Ancak gözlemciler bu açıklamaya ihtiyatla yaklaşıyor. Kürt sorunu, İslami hareketler ve Orta Doğu konusundaki çalışmalarıyla bilinen yazar Faik Bulut, bianet'e yaptığı değerlendirmede Ankara'daki toplantıda esas olarak "Türkiye'nin Irak'ın güvenliği meselesine dahil edilmesi ve katkıda bulunma yollarının görüşüldüğü"nü düşünüyor: "Kongra-Gel'e yönelik operasyon ancak bu çerçevede anlam kazanacaktır."
Bilkent Otel'de bu sabah (Salı) başlayan toplantıda, aralarında askeri yetkililerle istihbarat yetkililerinin de bulunduğu Osman Korutürk başkanlığındaki Türk heyetinin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Asya işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Büyükelçi Laura Kennedy başkanlığındaki ABD heyeti ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Hamit El Bayati başkanlığındaki Irak heyeti katıldı.
Halk Savunma Güçleri (HPG) Genel Komutanlığı ise, dün (Pazartesi) toplantıya ilişkin açıklamasında, Ortadoğu'da sorunları şiddetle çözmeye çalışmanın Türkiye'yi kaos ortamına sürükleyeceği uyarısında bulundu.
Kongra-Gel'in göbeğinin kesilmesi
Bulut Ankara'daki toplantının gündeminin "Kongra-Gel'in tasfiyesi"yle sınırlı olamayacağını "bu yönde ortak bir politika oluşturulması süreci"nin "ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage'ın Türkiye ziyaretiyle başlamış" olmasıyla gerekçelendiriyor.
Bulut 'Kongra-Gel örgütünün göbeğinin kesilmesi' olarak nitelendirdiği bu süreçte ABD, Türkiye ve Irak'ın şimdi "göbeğin nasıl kesilebileceği"ni düşünmeye başladıkları görüşünde.
Bulut'a göre bugünkü toplantı gündeminin başlıkları şunlar olabilirdi:
* Türkiye ile askeri ve güvenlik alanında eşgüdüm sağlanması
* Irak'taki genel güvenlik sorunlarına Türkiye'nin olası katkıları
* Kerkük ve Musul'daki Türkmenler, Türkiye'yi ve Kürtleri ilgilendiren konular
"Kuzey Irak'ta müdahale koşulları olgunlaştı"
Bulut Kuzey Irak'ta sürece artık müdahale edilebileceği kanısında. Bulut'a göre nedenler şunlar:
* Osman Öcalan'ın kopuşundan sonra örgüt eskisi gibi birlik bütünlük içinde değil. Bölünmelere, iki taraf arasında çatışmaya yol açabilecek bir zemin yaratıldı.
* ABD Türkiye'nin daha geniş bir konsept içinde Irak'ın güvenlik sorunlarına katkıda bulunmasını istiyor. Bunun için de Türkiye'nin gönlünü alacak şekilde "Kandil dağında tasfiye operasyonu" düşünüyor. Böylece kamu oyu karşısında ABD Türkiye'nin isteklerini yerine getirmiş görünebilecek.
Tasfiye'ye karşılık "Çözüm" dayatması
Ancak Faik Bulut'a göre ABD'nin bu müdahalesi yalnızca Türkiye'nin güvenlik kaygılarını tatmin etmekle ilgili olmayacak: "Eğer Kandil'de bir tasfiye gerçekleşirse, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde yaptığı açılımları da göz önünde tutan Washington Türkiye'den iki şey isteyebilir" diyor Bulut.
* 'Artık 'terör tehlikesi' kalmadı, Kürt meselesini askeri olmayan yollardan çözün' diyecektir.
* Bu çözüm çerçevesinde daha geniş kapsamlı bir 'eve dönüş' ve af yasası gündeme gelebilecektir. Kandil Dağındakiler ister Türkiye'ye isterlerse Kürt bölgesine gideceklerdir.
Operasyon doğrudan olmayabilir
Faik Bulut Kongra-Gel'e karşı ABD operasyonunun Ocak sonunda gerçekleşeceği varsayılan Irak seçimlerinin ardından başlayabileceğini öngörüyor. Bulut'a göre "Osman Öcalan'ın ayrılmasından önce ABD, istese her an bitirebileceği PKK'ye karşı askeri operasyondan kaçınıyordu. Çünkü bu Irak Kürt ABD'ye güven kaybına neden olurdu.
"Ancak Osman Öcalan'ın ayrılmasından sonra zemin Murat Karayılan ve Osman Öcalan arasındaki dolaysız çatışmalar için uygun hale geldi. ABD bu çatışmaları destekler. Veya Ansar El İslam'a yaptığı gibi birkaç füze atar ve son aşaması bu olur."
ABD imaj düzeltecek
Bulut, ABD'nin Kuzey Irak'ta Kongra-Gel'e karşı girişeceği operasyonun Türkiye kamuoyunda "İslamcılar, milliyetçiler, Atatürkçüler arasında var olan ABD karşıtlığını yatıştırmaya katkıda bulunacağının" hesap edildiğini askerlerin gözünde hırpalanan imajını da düzeltmek için de böyle bir operasyona ihtiyaç duyabileceği görüşünde.
"Bu aynı zamanda Türkiye'deki yetkililerin Kopenhag kriterleri doğrultusunda yeni açılımlar yapmasını sağlayacaktır" diyen Bulut, "Dolayısıyla iki anlamda, ABD ve Türkiye siyasilerinin niyetleri ortak bir paydada çakışmış olur" değerlendirmesi yapıyor.
Kandil Dağı'ndan silahlı değil siyasi mücadeleye
Faik Bulut, Kandil Dağı'nın Kürt siyasal tarihi açısından simgesel anlamına dikkat çekerek tamamlıyor gözlemlerini: "Böyle bir operasyon, ne kadar trajik ve kanlı olursa olsun Kandil Dağı'nda mevzilenenlerin siyasi sürece geçmesini hızlandırır. Çünkü Kürt tarihinde Kandil dağında bekleyenlerin hepsi, Barzani de, Talabani de oradan siyasete atılmışlardır. Orada mevzilenenler silahlı mücadele için beklemiyorlar." (YS/EK)