* Çizim: Ercan Altuntaş
28 Şubat 2022: Davanın 10. duruşma periyodu başladı. Aysel Tuğluk hakkında verilen ATK raporu dosyaya eklendi.
Bülent Parmaksız, cezaevinde yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. Koğuşlarda yapılan aramaları anlatarak, "Ben askeri vesayet döneminde de cezaevinde kaldım ama bu şekilde bir uygulama görmedim" dedi.
Ayla Akat Ata'nın sözleri "Savunmanızı dosya kapsamında yapın" denilerek kesildi. Ata, burada siyasi kimliği olan insanların yargılandığını ifade ederek, "Vatandaşı olduğum ülkeye dair yaptığım açıklamalar savunmamın bir parçasıdır. Sözümü kesmeyin. Dinlemek, tahammül etmek zor olabilir ama bizi yargılıyorsunuz" dedi.
1 Mart 2022: Polislerin silahla duruşma salonunda yer alması tartışma yarattı. Avukatlar, silahlı polislerin çıkarılmasını istedi. Mahkeme heyeti, polislerin görevini yaptığını savunarak talebi reddetti.
Ayla Akat Ata, kendisine yönelik suçlama konusu yapılan Kürtçe şarkıyı duruşma salonunda söyledi. Ata, "Bundan korkmamanız gerekir" dedi.
Mahkeme başkanının avukatlara önceden bilgi vermeden müştekileri dinleyeceğini söylemesi tartışma yarattı. Av. Kenan Maçoğlu, "Ara kararınız vardı müştekiler dinlenmeden önce bize bildirecektiniz. Bizim hazırlığımız yok" diyerek, müştekilerin yarın dinlenmesini istedi. Mahkeme heyetinin son dakika kararıyla dinlenen müştekilerin tamamı şikâyetçi olmadığını bildirdi.
Mahkeme heyeti başkanı, savcının, yargılanan siyasetçilerin savunmalarına yönelik sunduğu dilekçeyi okuyarak dosyaya ekledi. Savcı, dilekçesinde, savunma hakkına geniş yer verilmesinden şikâyet ederek, savunmalara müdahale edilmesini istedi. Heyet başkanı, avukatların itirazını dikkate almadı.
3-4 Mart 2022: Ayla Akat Ata konuştu. Konuşmasının büyük bölümünü kadınlara ayıran Ata, "Kadınlar barışın toplumsallaşmasının en etkili dinamiğidir" dedi. Türkiye'de Kürtlere yönelik düşmanca politikalara dikkat çeken Ata, "'PKK bir sebep değil sonuçtur' sözlerim tutuklama gerekçesi iken, Numan Kurtulmuş'un 'DAİŞ bir sebep değil sonuçtur. Oradaki halkların siyasi katılım özgürlükleri vardır' sözleri sorun teşkil etmiyor. Şimdi biz eşit yurttaşlar mıyız?" diye sordu. Ata, bu davanın HDP'yi kapatmak için kurulan bir kumpas olduğunu ifade etti.
7 Mart 2022: Ayla Akat Ata'nın avukatı Çiğdem Kozan, müvekkilinin açıklamalarının 6-8 Ekim protestolarıyla illiyet bağı olmadığını belirterek, "2019'da yapılan bir açıklama nasıl olur da 2014'teki bir eylemle ilişkilendirilir?" diye sordu.
8 Mart 2022: Tutuklu kadın siyasetçiler, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolasıyla mor kıyafetlerle duruşmaya katılarak, avukatların ve izleyicilerin 8 Mart'ını kutladılar.
Duruşmada, müşteki polis Kenan Bedir dinlendi. Heyet başkanı, Bedir'e, yargılananların isimlerini tek tek okudu. Mahkeme başkanının yönlendirme soru sorduğunu belirten Av. Cahit Kırkazak, "Buradaki siyasetçilerden şikâyetçi olmadığını söyledi, siz ısrarla şikâyetçi olup olmadığını sorarsanız bu yönlendirmedir. Hukuka aykırıdır. Baskı uygulamayın" dedi. Mahkeme başkanı ise "Provokasyon yapmayın. Bana ne, şikâyetçi olur olmaz" yanıtını verdi.
