Çizim: Ercan Altuntaş(Arşiv)
Kobanî davasının 8. duruşmasının 3. gününde Ankara’daki Sincan Hapishane Kampüsü’nde devam ediyor.
NOT: Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel , HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Tutuklu siyasetçiler ile avukatları, “duruşma periyotları işkenceye dönüştüğü ve adil yargılama ilkesi çiğnendiği için” duruşmaları protesto ederek katılmıyor.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına, Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler ve tutuksuz yargılanan Yazar Gülfer Akkaya duruşma salonunda hazır bulunurken, diğer cezaevinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Edirne F Tipi Cezaevinde bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Duruşmaya ayrıca, yargılanan siyasetçilerin yakınları ile HDP milletvekilleri ve yöneticileri katıldı
“Kadınların siyaset yapmasına öncülük ettik”
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada HDP eski MYK Üyesi yazar Gülfer Akkaya konuştu. İçinde bulunulan sürecin bir an önce son bulmasını ve adaletin yerini bulmasını isteyen Akkaya, şöyle dedi:
“Feminist bir kadın olarak bir siyasi partide yer almamın sebebi, kadınlara yönelik haksızlıkların kendisidir. Kadınların parlamentoda siyaset yapma hakkını savunurken, ideolojik fark gözetmedik. AKP’nin ‘Biz başörtülü kadınları parlamentoya aldık’ sözü bile yalandır. 2010 yılında içinde benim de olduğum feminist ve birçok kadın örgütü bunun için mücadele ettik ve ‘parlamentoda başörtülü kadın istiyoruz’ dedik. Erdoğan ‘henüz sıra sizde değil bekleyin hanımlar’ dedi. Biz vazgeçmedik, yine baskı yaptık, nihayet AKP direnmekten vazgeçti. Bu ülkede başörtülü ve başörtüsüz kadınların parlamentoda siyaset yapmasına biz kadınlar öncülük ettik.
“Kadınlar cephe gerisinde, erkekleri ve devletleri güçlendiren cici kadınlar kılıfına sokulmaktaydı. Kadınlar siyaset yapmaz ilkesiyle kadınları eve göndermek isteyen erkekler, o sırada kadınları siyasetten uzak tutmak için karar alıyorlardı. Osmanlıdan gelen bu altın kuralı Cumhuriyet de aldı. Cumhuriyet döneminde kadınlar için önemli haklar verildiğini iddia edilse de ilk 10 yılda kadınların seçme ve seçilme hakları önünde cumhuriyetin erkekleri engel olmuşlardır. Bu kadınsız inkılaba karşı kadınlar susmadılar. Cumhuriyet döneminde de kadınsız inkılaba karşı, kadınsız mücadeleye karşı mücadele ettiler ve yerle bir etmeye çalıştılar.
“Türkiye'de ilk eşbaşkan olan Aysel Tuğluk’a birkaç gün önce 68 kadın derneği sahip çıktı. Kadınlar sırf barışı savundukları için yargılanabiliyorlar.
"Radikal İslamcı vahşi IŞİD katliamlar yaptı ama hala katliamlar gün yüzüne çıkarılmadı. Meclis’te defalarca araştırma için önergeler verilmesine rağmen AKP ve MHP oylarıyla reddedildi ve araştırılmadı. Yıllarca barış ve eşitlik için mücadele etmiş benim gibi bağımsız bir feminist için nasıl böyle iddialarda bulunabiliyorsunuz? Bir kadının düşük yapmasına sebep olmakla yargılanıyorum. Ben feministim, feminist demek kadınların özgürlüğü için kadın haklarını savunmak demek. Hangi delille bunu söylüyorsunuz? Bunu kabul etmiyorum. Bu ülkede herkes beni de yargılanan kadın arkadaşlarımı da biliyor.
“Ben bir Kürt Aleviyim. Ben tüm baskılara, tekleştirmelere rağmen yarısı Türkçe yarısı Kürtçe cümleleri kayalıklara benzetiyorum. Bu ülkede birlikte, eşit, asil, eşitçe, özgürce yaşama olan inancının arttığını biliyoruz.
