Nepal’de ve dünyada Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans (LGBT) hakları için yaptığı başarılı çalışmalar dolayısıyla Sunil Pant, kurucusu olduğu derneğe, Uluslararası Gey ve Lezbiyen Hakları Komisyonu tarafından Felipe de Souza 2007 İnsan Hakları ödülü verildi.
Pant'le, Nepal gibi çok bilinmeyen ve “batılı” ülkelere göre birçok konuda muhafazakâr ve fakir bir ülkede derneğinin yürüttüğü LGBT hakları mücadelesi sonucunda nasıl bir başarı yakaladıklarını konuştuk.
Nepal’de LGBT hareketi içinde yer almanız, daha doğrusu LGBT hareketini Nepal’de yeni baştan yaratmanız konusunda sizi ne harekete geçirdi?
Kendi merakım dolayısıyla 2000 yılında LGBT bireylerin sorunlarıyla ilgilenmeye başladım. Temel derdim, Nepal’deki LGBT bireylerin ne gibi ihtiyaçlarının olduğunu anlamaktı. Kötü muamele, cinsel/sözlü taciz, güvenlik güçlerinden gelen şantajlar veya aile ve okul hayatından dışlanma gibi birçok ciddi sorunu farkedince Nepal’deki hareketi organize etmenin derdine düştüm.
Birleşik Nepal Komünist Partisi (BNKP), otokratik monarşiyi sona erdiren 2006’daki barış görüşmelerinden sonra oluşturulan kurucu mecliste 5 sandalye kazandı ve siz de açık gey kimliğinizle bu beş milletvekilinden biri oldunuz. Bize nasıl aday gösterildiğinizi ve nasıl bir seçim kampanyası süreci yürütüldüğünü anlatır mısınız?
BNKP üç yıldan beri LGBT haklarını savunuyordu ve biz de kurucu meclis seçimleri için yürütülen kampanyamızda, bütün partilerin kendi parti manifestolarına LGBT haklarını dâhil etmeleri için çaba harcadık. Kampanya sürecinde BNKP, Nepal Maoist Komünist Parti (NMKP) ve Nepal Kongre Partisi (NKP) kendi tüzüklerine LGBT haklarını yerleştirdiler. Adaylık başvurusunun son günündeyse, BNKP bizi şaşırtarak aday olmamızı istedi. Onların maddi desteği ile mutlu bir şekilde kendi adaylığımı açıkladım ve kampanyamızı yürütmeye başladık. Nepal’in 75 bölgesinin sadece 15 bölgesinde kampanya yürütmemize rağmen, seçimlerde ciddi bir başarı sağladık.
Partiniz Nepal’da birbirinden ayrı ve birbirleriyle yarışan beş ayrı komünist partiden biri. BNKP’yi diğer siyasi partilerden, LGBT hareketine olan yaklaşımı noktasında değerlendirirsek, neler ayırıyor?
Aslında temel fark, marjinal kabul edilen bütün gruplar konusunda çok daha kapsayıcı olması. Diğer partiler de bir şekilde bu grupları telaffuz edip varlıklarını kabul ediyorlar ve bu büyük bir ilerleme; ancak BNKP daha özgürlükçü bir yaklaşımla LGBT’ler, engelliler, kadınlar, gençler, vb. grupların hakları konusunda daha gerçekçi bir stratejiye sahip. Kısacası, toplumsal farklılıklara yönelik önyargı ve kapalılık, BNKP’de yok.
Peki sizce, nasıl bir siyasi rejim -sosyalist, liberal, vb.- LGBT haklarının gelişmesi noktasında daha çok hitap ediyor size?
Bence LGBT hakları, herhangi bir siyasi rejim ile tanımlanamaz, açıklanamaz. Tabii ki, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri giderici, anti-kapitalist bir rejim her birey için – LGBT’ler de tabii ki dâhil olmak üzere – çok daha savunulabilir; fakat sadece bu yetmez. Hangi siyasi bakış açısı ya da rejim olursa olsun, LGBT haklarıyla bağlantılı olan cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği noktasında önyargılı olduğu sürece karşı dururum. İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygılı, ekonomik farklılıkları giderici, toplumsal farklılıkları kapsayıcı bir rejim herkes için en faydalı rejimdir.
Nepal’deki LGBT bireylerin haklarının gelişimine hizmet eden temel dönüm noktalarını, eğer varsa, belirtebilir misiniz?
Mavi Elmas Derneği’nin 2001 yılında kurulması, Aralık 2007’deki Yüksek Mahkeme’nin LGBT haklarına yönelik kararı, Nisan 2008’deki kurucu meclis seçimleri ve Nepal’in geçtiğimiz günlerde BM’nin cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği ayrımcılığına son çağrısını yaptığı bildiriye imzacı olması, bu ülkede LGBT haklarını görünür kılan ve gelişimine katkıda bulunan temel gelişmelerdir.
Nepal Yüksek Mahkemesi’nin kararı uluslararası LGBT hareketinin dikkatlerini Nepal üzerinde yoğunlaştırdı. Mahkeme kararının önemli ayrıntıları nelerdi? Karar sonrası Nepal toplumunun, devlet kurumları ile diğer aktörlerin LGBT haklarına olan yaklaşımlarında bir değişim yaşandı mı?
Karar, Nepal’de üçüncü cinsiyetin toplumsal cinsiyet kategorilerinden biri olarak tanınmasını sağladı. Ayrıca mahkeme hükümete, toplumun bütün kesimlerinin ayrımcılığa maruz kalmadan eşit haklara sahip olmasının önündeki bütün engellerin kaldırılması notasını verdi. Bunun yanında, mahkeme, kurucu meclisten yeni oluşturulacak olan anayasanın cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği ibarelerini içermesini ve her tür ayrımcılığın önüne geçecek yasaların yapılmasını istedi.