Söz almak isteyen tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel'e ısrarla tanık beyanlarının ardından söz vereceğini belirten mahkeme başkanına avukatlar ve siyasetçiler tepki gösterdi. Tuncel, "Müşteki beyanlarına dair ifadelerimiz var. İlla kürsüyü işgal mi edelim? Neden korkuyorsunuz bizi dinlemekten" dedi. Tuncel'in ısrarı üzerine mahkeme başkanı söz verdi.
Tuncel, "Bugün 8 Mart. Biz bir kez daha erkeklik gösterisiyle karşı karşıya kaldık. Erkek-devlet şiddetinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Müştekileri yönlendiriyorsunuz. Niye HDP'liler ölmedi, diyecek kadar pervasızlığı kendinize hak görüyorsunuz" dedi. Heyet başkanı, Aysel Tuğluk'tan bahsederken Tuncel'in sözünü yine kesti, 5 dakika süre verdi. Tuncel, "Sen beni 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılıyorsun, ne dakikası? Aysel Tuğluk'a ilişkin izin verin, bitireyim. Annesi Gölbaşı'na gömülmek istedi. Gömdürmediler, mezarından çıkardılar. Yaşamla bağını kopardı bu devlet" dedi, Aysel Tuğluk'un tahliyesini istedi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlanan tanık Elif Çetinbaş konuştu. Bir avukatın hâkime, tanığa haklarını bildirmediğini hatırlatması üzerine tartışma yaşandı. Av. Cahit Kırkazak, heyet başkanına "Bize karşı ses tonunuza dikkat edin. Biz sizin emir eriniz değiliz" diye seslendi. Sanıkların bir kısmını tanıdığını, partide görev aldığını belirten Çetinbaş, "Müşteki olarak katılmayı zul sayarım. Şiddet için orada değil, şiddetin önüne geçmek için oradaydık" diye konuştu.
Kandıra Cezaevi'nden SEGBİS ile katılan Gültan Kışanak, defalarca söz istemesinin ardından konuşabildi. Kışanak, "Mikrofonumuz kapalı, söz almakta zorlanıyoruz. Müştekiye soru sormak istedim, söz vermediniz. Savunma hakkım gasp ediliyor" dedi. Kışanak, Aysel Tuğluk'un yanında kaldığını belirterek, Tuğluk'un gündelik hayatını idame ettiremediğini aktardı.
10 Mart 2022: Bazı kadın örgütleri, duruşma öncesi Sincan Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yaptı. HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadın örgütlerine çağrı yaparak, "Gelin Kobanî Kumpas Davasını hep beraber boşa çıkartalım" dedi. Başaran, iktidara ise "Bu ülkenin en kadim sorunlarını mahkeme salonlarında çözmekten vazgeçin. Bu ülkede kadınların ve halkların özgür bir biçimde yaşaması için mücadele ettiler ve bu mücadeleye devam edecekler" diye seslendi.
10. duruşmanın 7. gününde, Aysel Tuğluk hakkındaki Adli Tıp Kurumu raporu dosyaya eklendi. Raporda, "cezai sorumluluğunun tam olduğu, savunmasını kısmi olarak ana hatlarıyla yapabileceği" belirtildi.
Mahkemenin tanıkları dinlemek istemesi üzerine tutuklu siyasetçiler ve avukatları, savunma haklarının gasp edildiğini belirterek, tanıkların dinlenmesinin ertelenmesini istedi. Heyet, talebi reddetti. Tanık Berfin Ağkaya, daha önceki ifadeleri ile çelişkili ifade verdi, "O zaman çok küçüktüm, hatırlamıyorum" dedi. Ağkaya, Selahattin Demirtaş'ın "Tweeti okuyarak mı gittin?" sorusuna "Twitter kullanmıyordum" diye yanıt verdi. Diğer tanıkların tamamı HDP lehine ifade verdi, "Hiçbiri bizi suça sevk etmedi.", "Hiç kimse bize talimat vermedi" gibi beyanlarda bulundu. Bazı tanıklar, tutukluların tahliyesini istedi.
