Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı rakamlara göre bütçe yılın ilk altı ayında 23 Milyar 205 lira açık verdi. Aynı gün akaryakıta uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) zammıyla benzin fiyatları ortalama yüzde 7,8 yükseltildi. Hükümet bir kez daha dolaylı vergilerle bütçe yükü halkın sırtına yıkarken Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aziz Konukman'la bütçe açığını, nedenlerini, vergilendirme sistemini ve krize dair yapılması gerekenleri konuştu.
Bütçedeki bu açığın sebebi nedir?
2009 bütçesinde 10.4 milyar TL'lik bir açık öngörülüyordu. Yılın yarısında açıklanan rakamlara göre öngörülen bu rakamın iki misli bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız. Bütçe kanunundakini ikiye katladık, revize edilen rakamın da yarısını geçmiş durumdayız. Bütçe hedefleri tümüyle şaşmış durumda. Yılın ikinci yarısında yeniden bir revizyon şart gözüküyor. Hatta belki ek bir bütçe gerekebilir.
Borçlanma kanununda bir düzenleme yapılarak limitlerin aşılabilme imkanı tanındı, bu ilk kez oluyor. Usul şöyle; eğer öngörülen bütçe açığı 10.4 milyarsa bu kadar borçlanma yapabilirsiniz, üstüne çıkamazsınız. Bu limit aşıldı. Bunun için bir yasal düzenleme yapıldı ama o bile yetmeyecek. Çünkü ödenek artışları söz konusu olacağı için bir ek bütçe gerekecek.
Hükümet bütçedeki dolaylı vergilerle kapatmaya çalışıyor. Geniş kitlelerin zorunlu olarak kullandığı mallarda ÖTV ve KDV oranları artırıldı. Öte yandan lüks tüketim mallarındaki vergi oranları düşürüldü. Bu vergilerin yükü kimlerin sırtına biniyor?
Bu düzenlemeler KDV ve ÖTV'de ertelenmiş talebi olan kesimler için yapılıyor. Bu indirimler satın alma gücü olan ama bir süre için alışverişini erteleyenler içindi. Geniş halk kesimlerini ilgilendiren indirimler değildi. Tıpkı "Evde oturma, pazara çık" kampanyası gibi.
Halbuki geniş halk kesimlerinin tükettiği mallarda vergi indirimler yapılsaydı daha anlamı olacaktı.
Son yatırım paketi hariç imalat iç kaynakları varsayımına göre hazırlanıyor. Türkiye'de kriz iç talep kaynaklı. Bu da doğru bir hareket. Çünkü dış talebi harekete geçirmeniz mümkün. Çünkü AB ülkelerinde milli gelirlerde ciddi bir gerileme var. Büyüme de negatif oldu. Türkiye'nin bir ihracat patlaması yapması mümkün değil. Krizi çözmek için ne yaparsınız? İç piyasayı canlandırırsınız. İç talep daralması nereden kaynaklanıyor? Özel tüketim ve yatırım harcamalarının daralmasından kaynaklanıyor. Fakat hükümet gitti belli bir kesimi ilgilendiren tüketimi canlandırmaya kalktı. Otomobil, 150 metrekarenin üstünde evler gibi mallarda ÖTV indirimi yaptı. Kaç kişinin böyle bir ev alabilecek gücü var? Yani toplumun varlıklı bir kesiminin gerileyen talebini harekete geçiren taleplerdi bunlar.
Hükümetin krizi önlemek için attığı adımların işlevsizliği ortada. Ne yanlış yapılıyor? Krizi önlemek için neler yapılmalı?
Maddeler halinde sıralayayım:
Toplumun özel tüketim harcamalarının önü açılıp, zorunlu mallarda KDV düşürüldün. İnsanlara satın alma gücü yaratılacak.
Hükümetin yaptığının aksine lüks mallarda ÖTV'yi yukarı çekilsin.
Memur ve işçilerin gelir vergisinde ikili tarifeye geçilsin. Emekçilerin beş puan daha az vergi alınsın. Böylece toplumun geniş kesiminin satın alma gücünü artacaktır.
Kriz mağdurlarına dönük transfer harcamalarını artırılsın. Yurttaşlara asgari bir yurttaşlık geliri sağlarım. AKP'nin gibi değil, sadaka devleti. sosyal devlet gereği bütçeden buna pay ayırırım. Bu vesileyle özel tüketim harcamalarına yönelebilecek bir gelir yaratıyor olacaksınız.
Toplu sözleşmelerde maaş ücret artırımında daha yüksek yapıp, bu insanlar pazara çıkmaya yönlendirilsin.
Kamunun sil baştan alt yapı, eğitim, sağlık harcamalarını düzenleyip ciddi bir yatırım hamlesi başlatılsın. Kamunun başlattığı bu yatırım hareketine özel sektör de dahil olacak cesaret alacaktır.
Özel tüketim, devlet ve özel yatırım harcamalarına fayda sağlayacak bu uygulamalar kısa vadede bütçe açığı verecek ama uzun vadede bu aşamaları geçen Türkiye krizden çıkabilir.(BÇ)