“Yıllarca kendimi zorluklara alıştırdım. Çünkü kolaylığa ulaşmak için o engellerle boğuşmanın gerekli olduğuna inanmıştım. Öyle bileği yetenekli birisi değildim. Ama küçük yaştan beri kendimi, var olmayı, olayları, yapıları sorgulamaya çalışan bir eğilimim vardı. Dağınık, sarsak yapımı ancak aşırı disiplin içinde yapabileceğim çalışmalarla bir dengeye oturtabilirdim.”
Komet, kimlikteki ismiyle Gürkan Coşkun, 1941 yılında Çorum’da doğan Türkiyeli ressam, şair ve sanatçı.
Sanatçı, "kuyruklu yıldız" anlamına gelen "Komet" ismini, Mehmet Güleryüz'ün Güldüğüme Bakma adlı nehir söyleşi kitabında belirttiği üzere, "Bill Haley & His Comets" grubundan esinlenerek seçti ve o günden itibaren bu isimle tanındı.
25 Eylül 2022’de, 81 yaşındayken hayatını kaybeden Komet, sanatın farklı alanlarında eserler üretti. Özellikle hayal ve gerçeği harmanladığı resim ve gravürleriyle tanındı. Sanat yaşamına 1960’lı yıllarda başlayan sanatçı, resimlerine ve şiirlerine yansıttığı özgün tarzıyla Türkiye’de olduğu kadar uluslararası sanat dünyasında da hayranlık yarattı, pek çok ödüle layık görüldü.
NİLÜFER ZENGİN KÜRKÇÜ YAZDI
Niye öldün Komet?
Komet’in sanatı, izleyiciye sürrealist ve fantastik imgelerle dolu bir görsellik sunuyor. Resimlerinde sıkça kullandığı semboller, rüyalar ve hayal gücüne dayalı imgelerle içsel bir dünyayı yansıtıyor. Sanatçı, politik eserleriyle de tanınıyor. Ancak politik eserlerinde de hiçbir eleştirisi kaba bir hatta ilerlemiyor, aksine Komet, dünyada durduğu yeri de hiciv dolu bir dille nazikçe izleyiciye ve okuruna yansıtıyor.
“Felsefeci olmak isterdim”
1970'li yıllarda Paris'e taşınan sanatçı, çalışmalarını büyük ölçüde bu kentte sürdürdü. Paris, onun hem sanat çevresindeki konumunu hem de sanatsal perspektifini genişletti.
Sanat eleştirmenleri ve izleyicileri onun eserlerini hem derin bir felsefi içeriğe sahip hem de zengin bir görsel dil sunan işler olarak tanımlıyor. O ise felsefe ile kurduğu bağı şöyle anlatıyor: “Felsefeci olmak isterdim. Bir felsefe öğretmeni olacak şekilde. Tabii önemli felsefeciler var ama ben de düşünmek isterdim. Bakkal olmak isterdim, ne bileyim? Keyfime göre bir şeyler yapmak isterdim, yorulmadan… Bu esnada da okumak. Tabii iyi resmi de seviyorum ben. İyi resimlerle dolu bir müzede yönetici olup onların içinde yaşamak da isterdim.”
Sanatçının 1960’lı yıllardaki erken dönem eserlerinden “alto modern” adını verdiği beyaz fonlu kavramsal minimalist resimlerine uzanan özel bir seçki sunan “Solo Botter: Komet” sergisi, 18 Eylül’de İstanbul’un ilk art nouveau yapısı Casa Botter’de açıldı.
Serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu, asistan küratörlüğünü ise İrem Büşra Coşkun üstleniyor.
