Uluslararası Af Örgütü- Türkiye'nin düzenlediği panelde Birleşmiş Milletler (BM) etkinliği 9. İnternet Yönetişimi Forumu’nda (IGF 2014) Türkiye’de internet özgürlüğü kısıtlamaları ve çevrimiçi alandaki ifade özgürlüğüne dair tartışılmayan konuları ele alındı.
Cezayir Toplantı salonundaki panelde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Alternatif Bilişim Derneği, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Human Rights Watch (HRW) ve Af Örgütü temsilcileri konuştular.
Konuşmacılar İnternete çok sayıda kısıtlama getiren, sosyal paylaşım sitelerindeki aktiviteler için kullanıcılara soruşturma açan ve MİT yasasıyla her türlü kişisel veriyi toplayan Türkiye’nin IGF 2014’e ev sahipliği yapmasının ironik olduğunu dile getirdiler, Türkiye’de yaşanan ihlallerine bir kez daha dikkat çektiler.
Önderoğlu: IGF gündemi sadece düzenlemeler
Toplantının moderasyonunu yapan RSF Türkiye temsilcisi ve BİA Medya Gözlem Raportörü Erol Önderoğlu “IGF’de tek sorun düzenlemelermiş gibi tartışma yürütülüyor, bu çok üzüntü verici” diyerek beş hak örgütü olarak bu nedenle biraraya geldiklerini söyledi.
Toplantıda TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş internet haber sitelerinin Basın Kanun’a dahil edilmesi yönündeki yasa çalışmasındaki sorunlara değindi, HRW internet uzmanı Cynthia Wong yayılan dijital teknolojinin insanları nasıl hükümetler karşısında daha da korunmasız hale getirdiğini aktardı.
HRW’un Türkiye raportörü Emma Sinclair Webb Türkiye’de Twitter’daki paylaşımları sebebiyle kullanıcılara yönelik başlatılan soruşturmalardan bahsetti, Af Örgütü’nden Andrew Gardner ise hükümetin sosyal medyaya yönelik hoşgörüsüzlüğünün bir kültür olduğunu ifade etti.
RSF’den Johann Bihr IGF’de teknik konulara değinilirken internet gözetimi ve ifade özgürlüğü ihlallerinin tartışılmadığına dikkat çekti, Alternatif Bilişim’den İlden Dirini ise Türkiye’de kullanılan gözetim teknolojilerini anlattı.
Güneş: Sadece Basın Kanunu olmalı
“Şu an hükümet internet sitelerine yönelik bir düzenleme üzerine çalışıyor. Biz bu konuda hazırladığımız raporu Adalet Komisyonu’nda sunduk. Bazı değişiklikler yapılmakla birlikte taslak hala ciddi sorunlar barındırıyor.
“Buna göre sorun ‘Haber sitesi” kavramındaki eşitsizlikte yatıyor. Sadece beyanname verilerek bu statüye hak kazanılmasını biz yanlış buluyoruz. Bu durumda beyanda bulunan bir internet sitesinde çalışanlar gazeteci olarak sayılırken, beyanda bulunmayanlar gazeteci olarak sayılmayacak.
“Biz gazeteciliğin mesleğin yapılış biçimine göre belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Taslak bu haliyle Türkiye’deki tüm gazetecilik meslek örgütlerinin katılımıyla düzenlenen Türkiye Gazetecilik Sorumluluk ve Hak Bildirisi’ne aykırı ve Anayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ediyor.
“İnternetin düzenlenmesine ilişkin 5651 sayılı kanuna dair de itirazlarımız var. Bu kanunun TİB’e verdiği sınırsız yetki ifade özgürlüğü önünde engel oluşturuyor. Ayrıca internet haber sitelerinin de bu kanuna tabi olması durumu var ki bizce internet haber siteleri sadece Basın Kanunu’na tabi olmalı. İnternet Gazetecileri Derneği ise bu konuda ne yazık ki söz söylemeyip, hükümetle uyumlu çalışıyor.”
Dirini: İnternet tekelleştirilmeye çalışılıyor
Sansür, gözetim ve mahremiyetin iğdiş edildiğini dönemden geçiyoruz. Gezi’de sosyal medya başlattığı sürecin ardından 30 bin olan engelli site sayısı 50 bine ulaştı. İnterneti de tek sesli hale getirme çabası var ki bu internetin doğasına uygun değil.
