1991 yılında açıklanan Booker Ödülü listesinde hemen hemen hiç kadın yazarının kitabının yer almaması üzerine İngiltere'de yazarların, yayımcıların, çevirmenlerin ve gazetecilerin girişimiyle hayata geçen ve sadece kadın yazarların kitaplarıyla aday olabildiği Orange Ödülü, ilk kez 1995 yılında verildi.
İngiltere'nin sanata verdiği destekle tanınan mobil iletişim şirketi Orange'ın sponsorluğunda verilen ilk ödülün sahibi, "A Spell of Winter" ile Helen Dunmore'du.
Edebiyat çevrelerinde adından pek söz edilmeyen, münzevi bir hayat yaşamayı seçmiş olan Valerie Martin'in, Zadie Smith, Donna Tart ve Carol Shields gibi son yılların Atlantik'in iki yakasında da son derece popüler isimlerini geride bırakarak ödüle değer bulunması, eleştirmenlerce sürpriz olarak adlandırılıyor İngiltere'de.
"Bugün kölelik yok ama devamı var"
Martin'in "Property" (Mülkiyet) adlı 288 sayfalık romanı, 19. yüzyılda, Louisiana'da geçiyor, bir şeker pancarı çiftliğinde. Tipik bir güney kadını olan Manon Gaudet, Louisiana'lı şeker pancarı çiftliği ve tabii köle sahibi kocasıyla mutsuz bir evlilik sürdürmektedir. Aslen New Orleans'lı olan Manon, evini, o canlı ve gerçek hayatı özler. En çok da özgürlüğü.
Yaşadığı ev, evliliği onun için boğucudur. Düğün hediyesi olarak Manon'a Sarah adlı genç bir köle verilir. Sarah'ın küçük çocukları inanılmaz derecede Manon'ın kocasına benzer. Ama kimse bu konudan bahsetmez; hem zaten Sarah bir köledir, onun, kocasının malı... Çocukları, hayatı, her şeyi ile. Bir gün çiftlikte köleler ayaklanır, herkes Sarah'nın hangi tarafta yer alacağını, eğer ayaklanma eve sıçrarsa neler olacağını merak eder. " Property," köleliğin, kölelerin ve değişen bir ülkenin portresi olarak adlandırılabilecek bir roman. Sahip olmanın, mülkiyetin anlatıldığı, etkileyici bir kitap...
Valerie Martin
Martin, ödüle aday olduğu sıralarda İngiliz The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda, ezenle ezilenin hikayesini anlattığı romanını, yaşadığımız zamanlara çok uygun bir kitap olarak adlandırıyor. "Belki bugün kölelik yok ama imparatorluk kurmaya çalışan bir ülke var, bu da kanımca köleliğin devamı. Beni çok üzen bir durum ama herkes Amerikan bayrağını sallıyor" diyen Martin, aynı röportajda, "kadınlarla erkekler birbirlerinden çok mu farklı yazıyor" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
"Kadınlar etik sorunlarla daha ilgililer. Erkekler de deneysel yazınla. Ama bunları söylerken aklıma deneysel yazmayı seçen kadınlar ve etik sorunlara eğilen erkek yazarlar da geliyor. Galiba bunların hepsi genelleme. Kanımca cinsiyet değil de toplumda nerede durduğun daha önemli yazarken."
Güneyli yazarların kitaplarını okuyarak büyüyen ve kendisi de bu yazarlar arasında sayılabilecek olan Valerie Martin'in yedi romanı dışında yayımlanmış iki öykü kitabı ve İtalya'da yaşadığı yıllarda kaleme aldığı "St. Francis of Assissi"nin bir biyografisi bulunuyor.(NK)