Taksim Gezi Parkı’nın fiilen yıkılması girişimi sonrası yaşanılan toplumsal duyarlılık karşısında yaşanan polis şiddeti ve ardından tüm güç odaklarının hep birlikte ve aynı anda yarattığı baskı ortamında neredeyse her yeni gün yeni bir eylem dalgası kendini gösteriyor.
Ülkenin her yerinde taleplerinin kavgasını vermeye, seslerini duyurmaya çalışanlar şimdi de bizzat Adliye önündeler ve “Ne gözaltıdan ne tutuklamanızdan korkuyoruz” diyorlar.
Hükümete iletilen taleplerine yanıt alamadıkları gibi yaratılmak istenen korku ortamına teslim olmak istemeyenler bugün Çağlayan Adliyesi’nin önünde “Kendimi İhbar Ediyorum” dilekçeleriyle “demokratik taleplerimizle yaptığımız bu demokratik eylemler suçsa biz bu suçu işledik, bizi de alın” dediler.
Bugün saat 12.30 sıralarında sloganlarla bir araya gelen kitlenin haykırdığı sloganların hedefinde güç odakları vardı: “Direne Direne Kazanacağız”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniş”, “Hükümet İstifa”, “Ethem’in Katili AKP’nin Polisi”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Yandaş Medya İstemiyoruz”, “İçerde Dışarıda Hücreleri Parçala…”
“Ya hepimiz hakkında işlem yapsınlar ya da herkesi bıraksınlar”
Taksim Dayanışması adına basın açıklaması Avukat Gülvin Aydın tarafından yapıldı. Aydın yaratılan bütün baskılara, gözaltı ve tutuklamalara karşı “İşte buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstleniyoruz” dedi ve şimdiye kadar gerçekleşen tüm demokratik eylemlerin nedeni olan talepleri bir kez daha ortaya koyduktan sonra demokrasinin gereği olarak beklentilerini açıkladı.
“Taleplerimiz gayet açık ve nettir, sorumlular hakkında derhal işlem başlatılması gerekliydi. Tutuklular derhal serbest bırakılmalıydı. Düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engeller ve yasaların ortadan kaldırılması gereklidir. Birincisi Terörle Mücadele Yasası ikincisi Devlet Güvenlik Mahkemeleri yerine geçen Özel Yetkili Mahkemeler en önemli engeller olarak gözükmektedir ve ortadan kaldırılmalıdır.
“Şimdi hep beraber kendimizi yazdığımız suç duyurusu dilekçeleriyle savcılığa ihbar etmeye gidiyoruz. Ya hepimiz hakkında işlem yapsınlar ya da tüm soruşturulanlar hakkındaki işlemler derhal durdurulsun, tutuklular derhal serbest bırakılsın.”
Gülvin Aydın'dan sonra Taksim Dayanışması bileşenlerinden Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı da söz alarak “Bugün şiddet durmuyor” dedi.
“Diyarbakır’da devam ediyor. Lice’de bir yurttaşımız öldü. Bizim bütün bu dilekçelerimiz onları da kapsamaktadır. Buradan oralara da sesleniyoruz. Her Yer Taksim Her Yer Lice Her Yer Diyarbakır. Mücadelemiz bitmeyecek.”
Mücella Yapıcı’nın sözleri “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganıyla karşılanırken Avukat Bilgin Aylin son bir duyuru yaptı:
“Yıllarca çalıştıkları işyerlerinden emeklerinin karşılığını almadan çıkartılan Kazova işçileri açlık grevine başladılar. Onurlu direnişlerine moral vermek, destek olmak için herkesi işçilerle dayanışmaya davet ediyorum.”
“Kendime demokrat değilim”
Taksim Dayanışmasının çağrısıyla Çağlayan Adliyesi'ne suç duyurusunda bulunmak için gelenlerle suç duyurusunda bulunmanın neden önemli olduğunu, endişelerini ve bu eylemliliğin kitleselleşmesi üzerine konuştuk.