Mütalaasını sunan savcı, savunma yapılmadığını belirterek, avukatların usule aykırı itirazlarını mahkeme düzenini bozma girişimleri olarak nitelendirdi.
Duruşmada konuşan Av. Muhittin Metin Kaya, "Azmettiricilere ceza verilebilmesi için önce öldürmeye katılan faillerin bulunarak, cezalandırılması ve bu ceza maddesiyle azmettirenlerin cezalandırılması gerekir" dedi.
Av. Ezgi Güngördü ise tutukluluğun devam kararına PYD'den gelen bir mailin gerekçe gösterildiğini hatırlatarak, "6 Ocak 2022'de Adalet Bakanlığı'ndan talep ettiğiniz yazıda 'PYD terör örgütü değildir' cevabı geldi. Birinci kararınız çöp oldu. Tanıklar, müvekkillerimiz için tahliye talebinde bulundu. Bu da çöp oldu. AİHM'in tweet kararı var, bundan daha fazlasını söyleyemez, bu kararınız da çöp. Bu aşamada Sayın Yüksekdağ ve diğer milletvekilleri açısından tutuklamaya gerekçeniz kalmadı. Burada yaptığınız tüm işlemler AYM'ye, AİHM'e aykırıdır" dedi.
11 Mart 2022: Gültan Kışanak, "Burada müşteki sıfatıyla dinlediğiniz kişilerin 2014'te alınan ifadelerinde imzası bulunan polislerin akıbetinin araştırılmasını ve bulunmasını istiyoruz. Kumpasın temellerini onlar atmışlardır" dedi.
Selahattin Demirtaş, AYM'nin Figen Yüksekdağ kararını değerlendirdi: "AYM Figen Yüksekdağ kararında iki bariz hata yapmış. AYM'nin PYD'yi 'terör örgütü' olarak gören ve Yüksekdağ'ın PYD'ye dair konuşmalarını 'terör örgütü propagandası' olarak değerlendiren kısmı hatalıdır. (Adalet Bakanlığı'ndan gelen PYD 'terör örgütü değildir' yanıtından bahsediyor.) İkinci fahiş hatası, AİHM Büyük Daire kararına göre 6 Ekim akşamı HDP tarafından atılan tweete dairdir. AİHM'in bu konuda kesin kararı dururken, AYM yine hatalı bir karar vermiştir. Önünüzdeki dosyada bu AYM kararı çürütülmüştür."
Demirtaş, AİHM'in dokunulmazlıkların Anayasa'ya aykırı şekilde kaldırıldığına dair kararının dosyaya getirilmesini talep etti, "AİHM kararı kapsamında o tarihe kadar milletvekili olan arkadaşlarımız hakkında gerçekleşen işlemler hukuka aykırıdır" dedi. Demirtaş ayrıca, "çözüm sürecinin" hem bu iddianamede hem de HDP'ye yönelik kapatma davasında yer aldığını hatırlatarak, Adalet Bakanlığı'na müzekkere yazılarak İmralı görüşmelerinin resmi tutanaklarının istenmesini talep etti. Demirtaş, "Görüşme tutanakları gelsin kim sanık, kim tanık, kim barışsever görelim. Asker, polis, korucu, sivil hayatını yitirmesin diye canla başla çalıştığımız bir süreçti" dedi.
28 Mart 2022: Davanın 11. duruşması başladı. Duruşmayı Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu ve ABD ve Almanya büyükelçiliklerinden bir heyet de takip etti.
Söz alan Av. Ali Bozan, müşteki Üzeyir Yiğit'in "Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi beni bu davaya katılmam için aradı" şeklinde beyanı olduğunu belirterek, "Mahkemenizin bu konuda izahat getirmesi gerekiyor. Bu ve başka kişilere yönelik, şikâyetçi olma noktasında bir telkin varsa bilmek isteriz" dedi. Mahkemenin ilk başkanı Bahtiyar Çolak'ın gözaltına alınmasına da değinen Bozan, Çolak'ın dosyasında teknik takip olduğunu hatırlattı. Bozan, "Teknik takip var ise Bahtiyar Bey Kobanî Davasına özel atandıktan önce telefon görüşmeleri, WhatsApp görüşmeleri ortaya çıkacaktır. Etkin bir araştırma yapılırsa bu dosyanın bir kumpas davası olduğunun ortaya çıkacağı kanaatindeyiz" dedi.