Türkiye’de derin veri analizi yapıldığı şüphelerimiz de devam ediyor. Çok tepki alan Gezinti ismi adabur ismiyle devam ediyor. Phorm şirketiyle anlaşmalar yapıldığı konuşuluyor.
Kişisel hakların korunmasıyla ilgili hala bir adım atılmadı. 5651 sayılı kanundaki değişiklikle Erişim Sağlayıcıları Birliği kuruldu. Bu şekilde erişim sağlayan, sunucu hizmeti ve alan adı veren şirketlerin hepsi tek çatıda toplandı. Bu işi yapan tüm firmalar ‘Biat edin yoksa hizmetleriniz sonlandırırız’ dendi. İnternet tekelleştirilmeye çalışılıyor.
Wong: Denetim ve gözetim altın çağında
“Son birkaç yıl internet ve sosyal medyanın insanların seslerini duyurmakta ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Ancak bugün hepimizin kullandığı bu dijital teknoloji bizi hükümetlerin gözetimine karşı daha korunmasız hale getirdi. Bugün hükümetler benim son bir ayda nereye gittiğimi, ne yaptığımı bıraktığım dijital izlerden takip edebiliyorlar. Artık denetim ve gözetim altın çağını yaşıyor.
“Türkiye ise uluslararası standartların tam tersi yönde ilerlemeye devam ediyor. MİT yasasıyla kişisel verilerin toplanması, MİT’e dair haber yapanlara getirilen ağır cezalar, ancak bunun yanı sıra MİT çalışanlarının korunması bunlardan bir kaçı. İnternetse devletin denetim için kullandığı bir araç olmaya devam ediyor. Özellikle internetten seslerini duyurmak isteyenlere soruşturma açılıyor.
“Bunun bir de şirketler boyutu var. Hükümetler telekomünikasyon ve sosyal medya şirketlerinden kullanıcıların verilerini paylaşmalarını istiyor, bunun için baskı yapıyor. Bu şirketlerin hassas olmalaı gerekiyor. Bizimse şirketlere ‘Ne yapıyorsunuz’ diyebilmemiz lazım.”
Webb: Hapse girmesek de cezalar arttı
“Türkiye’nin internet özgürlüğü konusunda sorunlu bir sicili var. İnsanlar attıkları tweetler sebebiyle soruşturuluyor, yargılanıyor. Muş’ta bir öğretmen ‘Allah (C.C.)’ adıyla attığı bir tweet sebebiyle hem cezaya çarptırılıyor hem de öğretmenlik işinden atılıyor. Sosyal medyadaki bu kısıtlayıcılık gittikçe artıyor.
“İnsanlar belki internetteki aktiviteleri sebebiyle hapse düşmüyor ancak cezaların arttığını ve ağırlaştığını söyleyebiliriz.”
Gardner: IGF ihlallerin ortaya çıkarılması için bir fırsat
“Türkiye’de durum şu anda çok kötü. İçeriklerin engellenmesi gibi konular söz konusu. Af Örgütü olarak bu durumdaki Türkiye’nin IGF’e ev sahipliği yapmasının ironik olduğunu düşünüyoruz. Ama bu aynı zamanda bir fırsat da. Bu ihlallere ışık tutulması, açısından çok önemli.
“Ancak sosyal medyaya karşı Türkiye’deki yöneticilerin bu hoşgörüsüzlüğü tek başına düşünülmemeli. Aynı hoşgörüsüzlüğü sokakta polisin protestocuya şiddetinde, gazetecilere yönelik saldırılarda da görebiliriz. Ki sosyal medyayla ana akım medya arasındaki bağ da çok önemli. Çıkar peşinde olan medya sahipliği sebebiyle ciddi bir sansür var bu durumda sosyal medya çok önemli hale geliyor.”
Bihr: Gözetim teknolojisini ABD ve İngiltere satıyor
“Bu sene düzenlenen IGF’de özellikle teknik konulardan bahsediliyor ancak çocukların korunması gibi sebeplerle getirilen kısıtlamaların aslında çevrimiçi sansür olarak yansıdığını görüyoruz. Alternatif siteler, Facebook’da pek çok Kürt sayfası, sendikaların sayfalarının engellendiğini görüyoruz.
“Twitter ve YouTube’un yasaklanmasıyla da Türkiye aralarında Çin ve Rusya gibi ülkelerin olduğu kulübe dahil oldu. Ancak bu ülkelere gözetim ve denetim hizmetini ABD ve İngiltere gibi ülkeler satıyor.” (EA)