Kebabcıyan'ın kitaba da adını verdiği "Konuş Halil Bey Konuş" öyküsü 1955'te İstanbul ve İzmir'de patlak veren 6-7 Eylül olaylarını bir çocuğunun gözüyle anlatıyor.
Komşuları Halil Bey'in de yağmacıların içinde yer almasıyla birlikte, Ermeni çocuğun düşünde "Maşallah, ne akıllı çocuk. Al oğlum, ye şu poğaçayı. Ye oğlum, ye!" diyen Halil Amca'nın fotoğrafı parçalanmaya başlıyor.
"Mösyö Suren de gelmiş, Menderes'in demokratlığı hakkında konuşup duruyordu. Allahtan eski hatamı tekrarlayıp demokratlık denen şeyin ne olduğunu sormadım. Mösyö Onnik, bir şey söylemeden masanın üstüne iki fotoğraf bıraktı, hayır fırlattı. Büyücek, siyah beyaz fotoğraflardı. Pencereden gördüğüm insanlar vardı fotoğraflarda. Aynı yüzler, aynı çarpık yüz ifadeleri. Sessizlik... "bak şu dostuna!" Mösyö Onnik, fotoğrafların içinden Halil Bey'i gösteriyordu parmağıyla. Halil Bey ağzını kocaman açmış bağırıyordu. Acaba ne diye bağırıyordu? Herhalde "Aferin oğlum, sen ne akıllı çocuksun!" demiyordu. "Allah bağışlasın seni yavrum." Hayır hayır, böyle bir şey değil. Halil Bey, sen o akşam neler diyordun? O Eylül akşamı, o saatte İstiklal Caddesi'nde işin neydi Halil Bey! Konuş Halil Bey, konuş, bir şeyler söyle! Halil Bey susuyordu. Galiba sorularımının cevabını hiçbir zaman alamayacaktım, artık bize misafirliğe de gelmiyordu. O hiçbir yere gitmedi, en nihayetinde adı Onnik değildi."
Kitaptaki öykülerde kendi ülkelerden göç etmek zorunda kalan Ermeniler'in dramı da anlatılıyor. Eskiden yaşadıkları şehirlere , sokaklara, evlere yani kendi toprağına nasıl yabancılaştırdıklarını hissediyorsunuz öykülerde.Halil Beyler, bugün de konuşmuyor. Halil beylerin fotoğraflarına bakıp bakıp soruyoruz bizde "Komşunu hiç özlemedin mi?"
----------------------------
Konuş Halil Bey Konuş
Aras Yayınları
Sayfa sayısı 130
Kasım 2000