Tutuksuz yargılanan Ahmet Türk, duruşma salonunda savunma yaptı. 50 yıllık siyasi ömrü boyunca birçok haksız ve hukuksuz uygulamayla karşı karşıya kaldığını belirten Türk, "12 Eylülleri, Diyarbakır zindanlarını yaşadık. O dönemin Genelkurmay Başkanı 'Bunları Meclis'ten atacaksınız ya da sokaklarda it gibi öldüreceksiniz' dedi. Bugüne geldiğimizde de değişen bir şey yok. Baskılarla bizi demokratik siyasetten koparmaya çalıştılar" dedi.
Her zaman barış için mücadele ettiklerini anlatan Türk, Çözüm Sürecine dair de açıklamalarda bulundu: "Çözüm Süreci başlamadan önce dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner ile görüşme yaptık. Sayın Emine Ayna ile birlikte Başbakan bizi davet etti, bir süreç başladı. Ayla Akat Ata ile birlikte İmralı'ya Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmek için gittik. Bir taraftan devlet açılım yapmak için bizden destek isteyecek ve bir taraftan da bize arkadan tuzak kuracak. Böyle bir dönem yaşıyoruz. Bir düğünde iken İçişleri Bakanı beni aradı ve Kandil'den bir heyetin geleceğini söyledi. Silopi ve Habur arasında yüz binleri bir tarlada beklettik. Sürece zarar gelmesin, dedik. Mardin'de gece saat dörtte beni uykudan uyandırdı (İçişleri Bakanı). Yargıç ve avukatlar arasındaki sorunun çözülmesi için ortak bir metin düzenledik. Şimdi bugüne geldiğimizde, geçmişte yaşadıklarımızın değişmediğini görüyoruz. İstediğimiz haklarımızın ortak bir değerde buluşturulmasıdır."
Mahkeme heyeti başkanı, Ahmet Türk'e dosyada yer alan fotoğrafları sordu. Türk, "Çözüm Sürecinde çekilen bir fotoğraf. Devletin de bu konuda bilgisi var. Özal döneminde Şam'a gittik bilgisi dahilinde. O zaman bir ateşkesin sağlanması yönünde bir başlangıçtı. 1994'te bir şeyler çözülebilirdi. Biz Şam'da iken Özal'ın vefat haberini duyunca o çalışmalar sonuçsuz kaldı" dedi. Türk, heyet başkanının IŞİD'e yönelik açıklamalarını sorması üzerine de "IŞİD gibi kafa koparan bir vahşete karşı durmanın neresi suç? Bunun davada yer alması bile anlamsız" dedi.
Nazmi Gür, sağlık sorunları yaşadığını belirtti. "Sizin sayenizde belki gözümü kaybedeceğim. Beyin kanaması tehlikesi var, tam teşekküllü bir hastane ortamı olmadığı için. Ancak sağlığıma kavuşursam savunma yapmak istiyorum" dedi.
Duruşmada dinlenen iki tanık, Emniyet'te alınan ifadelerinin kendilerine ait olmadığını belirterek, HDP lehine ifade verdi. Av. Nuray Özdağan, heyetin, bu ifadeleri alan memurlar hakkında suç duyurusunda bulunmasını istedi. Selahattin Demirtaş ise heyet başkanının sorularına itiraz ederek, "'Huzurdaki sanıklar sizi cinayete, şiddet kullanmaya, talana, yağmaya azmettirdi mi?' diye sormanız lazım. Siz '6-8 Ekim olaylarına katıldınız mı?' diyorsunuz. Siz çarpıtıyorsunuz" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı sorusunu düzelterek tanığa, "Bu insanlar seni azmettirdi mi?" diye sordu. Tanık Sayılgan, "Öyle bir şey yok. Demirtaş doğru söylüyor. Burada bir çarpıtma var. Başka insanların aleyhine ifade vermemizi sağlamaya çalışıyorsunuz" dedi.