Casa Botter’in görkemli ve oyunlu işlere alan açabilen yapısı, sizi anında Komet’in dünyasına çekiyor. Sergi turuna başlar başlamaz ise sizi Komet’in ciddiyet ile kuralsızlığı, melankoli ile absürtlüğü iç içe geçirdiği eserleri karşılıyor. Her bir resminin üstünde Komet’in şiirlerinden alıntılar var. Sizi hemen girişte yakalayan “Bizi Bu kadar Kusursuz Olmaya Zorlayan Ne” şiiri şöyle akıyor:
“Keşke daha yakışıklı olsaydım. / Saçlarım mesela sarımsı kırmızı olsaydı. / Beş on santim daha uzun boylu olsaydım. / Ailem zengin olsaydı, mirasım olsaydı, / çocuk yaşta birkaç yabancı dil öğrenmiş olsaydım, / çok iyi bir burjuva çevresinde eğitilseydim. / Daha akıllı olsaydım / Güzel konuşma yeteneğim olsaydı. / Güzel, akıllı, kültürlü, mükemmel bir karım, / çok iyi çocuklarım ve torunlarım olsaydı / Güzel bir evim olsaydı / Evin güzel bir bahçesi olsaydı / Güzel bir otomobilim ve ehliyetim olsaydı / Atım olsaydı, ona binebilseydim / Çiçeklerim olsaydı onları sevseydim / Yoksullara özürlülere yardım edebilseydim / Keşke iyi bir şarkıcı olsaydım / Keşke futbolcu olsaydım, Fenerbahçe’de sağ iç oynasaydım / Beşiktaş’a, Galatasaray’a goller atsaydım. / Keşke ödüller kazansaydım / İnsanlar beni içtenlikle, iyilikle yad etselerdi / Ne iyi olurdu / (belki daha iyi resimler yapar, güzel şiirler yazardım).”
Modern hayatın ruhuna kendi silahı ile saldırı
Bu büyünün etkisinden çıktığınızda hemen solunuzda metal ve neon ışıklı “Kahrolsun Edison” eseri sizi karşılıyor. Sanatçının 2000 yılında Dolmabahçe Kültür Merkezi’nde düzenlediği “İdi, İdim, İdik” sergisinde yer alan eseri, şiir ve imgeyle, kelimeler ve anlamlarıyla, modernitenin çıkmazları ile kendine eğlenceli bir varoluş oyunu kuran Komet’in tüm fikirlerini kurguladığı güvenli bir alan adeta. Eserin açıklamasında şöyle yazıyor: “Ampullerin aydınlattığı Edison, yarattığı gudubete tapan Frankeştaynvari bir mantık oyununun tersyüz edilmiş halidir. Modern hayatın ruhuna kendi silahı ile saldırışın sembolik bir temsilidir.”
Aynı sergide yer alan Komet mizahıyla bezili bir başka eser ise “Ah! Vah! Of!” üçlemesi. Eserin açıklamasında yer alan bilgiye göre bu üç kelime, muhtemelen Komet’in gündelik hayatta en çok tekrar ettiği üç kelime.
Sergide Komet’in tamamlanmamış eserlerinin yanı sıra paleti ve fırçaları da yer alıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesindeki İBB Miras ev sahipliğinde düzenlenen “Solo Botter: Komet” sergisi, 12 Ocak 2025 tarihine dek pazartesi günleri hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında Casa Botter’de ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Bir ek
Sergi özelinde sanat dünyasında bir dizi tartışma yaşandı. Bu tartışmalardan biri güzel sanatlar çevresinde çalışan ve üreten Eda Gecikmez’in 17 Eylül 2024’te K24’te yayımlanan “Komet’in sözüyle: İzan, birazcık izan yahu!” başlıklı yazısı etrafında şekillendi.
Gecikmez yazısında Komet ile olan yakın ilişkisinden bahsediyor ve Komet’in vefatından sonra onun sergisinin küratörlüğünü, Komet’in “hayattayken kırgın olduğu ve hakkında olumsuz konuştuğu bir kişinin üstlenmesini” eleştirerek şöyle diyor:
“Kaldı ki, yıllardır çalıştığı İstanbul Modern Sanatlar Müzesi’nden ayrılma haberi ile gündeme gelen bu kişi, ayyuka çıkan birçok söylentiyle anılmaya başlanmış ve ne kendisinden ne de Müze’den kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmamıştır. İstanbul Modern’in bir açıklama yapmak zorunda olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Konuyla ilgili bildiğim tek paylaşımı yapan Ali Artun’un yazısını paylaşıyorum: ‘Müze Ahlakı: Ayyuka çıkan söylentiler üzerine…’,
“Hakkında bu tür iddialar bulunan birinin müzeden ayrıldıktan hemen sonra İBB’de küratör olarak iş bulması ve Casa Botter’in sorumluluğunu üstlenmesi sürecini @ibb_kultur ve @ibbmiras tüm şeffaflığıyla açıklamalıdır. Bunun yanı sıra İBB, kültür ve sanat politikaları hakkında kamuoyunu aciliyetle bilgilendirmelidir.” (TY)