Konuyla ilgili olarak Basın Konseyi'ni aradığımızda karşımıza çıkan görevli, "konseyin iki kararı var" diyor: "Şikayete yer olmadığı ve uyarı." Birbiriyle çelişen bu kararların ilkini, yani, "şikayete yer olmadığı" kararını "Sekreter yanlış yazmış." Görevli, "İlk kez başımıza böyle bir şey geliyor" diye yakınıyor.
Ece Temelkuran ise bianet 'in sorularını yanıtlarken "Basın konseyinin kafası karışmış. Herhalde önceki verdikleri kararda Türk aile kurumunu mu yoksa özgür basını mı koruyacaklarına yeterince karar verememişler" diyor gülerek.
"Anlaşılan o ki herkes kendine gelmiş ve kararı düzeltmişler. Basın konseyinin kafasının netleşmesi tüm ümidim."
Temelkuran ne demişti?
Gazeteci yazar Ece Temelkuran, 19 Mart'ta Milliyet'teki köşesinde "Veled-i zina doğurunuz!" başlıklı yazısında şarkıcı Seda Sayan'ın bir TV kadın programında dile getirdiği "evlilik dışı çocuk doğurmak korkusu"na gönderme yaparak şunları yazmıştı:
"Seda Sayan Hanım'a sesleniyorum: Rica ederim korkmayınız! Aşkla yaşanmış bir sevişmenin çocuğunu doğurunuz. Bu memlekette eksik olan budur. Bu memlekette eksik olan nikâhsız çocuk doğuran kadınlardır. Zannımca Allah, bildiğimiz üzere iyi kalpliyse eğer, aşk ile, sevgi ile yapılmış bir çocuğu 'gayri meşru' saymayacaktır. O çocukları 'gayri meşru' sayanlar öte dünyanın değil, bu dünyanın çok bilmiş, hazır kıta kadılarıdır."
Konsey basın özgürlüğünü mü aile kurumunu mu koruyor?
Temelkuran "Basın Konseyi Türk aile kurumunu değil, basın meslek ilkelerini koruması gereken bir örgüt" diyerek Konseyin kendine atfettiği misyonu hatırlatıyor:"Böyle bir şikâyetin ciddiye alınmaması gerekiyordu. Türk aile kurumu o kadar güçlü ki, zaten ne yazsam yıkamam. Yine de teşekkür ediyorum."
Milliyet gazetesinin genç yazarı Basın Konseyi'nin kendisinden istediği savunmayı vermediğini söylüyor: "Şikayeti ciddiye almadığım için savunma vermedim. Savunmam gerektiğini düşünmüyorum. Suç işlediğimi düşünmediğim bir yazı için neden savunma vereyim ki? Söylenecek bir şey yoktu."
Temelkuran Basın Konseyi'nin kararlarını hangi ölçütlerle verdiğini de merak ediyor: "Karar oy çokluğuyla verilmiş. Ben oybirliği ile verilmesini beklerdim. Ama neden verdiler, hangi gerekçeyle verdiler?"
Olcayto: Basın Konseyi gönüllü kuruluştur.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Turgay Olcayto da Basın Konseyi'nin kararının "haklı görülecek bir yanı" olmadığını söylüyor. "Zamanında konseyin kimi gazetecilerle yaptığı sözleşmeler, genel olarak gazeteci arkadaşlarımızın düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine engel olamaz"
TGC adına değil kendi adına görüş açıkladığını özellikle belirten Olcayto "Ece Temelkuran genç gazeteciler arasında, kendisine yer edinmiş, çok saygın, halkı aydınlatıcı yazılar yazan bir arkadaşımızdır" diyor.
"Bizler, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda titiz davranır, özgürlüklerin yetersizliğinden yakınırken, Konsey'den bazı arkadaşlarımıza kınamalar gelmesini yersiz buluyorum."
Olcayto, Basın Konseyi'nin ne dernek ne de sendika olduğuna işaret ediyor: "Konsey, " Nail Güreli' nin de dediği gibi, gönüllü bir kuruluştur, platformdur. Tüm dünyada benzeri kuruluşlar vardır. Uluslararası kimliği vardır ancak Konsey'in hakları bu kuruluşun üyeleriyle sınırlıdır."
Aileyi korumak konseyin işi değil
Olcayto da, "Aile kurumunu korumak konseye düşmez" diye düşünüyor. "Bunlar, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) kapatma cezalarına haklılık kazandırır."
Olcayto Konsey'in kendisini "Gazetecilerin fikri haklarını da korumak"la bağladığını hatırlatarak "Alınan bu karar, konseyin, bu işlevlerini yerine getirmediğini gösteriyor" diyor.
"Konsey, kendisine yakışmayan tutucu bir görünüm sergiliyor."
Günçikan: Okur muhafazakar olabilir, Konsey okurla suç ortaklığı yapamaz
Cumhuriyet Dergi editörü Berat Günçikan' da, Basın Konseyi'nin Ece Temelkuran'ı uyarma cezasını "farklı düşünceye tahammülsüzlük olduğu kadar muhafazakârlığın da tezahürü" olarak değerlendiriyor.
"Bu karar aynı zamanda son günlerde yakındığımız milliyetçiliğin yükselişi ve linç kültürünün içselleştirilmesine bir destek de" diyor Günçikan. "Çünkü muhafazakârlık milliyetçiliği de besler."
Günçikan, "okurun muhafazakâr olabilir" diyor. "Ama kendisini bir meslek örgütü gibi tanımlayan Konsey muhafazakâr okurla suç ortaklığı yapamaz."
Günçikan Konsey'in düşüncenin açıklanmasını engelleyici tavrını "hem gazetecilik için, hem de toplum için zararlı ve tehlikeli" buluyor. Cumhuriyet Dergi editörü Temelkuran'a karşı verilen kararın politik açıdan da "yeni terörle mücadele yasasına, gazetecilerden bir destek olarak" görülebileceğine işaret ediyor.
Günçikan da "Aileyi savunmanın, aileyi korumanın gazetecilerin işi olamayacağı" kanısında. Basın Konseyi'nin kararını geri almasını, ayrıca bu kurumun gerekliliği üzerine yeni bir tartışmanın başlamasını istiyor.
Basın Konseyi'nin kararı
Basın Konseyi Ece Temelkuran hakkında soruşturmasını Feride Korkut Kurt adlı okurun başvurusu üzerine başlatmıştı.
Basın Konseyi, 24 Mayıs'ta Temelkuran'ı, Konseyin kabul ettiği "Basın Meslek İlkeleri"nin "Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz" hükmünü "ihlal ettiği" gerekçesiyle uyarmaya "oy çokluğu" ile karar verdi .
Ancak Genel Sekreterlik, kararı önce "yanlışlıkla", "yapılan şikayetin yersiz olduğuna karar verildi", diyerek açıkladı. Sonra da kararını Temelkuran'ı "uyararak"düzeltti". (AD/EK))