Demirtaş ayrıca, ev hapsinde olan dosyanın eski hâkimi Bahtiyar Çolak hakkında konuştu. Demirtaş, "Bizi aylardır yargılayan kişi. Heyetiniz şunu sormuyor mu: Birine talimat vermiş mi, iltimas olmuş mu, rüşvet iddiası var mı, MİT ile yazışmaları var mı?" dedi. Heyet başkanının, Çolak için Covid oldu, ameliyat oldu gibi açıklamalarını hatırlatarak, kendilerinden soruşturmanın gizlendiğini söyleyen Demirtaş, "Çocuk mu kandırıyorsunuz. Bu insanlar 6 yıldır cezaevinde, hiç mi düşünmüyorsunuz?" dedi. Demirtaş'ın konuşmasını kesen mahkeme başkanı, Çolak hakkında gelecek raporları kendilerine göndereceklerini söyledi.
29 Mart 2022: Ahmet Türk'ün avukatı Erdal Kuzu, Çözüm Sürecinde devletin bilgisi dahilinde Kandil'e yapılan ziyaretlerin belgelerinin MİT'ten istenerek dava dosyasına eklenmesini talep etti. Kuzu, "Çözüm Sürecinin kendisi suç ise karşı tarafa da soruşturma başlatılsın. Dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı 'Kandil'e ben gönderdim' demişti" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, dosyada bulunan tanık ifadelerini okudu. Avukatlar, Emniyet'te alınan bu ifadelerin geçersiz olduğunu belirterek, tanıkların duruşmada dinlenmesi gerektiğini söyledi.
31 Mart 2022: Mahkeme heyeti başkanı, ifadesi sonradan dosyaya giren gizli tanık "Hermes"in beyanının imzalı örneğinin istenmesine karşılık Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının "tanığın deşifre olacağı" gerekçesiyle imzalı örneği göndermediğini belirtti.
Kürtçe ifade veren Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan ve Sibel Akdeniz, iddianameyi kabul eden Bahtiyar Çolak hakkında çete üyeliğinden soruşturma olduğunu belirterek, buna rağmen yargılamanın devam etmesini eleştirdi, reddi hâkim talebinde bulundu. Talep, duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu iddiasıyla reddedildi.
1 Nisan 2022: Av. Kenan Maçoğlu, tanık ifadelerindeki hukuksuzluklara dikkat çekti. Kerem Gökalp'in itirafçı olduğunda 16 sayfa ifade verdiğini ancak Kobanî olaylarına dair açıklaması olmadığını anlatan Maçoğlu, Kasım 2019'da tutuklanan Gökalp'in, 13 Ocak 2020 tarihinde Sincan Cezaevinden teslim alınarak Ankara TEM'e götürüldüğünü, 15 gün gözetim altında tutulduğunu, buradaki ifadesinde bu dosyaya dair ifade verdiğini söyledi. Maçoğlu, "Devletin bütün kurumları MİT, Emniyet, İstihbarat seferber edilmiş. O dönemde teslim olan kim varsa gidip, görüşüldü. Kerem'i de ikna edip bu ifadeyi aldılar. Bunun karşılığında bir ödül verilmesi gerekiyordu. Tutuklu olduğu Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 18 Mart 2020 tarihinde tahliye ve beraat kararı veriliyor. Orada bir suç işleniyor. Siz de buna ortak oluyorsunuz" dedi.