'Şimdi yüzde 50 zamanı'
"Kürt sorunun artık savaşla değil barışla çözülmesi gerektiğini devletin içindekiler de kabul ediyor. Kürt olmak suç mu, barış istemek suç mu? Biz neden bununla yargılanıyoruz?
"Bir kadın, bir feminist ve bir insansanız savaşa karşı olursunuz. Savaş ölüm demek, militarizm demek, erkeklerin kadınlara yönelmesi, tecavüzlerin artması, sıradanlaşması, yoksulluk, ucuz iş gücü, insanların yaşadığı yerlerden göç etmek demek. Yurtdışında göçmen olmanın ne denli zor olduğunu görüyoruz her gidişimizde. Ben savaşa karşıyım, barışı savunuyorum. Tüm bu anlattıklarımın tamamını Suriye’de görmek mümkün.
“Şimdi yüzde 50 olma zamanı. Feminizm de daha çok yayılacak çünkü kadınlar bunu istiyor. Kadınlar itaatkâr, cinsiyetçi rolüne sığmıyorlar. Hayallerimiz, tutkularımız var. Ancak bu yeterli bir rakam değil. Daha fazlasını istiyoruz. Bu ülkede kimi kadınların vekillikleri düşürüldü ve kadın sayısı yine düştü.
"Kadınların parlamentoda en az yüzde 50’ye ulaşması gerek. Ama bu yetmez. Siyaset güç demek. Biz de kadınların hayatını değiştirmek için gücü kendimize araç kılıyoruz. Bu pandemide, kanserle cebelleşen ben, kimi yargıladığınızı bilin diye buraya geldim.
“Kapatma iddianamesini de bu kumpas davadan hemen sonra gündeme getirilmesi aynı siyasi amacın ürünü olduğunu gösteriyor. Yasal olmayan talimatla açılmıştır. Ben aynı şekilde kapatma davasında da yargılanıyorum, niye? Çünkü bu kumpas yüzünden. HDP gibi çoğulcu bir partiyi zaruri buluyorum.
"Demokrasi hepimiz için gerekli. Sizin de işinizi yapabilmeniz için ülkeye demokrasi lazım. Ayrıcalıklı olmayanlar için HDP var. Bu ülkede ayrıcalıklı birçok kesimi zannediyor ki rüzgârın boranı ona rastlamaz. Bugün HDP MYK’sı arkadaşlarımla burada yargılanıyorum. Suç yok, suç üretilme var. Bu gösteriyor ki hukuki değil siyasi bir davadır. Gözaltına alınarak bize karşı suç işlemektir. Bize uygulanan devlet şiddetidir."
Akkaya’nın savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.
Ne olmuştu?
TIKLAYIN - Kobanî davasında avukatsız yargılama yapılabilir mi?
TIKLAYIN - HDP: Bu yargılama sürecinin parçası olmayacağız
8 Kasım tarihli duruşmada heyet, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Bahtiyar Çolak’ın Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 4 Kasım tarihli kararıyla görevden alındığını açıkladı. Çolak’ın yerine, heyet üyesi Yıldıray Kaya atandı. Aynı kararla Kaya’nın yerine de Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Murat Dönmez atandı.
Tutuklu sanıklar ile avukatları, yargılamanın adil yürütülmediğini belirterek bu yargılama pratiğinin parçası olmamak üzere duruşmalara katılmama kararı aldı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, mahkemeye heyeti hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet dilekçesi verdi.
HSK’ya verilen dilekçe sonrası basına konuşan avukatlardan Kenan Maçoğlu, “Kobanî dosyasına bakan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne HSK müdahale etti. Mahkeme başkanı görevden alındı, heyete yeni bir üye atandı. Bununla yeni bir tutum geliştirilmeye başlandı” dedi.
Dilekçede, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 1. Heyeti Başkanı Yıldıray Kaya, Üyeler Ergin Yılmaz ve Barış Karakurt’un hakkında, “Avukatlık faaliyetlerinin yürütme imkânlarının ortadan kaldırılması, savunma ve adil yargılanma haklarının ihlali” nedenleriyle tahkikat yapılması talep edildi.
(EMK)