:
"Yönettiği aktörün rol yapmayı bırakıp olayı yaşamaya başlaması her yönetmenin rüyasıdır. Tom o sahnede bana bunu yaşattı. O anda gerçekten bir şeyler oldu. Küçük kıza bakakalmasında gerçek anlamda bir doğallık söz konusuydu. Her şeyden vazgeçmiş bir hali vardı ama vazgeçtiği şeyin bile ne olduğunu bilmez gibi bakıyordu. 'Stop' komutunu verip sahneyi bitirdiğimde benden mutlusu yoktu."(AD)
* Bu yazı Newsweek'ten çevrildi.