Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Çevre Mühendisleri Odası, Avrupa Çevre ve Sağlık Birliği (HEAL)’nin desteğiyle Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) "Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla" raporunu yayınladı.
Rapor, emeklilik yaşına yaklaştığı halde önce özelleştirilme süreçlerinden geçen, şimdi de kapasite artışı planlanan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin yalnızca 2017’de, ABD doları üzerinden sabit fiyatlı elektrik alım garantisi kapsamında toplamda 1 milyar 105 milyon TL fayda sağladığını ortaya koydu.
Bu üç santral Ocak 2018’de yürürlüğe giren kapasite mekanizmalarından ise yalnızca bir yıl içinde 187 milyon TL ödenek aldı. Üstelik bu yüklü destekler, santrallerin “öncelikli yatırımlar” kapsamında yararlandığı KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, vergi indirimi ve faiz desteği gibi bölgesel teşvik kalemlerinin üstüne eklendi.
Purkis: Muğla kömür dışı potansiyelini kullanmıyor
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü’nden Doç. Dr. Semra Purkis, Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla raporuna katkı veren çalışmasında, “Muğla’nın kömür dışı sektörlerdeki yüksek potansiyelini kullanmak dururken, bölgedeki düşük kaliteli linyit madenciliği ve termik santrallere yatırım yapılması sadece enerji ihtiyacı ile ilgili değil; aynı zamanda ekonomiyle ilişkili bir tercih” diye konuştu.
Çalışmada özetle şu sözlere yer verildi:
“Türkiye’de üretilen zeytinin yüzde 13’ü Muğla’da üretilir. Arıcılık konusunda Türkiye’nin en önde gelen ili Muğla’da 6 bine yakın aile arıcılık yapar. Ülkedeki kovan varlığının yüzde 15’ine ev sahipliği yapan bölge, Türkiye’de üretilen çam balının büyükçe bir kısmını tek başına karşılar.
“Bölge halkına ve doğasına bedelleri son derece yüksek olan kömür yerine, daha kaliteli bir yaşam ekseninde düşünüldüğünde Muğla, pek çok katma değerli sektör için yüksek potansiyele sahip.
“Gerekli yatırım ve teşvik mekanizmaları uygulanırsa orta vadede ön plana çıkabilecek sektörler arasında yenilenebilir enerji, organik tarım, tarıma dayalı sanayi, ekolojik turizm, tıbbi ve aromatik bitki üretimini sayabiliriz.”
Gündüzyeli: İklim krizini tetikliyor
Raporun yazarlarından Avrupa İklim Ağı’ndan (CAN Europe) Elif Gündüzyeli ise Muğla’nın Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin yarattığı kirliliği 30 yılı aşkın süredir soluduğunu belirterek şunları söyledi.
“Teşvikler ve desteklerle ayakta kalan bu santrallerden çıkan sera gazı emisyonları, içinde olduğumuz iklim krizini tetikliyor. Halihazırda ömürleri uzatılmaya çalışan bu santraller 2043 yılına kadar çalışmaya devam ederlerse 328 milyon ton karbondioksit daha salacaklar.
“Yani, Muğla’daki kömürün bedelini yalnızca Muğlalılar zeytinlikleri, ormanları, sağlıkları ve yaşam alanlarıyla ödemeyecek, Fijililerden İsveçlilere kadar hepimiz ödeyeceğiz. Bu rapor termik santrallerin ekonomiye getirdiği yüke dikkat çekerken bir yandan da paraya çevrilemeyecek bedellerin tüm dünya tarafından ödendiğini ortaya koyuyor” dedi.
Raporun sunumu gerçekleştirilecek
27-28 Temmuz tarihlerinde Milas merkez ve Yatağan Santrali’nin bitişiğindeki Turgut Köyü’nde gerçekleşecek “Kömürsüz Muğla için” etkinliği kapsamında, raporun sunumunun ardından Ekümenopolis’in yönetmeni İmre Azem’in yeni kısa filmi Kömür Belası filminin de ilk gösterimi gerçekleştirilecek.
Yatağan Termik Santrali 22 yıl filtresiz çalıştı
Rapordan öne çıkan kısımlar şöyle:
- Kamuoyunda kirliliği ile en sık gündeme gelen Yatağan Termik Santrali,1982 yılında baca gazı arıtma sistemi yapılmadan devreye alındıktan sonra tam 22 yıl boyunca filtresi ve desülfürizasyon ünitesi olmadan çalıştı. Bu dönem içinde havaya yüksek miktarda kükürt dioksit saldığı günlerde sık sık üretimi durduruldu. 2001 yılı verilerine göre santral, yılda ortalama 8 kez sadece bakım, onarım gibi nedenlerden dolayı, kirlilik nedeniyle ise Muğla Valiliği tarafından 2000 yılının başından 2001 yılının sonuna kadar yaklaşık 50 kez kapatıldı.
- Muğla’daki 3 termik santral şimdiye kadar 45 bin erken ölüme neden oldu. Bu santraller çalıştırılmaya devam ederse, önümüzdeki 25 yılda sadece hava kirliliğinden kaynaklı 5 binden fazla erken ölüme daha yol açacak.
- Hava kirliliğine bağlı kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 46 bin kişinin hastaneye yatmasına neden oldu.
- Yatağan halkı, 2015 ve 2016 yılları boyunca Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) insan sağlığı için aşılmaması gerektiğini belirttiği sınırın kat be kat fazlası zehir soludu. Yatağan’da havadaki partikül madde (PM10) yoğunluğu, DSÖ’nün belirlediği yıllık ortalama üst limitin 2015’te dört, 2016’da üç buçuk katı olarak gerçekleşti.
- Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy santralleri 40 yıl boyunca toplam 28 bin kg cıva saldı. Bu cıvanın dörtte biri Akdeniz suyuna, diğer bir dörtte biri de tarım arazilerine ve ormanlara çökeldi. Gıdalar zehirledi.
- Milas ve Yatağan’da açık ocak kömür madeni işletme ruhsatı alanları 440 km2’lik bir alanı kaplıyor. Bu da Viyana şehrinin yüzölçümüne denk geliyor.
- Henüz işletmeye alınmamış ruhsat alanları da işletmeye alınırsa 185 km2’lik ormanlık alan daha yok olacak. Bu, beş Bozcaada büyüklüğünde orman alanının yerini madene bırakması anlamına geliyor
- Bölgedeki kömür madeni genişlemeleri şimdiye kadar 8 köyün yer değiştirmesine neden oldu ve planlanan maden genişlemeleri hayat geçerse 40 köy daha yer değiştirmek zorunda kalacak.