4 Nisan 2022: Duruşmada iddianamede ifadesi yer alan ve tutuklamalara dayanak yapılan tanık Sami Baran dinlendi. Üç dönem PM üyesi olduğunu belirterek, iddianamede adı geçenlerin hemen hepsini tanıdığını ifade eden Baran, 6-8 Ekim olaylarının provokasyon olduğunu belirtti. 2017'den bu yana ağır sağlık sorunları yaşadığını kaydeden Baran, "O şekilde geldim, ifademi verdim. Kulaklarımda sorun var. Bir şey sormuş olabilirler, evet demişimdir. Bunları söylerken aklım başımda değildi" diyerek, Emniyet'te verdiği ifadeyi reddetti. Mahkeme başkanının, "İsmini okuduğum sanıkların örgütle bağı var mı, 6-8 Ekim 2014 tarihinde olayların yaşanmasında bir rolleri oldu mu?" sorusuna Baran, "Bilmiyorum" yanıtını verdi. Eski MYK üyesi Mesut Bağcık'la ilgili ifadesinin okunması üzerine, "Böyle bir ifadem yok. Şahıslarla ilgili Emniyette notlar vardı. Bunları sorduklarında bilmediğimi söyledim" dedi. Mahkeme başkanının "Baskı ve tehditle mi ifade verdiniz?" sorusuna Baran, "İfadelerin altındaki imzalar benimdir. Benim okuma durumum yok. Fiziki, psikolojik, ruhsal durumum yok. İmza attım ama aynen bunları da söyledim. Artık onlar nasıl ettiler, ellerindeki bilgilere göre ne yaptılar bilmiyorum" diye konuştu.
Baran'ın ifadesinden sonra konuşan Gültan Kışanak, "O yaşta, o hastalık durumunda bir insanı kullanarak, bir siyasi partiye kumpas kurmaya tenezzül etmiş bir iktidar ve buna alet olmuş emniyet ve yargı mekanizması var" dedi. Kışanak, Baran'ın ifadelerinin kendisi için tutuklama gerekçesi yapıldığını hatırlatarak, "Ben bunlara adalet mi diyeceğim, mahkemeye güvenebilecek miyim?" diye sordu.
Selahattin Demirtaş da Antalya Emniyet Müdürlüğünde Sami Baran'ın ifadesini alan memurlar hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi. Demirtaş, "Arkadaşlarımızı nasıl ilk beyanlarıyla tutukladıysanız, şimdi de tahliye etmelisiniz" dedi.
5 Nisan 2022: Mahkeme başkanı, görevden alınan ve suç örgütü üyesi olmakla suçlanan Bahtiyar Çolak hakkındaki sağlık raporunun dosyaya eklendiğini belirtti.
Davanın açık tanığı Kerem Gökalp duruşmaya katıldı. Salondaki güvenlik önlemleri artırılırken, duruşmaya çok sayıda TEM Şube polisi de katıldı. Avukatların tanık üzerinde baskı kurabileceği gerekçesiyle TEM polislerinin salondan çıkarılması talebi kabul edilmedi. Duruşmayı AKP milletvekilleri de izledi.
Avukatların sağlık sorunlarına dair söz talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Bunun üzerine tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı avukatlara, "oturun yerinize duruşmayı germeyin" diye bağırdı.
Duruşmada dinlenen tanık Kerem Gökalp, sanıklardan kimseyi tanımadığını söyledi. Gökalp'in dosya kapsamında somut tanıklığı olmadığı görüldü.
Söz alan Selahattin Demirtaş, Bahtiyar Çolak'ın tanık olarak dinlenmesini ve HTS kayıtlarının istenmesini talep etti.
7 Nisan 2022: Selahattin Demirtaş, tanık Kerem Gökalp'in ifadesine dair konuştu: "Kerem Gökalp'e tümüyle HDP'nin tüzel ve kurumsal kişiliğini hedef alacak sorular yönelttiniz. Üst düzey yönetici Kerem Gökalp'in, sorumlu olarak gösterebileceği tek bir örgüt militanı, kadrosu yok muydu? Beyanlara göre yok. Savcılık onun yalanı ortaya çıkmasın diye sorulara müdahale etti. Beyanlarında hiçbir şey söylemedi. Kerem Gökalp beraat karşılığında Ankara'ya çağrıldı ve bu ifadeleri verdi. Ben, benim açıklamamı nasıl kelime kelime hatırladığını sorduğumda 'Savcı yazdı' dedi. Bu kumpası kuranlar yeterli zekaya sahip olmadıkları için yeterince düşünemiyor. Anlattığı her şey yalan. Biz çocuk muyuz da, birileri gelip bize talimat verecek. Biz bir açıklama yapamayacağız da ta Kandil mi bize gönderecek? Kerem Gökalp'in anlatımları duyumlara dayalı. Çok zeki, dikkatli ve anlaşmayı bozmamak için Ankara Emniyetindeki ifadeyi de kabul ediyor. Savcı, halen, 'dinlenen tanık beyanları' diyor. Tanıklar çelişkili beyanlarda bulunuyor. Ahmet Altun'un kumpas yaptığı o ifadelerle açığa çıktı. Her gizli tanığa başka bir şey söylemiş. O ucuz siyasetçi kafası."