Mahkeme kararı sonrası, hükümet LGBT bireylerin haklarını geliştirecek sosyal bir program oluşturup LGBT bireylerin yararlanması için hazineden bütçe ayırdı. Yine, BM’nin bildirisine Nepal’in imza atması yüksek mahkeme kararı sonrasına denk düşer. Özel bir banka olan Everest Bank, "üçüncü cinsiyete" tabi olanların da bankada hesap sahibi olabilmesinin ve yatırım yapabilmesinin önünü açtı. Birçok devlet, yarı-devlet ve özel teşebbüsler, üçüncü cinsiyete tabii olanların iş sahibi olabilmesine ve bunun için özel olarak yetiştirilmelerine olanak sağladı. Nepal’deki önemli ve geniş toplumsal desteği olan bütün partiler parti programlarına LGBT haklarının savunusunu ekleyip yüksek sesle bu hakların geliştirilmesi için çaba harcamaya başladılar.
Batı Avrupa ve Amerika’daki diğer ülkelere göre ekonomik anlamda fakir, toplumsal anlamda da geleneksel ve muhafazakâr bir topluma sahip olan Nepal’deki bu gelişmeleri nasıl açıklayabiliriz?
Fakir olabiliriz; fakat çoğu konuda batılı diğer ülkeler gibi muhafazakâr değiliz aslında. Nepal toplumu, bilinenin aksine, farklılıklara toleranslı, merhametli ve kapsayıcı bir toplum. Dünyanın diğer bölgelerinde yürütülen LGBT mücadelelerinin aksine, bizim mücadelemiz yol katederken bu sebeplerle çok zorlanmıyor.
18 Aralık’ta BM’de okunan ve LGBT haklarının ilerletilmesi gerektiğine vurgu yapan, 66 ülkenin imzacı olduğu bildiriye imza atanlardan biri de Nepal idi. Siz de, bildiri okunmadan önce BM Genel Kurulu’nda önemli bir konuşma yaptınız.
Sizce, bu bildirinin imzacı olmayan diğer dünya devletleri üzerinde uzun vadedeki etkisi ne olacaktır?
Öncelikle LGBT hareketi dünya ölçeğinde yeni bir boyut kazanıyor ve şimdilerde Latin Amerika ve Asya ülkeleri harekete her anlamda öncülük etme rolüne soyunuyorlar. Gün geçtikçe de daha fazla Asya ve Afrika ülkesi LGBT hareketine desteklerini sunacaktır. Nepal bu bildiriye imza atmakla uluslararası alanda LGBT haklarına olan desteğini ispat etmiştir. Umuyorum ki, Rusya, ABD, Hindistan ve Çin gibi etkin ülkeler de hem yurtiçinde hem uluslararası alanda bu konuları tartışmaya açıp desteklerini sunarlar.
Bize bütün bu süreçler içinde Mavi Elmas Derneği’nin rolünden bahsedebilir misiniz?
Mavi Elmas Derneği, LGBT hakları ve HIV konularında düşündüğümüzde taban desteği güçlü olan bir kurum. Öncelikle LGBT bireylerin kendi özyönetimsel becerilerini artırmak ve kendi yerel problemlerini çözebilmelerinin önünü açmak noktasında derneğimiz çok yol kat etti. Kendisinin dışında diğer LGBT oluşumlarına da kuruluş sürecinde sonsuz destek veren Mavi Elmas Derneği, şu an Nepal’de faaliyet gösteren diğer 20 topluluğun da öncüsü konumunda. Derneğimiz her zaman adalet, özgürlük, insan hakları temelli çalışmıştır; bu bazen hükümet politikalarını mahkemeye taşımak, bazen protesto etmek için sokaklara taşmak, bazen de kimsesiz ve AIDS’li bireylere sahip çıkmak şeklinde tezahür etmiştir.
Şu an Nepal’deki LGBT hakları konusunda ne söyleyebilirsiniz ve eğer varsa, yapılması gereken daha neler var sizce?
Politika üretmek noktasında aslında LGBT sivil toplum kuruluşları çok etkin ve siyasi arenada LGBT haklarının savunusu açıkça yapılmakta. Bugün meclise ben girdim, diğer seçimlerde eminim çok daha fazla parti LGBT bireylerden aday gösterecek ve daha fazla görünür olacağız. Eğitim, iş, sağlık hizmetleri bağlamında LGBT bireylerin haklarının ilerletilmesi gerekiyor ve biz de bunun için siyasi ve toplumsal alanda ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz. Bu konuda umutluyum. Ne yaptığınızı bildiğiniz sürece, kimse karşınızda duramaz; bu Everest bile olsa. Dünyanın zirvesinde mücadele ediyoruz biz.
Son olarak, çok değerli deneyimleriniz ve başarılarınızı akılda tutarak, dünyanın diğer ülkelerindeki LGBT aktivistlerinin LGBT toplumuna uygulanan baskılara karşı olan mücadelelerinde ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Diğer LGBT aktivistlerinin benden bir farklarının olduğunu düşünmüyorum. LGBT bireyler zeki insanlar ve kendi yerel durumları içinde doğru zaman ve mekânda hareket etmeyi bilirler. Büyük ve umut dolu bir çerçeve içerisinde düşünüp daha güzel bir dünyayı kendi kafanıza öncelikle inşaa edin. Bütün büyük zorluklar bizim daha güçlü olmamız ve daha insancıl hedefler yaratmamız için fırsattır. İşte bu sebeple, sakın korkmayın ve her zaman daha ısrarla sesinizi yükseltin. Ben bunu yapıyorum. (KÖ/BÇ)