Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 18. duruşma periyodunun 3. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
“Yargılamanın konusu görüş ve inancımız”
Beyanına devam eden siyasetçi Aynur Aşan, savunmasını Kürtçe yaptı. Sokrates’in adalet arayışını hatırlatan Aşan, adalet arayışının bugün de sürdüğünü belirtti:
“Birini yargılamak için önce onları tanımak, anlamak gerekiyor. Bazen görüş ve inancınız bizi ilgilendirmez diyorsunuz ama bu değerlerin tamamı bu yargılamanın konusudur. ‘İnsan katletmek, öldürmeye azmettirmek’ sıradan şeyler değildir. Kişinin karakterine bağlıdır. Dolayısıyla tüm dönemlerdeki filozoflar, yargılama üzerine dikkatleri çeker.
“Sokrates’in yargılanmasından bahsedeceğim. Sokrates’in savunması gelecek kuşaklar için birçok ders ve tecrübe bırakır. Bu ders bir yargılamanın nasıl yapılabileceğini ve nasıl yapılamayacağını, yanlış yargılamalar yapıldığı zaman önümüze nasıl sorunlar çıkacağını gösterir.
“Sokrates diyaloglarında aristokrasiye nasıl dikkat çekiyorsa, savunmasında da Atina soylularına dikkat çeker. Sokrates'e göre Atina soylular sınıfı çok küçük bir sınıftır ama kendisini her şeyin üstünde tutar. Bu davada da aynı yöntemler kullanılmıştır. İddianamenin hazırlanmasından tutun da iddianamenin kabul edilmesine kadar, tüm bunlar küçük bir iktidar grubu için yapılmaktadır.”
Gizli tanık ve açık tanık ifadelerine dikkati çeken Aşan, “Bu dava, HDP’nin kapatılmasını meşrulaştırma davası haline getiriliyor” dedi.
“İktidarın ön yargılarını bir kenara bırakın”
Aşan, savunmasının devamında mahkeme heyetine, “Adaleti sağlayacaksanız başta bizi anlamanız, bizi anlamak için de önyargısız bir şekilde yargılama yapmanız gerekiyor. Bu iktidarın dayattığı ön yargılarla bizi dinleyecekseniz, bu yöntem gerçeği uygulamak için çok büyük bir engeldir. Bu iktidarın size dayattığı ön yargıları bir kenara bırakmanız gerekiyor” dedi.
“Türkiye’deki bütün kurumlar doğrudan doğruya iktidara bağlanmıştır. İnsan hakları ve demokrasi bakımından bu ülkeyi geri bırakanlar bizler değiliz. Dolayısıyla bu ülkenin yaşamış olduğu sonuçlar iktidarın uygulamalarına bağlıdır. Siz de iktidarın bu yaptıklarına bağlı bir şekilde kararlarınızı veriyorsunuz.
“Yargı kurumunu bu seviyeye getirenler bizler miyiz? Bu durum, iktidarın yargı kurumuna dayattığı şeylerden ileri gelmektedir. 'Elinizi yargının üzerinden çekin' diyenler mi yargının bağımsız olmasını istiyor, yoksa yargının üzerinde sürekli baskı kuranlar mı yargının bağımsız olmasını istiyor? Elinizi, dilinizi, gölgenizi bu davanın üzerinden çekin.
“Kobanî ve Gezi davalarıyla kendi suçlarının üstünü örtmek istediler. Ondan dolayı bu dava stratejiktir ve bir amaç uğruna açılmıştır.”
“Çözüm Süreci bende büyük bir umut yarattı”
Aşan, şöyle devam etti: “Kürt bir kadın ve HDP’nin yürütmüş olduğu demokratik siyaseti savunan bir siyasetçi olarak Çözüm Süreci bende büyük bir umut yarattı. Halkların tarihsel birlikteliği, demokratik bir cumhuriyet inancı, güvenli bir yaşam ve ekonomisi iyi, demokratik, kadınların doğrudan doğruya katledilmediği bir yaşam. Bu sadece benim değil 80 milyonun umuduydu ama bu umut iktidara kurban edildi.”
Aşan, hakimin savunmasına yönelik sözlerine cevap verdi, “Madem ben saydığınız suçlar nedeniyle yargılanıyorum. Neden 38 yıl ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyorum?” diye sordu.
Aşan, bugüne değin yer aldığı siyasi parti ve örgütleri sıralayarak yer aldığı oluşumların yasal olduğunun altını çizdi. Savcılık iddianamesinde bulunan tanık ifadelerinde kendisinin seçim komisyonunda yer aldığını ve bunun suçmuş gibi yansıtıldığını belirtti.
“Savunmamı Kürtçe yaptım, devlet parçalandı mı?”
“Orada sıralamış olduğunuz iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum, 37 kişinin öldürülmesini azmettirme, yüzlerce kişinin yaralanmasını azmettirme, şiddet, yakma yıkma olaylarının hiçbirini kabul etmiyorum. Hazırlamış olduğum 120 sayfalık savunmamda siyaset içinde nasıl yer aldığım, nasıl şekillendiğim yer alıyordu ama ona izin vermediniz. Ben bir şekilde dezavantajlıyım.
“Anadilim burada benim için dezavantaj halini aldı. Anadilde eğitim hakkı isteme çabalarımız bile devleti parçalama konusu olarak yansıtılmakta ve bu 'suçla' yargılanıyoruz. Ben savunmamı Kürtçe yaptım devlet parçalandı mı, devlet herhangi bir güvenlik sorunu yaşadı mı? Ama bu da devleti parçalama girişimim olarak yansıtılmaktadır.”
“HDP demokratik ve özgür yaşamın tek adresidir”
İddianamenin somut olmadığını belirten Aşan, “Benim devlete veya herhangi birisine zarar verdiğimin somut örneği yoktur. Ben böyle bir şey yapmadım. Zaten açık ve gizli tanıkların iddialarının tamamı farazidir. Bunların hiçbirini kabul etmiyorum. Dolayısıyla ilk olarak tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sözleri soru olarak kendisine yönetilen Aşan, “Devlet de çok iyi biliyor ki barış müzakerelerine Sayın Abdullah Öcalan ile oturuldu. Ayrıca burada Ekin Deniz’in cenazesine katılmam soruldu. Ekin ile benim köyüm çok yakın. Ekin’in cenazesine katıldım ama bunu suç olarak görmüyorum.” diye konuştu.
Aşan, kendisine gizli tanık Ulaş’ın ve tanık Sami Baran’ın iddialarının sorulmasının ardından şunları söyledi: “Sami Baran, ‘TJA bir silahlı örgüte bağlıdır’ diyor ama TJA’nın bütün yaptıkları kamuoyuna açıktır. Devleti parçalamak isteyenler kamuoyu önünde çalışmalarını açık bir biçimde duyurmazlar. Ulaş’ı da tanık olduğu halde bizden gizli bir biçimde dinlediniz. Burada dinleseydiniz biz de soru sorardık. Dolayısıyla onların iftiralarını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ulaş’ın iddiaları zaten 'kopyala-yapıştır'dan ibarettir. Hepimiz için aynı şeyi söyledi ve ben bunları kabul etmiyorum. Öyle gözüküyor ki Ulaş bir erkektir. Çünkü kahvehanedeki dedikoduları getirip burada söylüyor. Sami Baran, benim HDP eşbaşkanlığı yaptığımı söylemiş ama hiçbir zaman yapmadım. 2018’de HDP üyesi oldum, MYK’sında da yer almadım. Bana göre HDP demokratik ve özgür yaşamın tek adresidir.”
Duruşma yarın devam edecek. (AS)