PKK'den talimat alındığı iddiasının çözüm sürecine ait olduğuna dikkat çeken Demirtaş, İmralı'da görüşmelerin sürdüğü dönemde devletin de bildiği Kandil ile yaratılan acil iletişim mekanizması olduğunu ve bunu sadece bir kez 9 Ekim 2014'de kullandıklarını anlattı. Olayların provokasyon olduğunu belirten Demirtaş, "Efkan Ala hiçbir eylemi PKK'ye bağlamıyordu ama ne olduysa ölen polislerle ilgili 'PKK ateşkesi bozdu' dedi. Bunun üzerine biz ilk defa mekanizmayı kullanarak Kandil ile iletişime geçtik. Kandil de polisleri öldürmediğini söyledi" dedi.
Demirtaş, o günlere dair şunları söyledi: "O dönemde Kandil'e herkes gidiyordu. Aileler, gazeteciler gidiyordu. Böyle bir atmosferde Kandil bize bir talimat göndermek için üç olağan dışı yol kullanıyor öyle mi! Kandil silah bırakmaya hazırlanıyordu. Kandil'in de Kobanî'deki yaklaşımı, durumun sağduyuyla çözülmesiydi. İmralı'nın da hükümetin de çabası buydu. Ahlaken, vicdanen de bizim çağrımızın sonucunda tek bir insanın burnunun kanayacağını bilsek asla çağrı yapmazdık. O dönemde biz siyaseten AKP'yi protesto etsek ya da insanları protestoya çağırırsak, süreci sekteye uğratır mı tartışması yaptık. İnsanlar ölecek mi diye bir tartışma yoktu. Biz o çağrıyı yaptığımızda da ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, içişleri bakanı ve MİT müsteşarından, muhalefet liderlerinden bizim çağrımıza dair tek beyan yok. Kimse 'HDP'nin çağrısıyla galeyana gelmeyin' demiyor. Çünkü bu çağrının bu anlama gelmediğinin herkes farkında. 'Elimizde istihbarat var, bunlar provoke edilebilir' deselerdi biz çağrımızı geri çekerdik. Ama öyle bir uyarı yok. Hükümetin elinde böyle bir istihbarat yok. O demokratik eylemleri provoke edenler oldu. Kimlerdi bilmiyoruz, soruşturulmadı. Meclis'te araştırılmasını istedik. PKK'nin de bu konuda girişimleri olmadığını biliyorduk, onlar da Çözüm Sürecinin sekteye uğramamasını istiyordu. Abdullah Öcalan'dan 9 Ekim'de not getirilmesi, İçişleri Bakanı ve MİT'in önerisiydi. Efkan Ala'nın kendisi başka bir şey olduğunu söylüyordu. Hüda Par'a saldırı, Hüda Par'dan HDP'ye, AKP'ye saldırı vardı. Bir provokasyon olduğunun farkındayız. Polis müdahale etmiyor. Sonradan ortaya çıktı devlet içinde başka bir yapı var. İstihbarat örgütleri sızmış. İnsanların Kobanî hassasiyetini kullanarak bir HDP'li, bir Hüdapar'lı, bir polis ile savaş çıkarma provokesi yapılmaya çalışıldı. 'Demirtaş çağrı yaptı, Yasin Börü katledildi' diyorlar ya, olay öyle değil anlattığım şekildedir."