Bianet’e konuşan Figen Dayıcık, para kaybından, mal kaybından bahsedildiğini ama can kaybından, insanların kör olmasından bahsedilmediğini belirtti ve şöyle devam etti:
“Ayrıca tutuklananlar için de buradayım. Ben hiç bir partiye üye değilim. Sosyalist ya da düzen partilerine üye değilim ama biliyorum bugün ESP'liler içerideyse ya da çarşı içerideyse yarın sıra bize de gelecek. Hem onlar için hem kendim için buradayım.
“Ben Lice'deki olaylar için de buradayım. Ben kendine demokrat değil herkese karşı demokrat olunmasından yana olduğum için de buradayım. Ben bir sosyalist olarak yıllardır sokaklardayım. Sanki havanda su dövüyor gibiydik ama Gezi dayanışmasında şunu gördüm ki hiç de havanda su dövmemişiz.
“İnsanlar sokağa çıkmaktan korkuyordu; artık korkmamaya başladılar. Doğru attığınız adımlar eninde sonunda karşılık alıyor. Belki burada 30- 40 kişi var ama bunun yankıları yayılacaktır. Suya atılan taş nasıl dalga dalga yayılıyorsa bu da yayılacaktır. Hiç bir şey olmasa kötülüğe karşı ses çıkardığımı düşünüyorum. Özgürlük için bir şeyler yapılması gerekiyor.”
“Yarattıkları şiddetten endişe duyuyorum”
Nevzat Onaran ise yüzbinlerce insanın yaşadığı şiddeti protesto etmek için ve kendisi de şiddete maruz kaldığı için kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar vermiş.
“Yarattıkları şiddet ortamından her sağlıklı insan gibi ben de endişe duyuyorum. Her zaman için belli taleplere pek çok insanın sahip çıkmış olması mutlaka mücadelenin yükselmesini sağlayabilir.”
“Arkadaşlarım için buradayım”
Duygu Gürkan da gözaltına alınan arkadaşlarıyla dayanışmak için adliyeye geldiğini ifade ediyor.
“Hepimiz gözaltına alınabilirdik. Bu eylemlerin içindeydik her zaman ve tesadüfen yakaladıklarını gözaltına alındılar. Onlara destek olmak için böyle bir şey yapılması gerektiğini düşünüyorum.
“Tabii ki endişeliyim. Neticede özellikle çok kalabalık bir kitle olmazsa gayet endişe verici bir durum olur. Çünkü kalabalıkla birlikte gücümüz artacak. Bir sürü insanı haksız yere gözaltına alıyorlar bununla sınırlı kalmaması, başka şehirlerde de yapılması gereken bir hareket.”
“Orada olmayan da ‘oradayım’ diyip kendini ihbar ediyor”
Av. Yeşinil Yeşilyurt ise şu anda tüm toplum üzerinde bir korku yaratılmaya çalışıldığını belirtiyor.
“İnsanlar bu şeyden korktuklarından hastaneye bile gidemez oldular. Bu korkuyu aşmanın en önemli yollarından biri de bizim aslında haklı olduğumuz bir durumda suç duyurusunda bulunmaktır.
“Bu şiddeti uygulayan iktidardır; kimse suçlu onların ortaya çıkması için de suç duyurusu yapılması önemli. Başvurulardan sonra herhangi bir kaygımız yok. Zaten bir şekilde birilerini suçlamaya çalışacaklar.
“Pek çok kişi tutuklandı ama bu bir halk hareketiydi, halk isyanıydı. Bunu görmek istemiyorlar. Burada yapılmaya çalışılan kendini ihbar etme hali biraz da bunu göstermeye çalışmak. Hepimiz oradaydık, orada olmayan bile ‘ben de ordaydım’ diyerek tepkisini gösteriyor.” (NG/BÇ/EKN)