Kerem Gökalp için "Pazarlık karşısında serbest bırakılan bir tanık var karşımızda" diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "AİHM Fikret Karahan kararı var. Etkin pişmanlıktan faydalananlara dair AİHM 'Tanık beyanına güven duyulamaz' diyor. Menfaat olduğu çok açık."
Demirtaş, o dönemde yaptığı açıklamaları tek tek okudu. Açıklamalardaki "Hep birlikte direnirsek sesimizi duyurabiliriz" cümlesinin fezlekelere "Hendek, barikatlarda direnirsek..." şeklinde geçirildiğini söyleyen Demirtaş, şöyle devam etti: "'HDP barış için bir şey yapmadı' dediler. Hayır, çok şey yaptık. Ancak savaş kararı alınmıştı ve biz durduramadık. Bugüne kadar hangi devlet yetkilisi, asker ve polis cenazelerinde bizim yaptığımız açıklamaları yapabiliyor? Aksine 'son kişi kalana kadar savaşacağız' diyorlar. Biz şimdiye kadar şiddet olaylarının yanında olmadık."
8 Nisan 2022: Tanık ifadelerine dair değerlendirme yapan tutuklu siyasetçiler, ifadelerin çöktüğünü, bu nedenle tahliye edilmeleri gerektiğini belirtti.
Figen Yüksekdağ, "Tanık beyanları bu davanın ölmüş bir dava olduğunu gösterdi. Suni teneffüslerle, dışarıdan müdahalelerle hayatta tutmaya çalışılan bir dava" dedi. Tutukluluğun devamına gerekçe yapılan AYM kararı için ise isim vermeden Devlet Bahçeli'nin "AYM kapatılmalı" açıklamalarına işaret ederek, "AYM, hâlâ nefes alan bir hakem olduğunu kanıtlamak için böyle aleyhte kararlar veriyor" dedi. Yüksekdağ, şunları söyledi: "Türkiye'nin üçüncü büyük partisinin MYK üyesine o partinin MYK'sı suç karargâhı gibi anlam vererek sorular sormaya cüret ediyorsunuz. Bu memlekette siyaseti yöneten tek adam, siyasi ikbal karşılığında dava satıyor. Yargı sistemini satıyor. Bütün darbeyi yapanlarla dost oldu, davalarını kapattı. İsrail ile dost oldu, bağırıp çağırdığı BAE, ABD, Rusya, Suudi Arabistan ile dost oldu. Herkesle barıştılar, bir tek ülkenin vatandaşıyla barışmadılar. Bir tek demokratik çizgide ısrar eden bizimle, Kürt ile, sosyalistle, emekçiyle, Alevi ile düşmanlık bitmiyor. Bizim böyle bir soysuzluğu kabul etmemizi istiyorlar. Kimse HDP tweetinin yanlış olduğunu, suç olduğunu söylemiyor. Herkes savunuyor. Arkadaşlarımız için kolektif tahliye talebimi yineliyorum."
Yüksekdağ'ın konuşması sırasında salonda üç kez elektrik kesintisi yaşandı. Av. Kenan Maçoğlu, "İlahi bir mesaj var sanırım. Dosyada yerinde gitmeyen şeyler var" diyerek espri yaptı. Mahkeme başkanı ise "Herkes kendine göre ilahi bir mesaj almıştır" yanıtını verdi.
Ayla Akat Ata'nın Covid-19 testinin pozitif çıktığı açıklandı. Kadın siyasetçiler, bunun üzerine duruşmalara SEGBİS ile katılacaklarını belirtti.
11. duruşma periyodu tamamlanırken, mahkeme heyeti Kürt PEN üyesi Nezir Çakan'ın tahliyesine karar verdi.
TIKLAYIN - Duruşmalara giden yol | 6/8 Ekim 2014 - 25 Nisan 2021
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (1-5. Blok Duruşmalar)
TIKLAYIN - Gerçeği ters yüz eden hukuk
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (6-9. Blok Duruşmalar)
TIKLAYIN - Avukat Özdoğan: Kararlar adliyede yazılmıyor
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (10-11. Blok Duruşmalar)
(DO/SD)