"Cumhuriyet Türk Partisi (CTP) ile Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) anlaşırlarsa, Demokrat Partiye (DP) Annan Planı çerçevesinde bir çözüm için hükümet kurma teklifi götürebilirler. Burada, DP'nin kilit rol oynadığı ortada ve onun alacağı karar düğümü çözecektir.
"Güzelyurt, ağırlıklı olarak Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bir bölge; Annan Planı'na göre Kıbrıs Cumhuriyeti'ne devredilecek. Güzelyurt'ta CTP birinci parti çıktı. Çözüm yanlısı üç partinin aldığı toplam oy oranı, yüzde 54-55'di. Seçimde, Türkiye kökenli iki kişi Nuri Çelikel ve Bayram Karaman milletvekili olmaya hak kazandı."
Yeni Düzen gazetesi köşe yazarı Asım Akansoy Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)genel seçimleriyle ilgili bu tespitleri yapıyor.
Seçimlerden CTP, yüzde 35.18 oy oranı ve 19 milletvekili ile birinci parti olarak çıkarken iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi (UBP) ise ve yüzde 32.9'luk oy oranına 18 milletvekili kazandı.
Akansoy, seçim kampanyası, sonuçlar ve Türkiye'nin etkisi üzerine bianet'in sorularını yanıtladı.
UBP'den başlayalım; ne diyorsunuz?
Bu sonuçlar, özellikle Annan Planı temelinde yapılan tartışmalarla bağlantılı. UBP Annan Planı aleyhinde bir kampanya izledi, Annan Planı temelinde sağlanacak uzlaşmanın yıkıcı, korkunç sonuçlar getireceğini savundu.
UBP'nin oy oranı aslında, KKTC'de Annan Planı'nı kesin bir biçimde reddeden tek partinin aldığı desteği göstermesi nedeniyle önemli.
Kampanya sırasındaki tahminler ve özellikle Annan planını destekleyenlerin oranı düştü deniyor, öyleyse neden?
Seçim öncesindeki araştırmalarda, kamuoyunun Annan Planı'na desteği, yüzde 60-65 civarındaydı. Bu veriden yola çıkarsak, çözüm yanlılarının, -ki bunlar Annan Planı temelinde bir çözümü savunuyorlar-, aldıkları oy oranında yüzde 10 civarında bir gerileme olduğunu görüyoruz.
Bu sonuç, UBP'nin ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın topluma yönelik baskı ve korkutma politikasının sonuç verdiği şeklinde değerlendirilebilir.
Sol oylar?
Sol partilerin oy oranının yüzde 40'lardan 55'lere yükseldiğini görüyoruz. Bu orandan bahsederken sadece "sol"dan değil, aynı zamanda "çözüm isteyenlerden" söz ediyoruz.
Aslında sonuçları, "solun çözüm istediği, diğer tarafın istemediği" şeklinde değerlendirmek de doğru değil. Muhalefet seçime, bu tür bir ayrım gözetmeden hazırlandı. Kıbrıs'ta ulaşılacak bir çözümün, Kıbrıs'ta yaşayacak tüm kesimler için olumlu olacağını vurguladılar.
Kendi topraklarının, evlerinin verileceğini bilen insanlar, rahatlıkla Annan Planı temelinde bir çözümü kabul ediyorlar. Çelikel ve Karaman da, çözüm yanlısı Türkiyeli adaylar olarak öne çıktılar.
DPnin aldığı sonuca ne diyorsunuz?
DP, Annan Planı'nı görüşebileceği şeklinde bir konsept ile seçime hazırlandı ve yüzde 12.9'luk bir oy aldı. DP, CTP, BDHnin toplam oyları da yüzde 60-65 oranına rahatlıkla ulaşıyor. Yani, Annan Planı temelinde çözümü kabul eden sağ-sol partiler, beklenen oranda oy aldılar.
KKTC 25/25 bölündü deniyor, sizce şimdi ne olacak?
Parlamenter sayısı olarak baktığımızda, kilitlenme söz konusu. Çözüm yanlıları diyebileceğimiz CTP ve BDH ile Annan Planı temelinde çözümü kabul etmeyen UBP'nin parlamenter sayıları eşit.
Her iki taraf da güvenoyu alamayacağı için yalnız başlarına hükümet kuramıyorlar. Bu durumda, şimdi alternatifler üzerinde çalışılıyor.
Milletvekili transferi bekleniyor mu?
Partiler arasında herhangi bir parlamenter transferi dengeyi bozar. Böyle bir girişimin olabileceğine kesinlikle ihtimal vermiyorum.
CTP ve BDH ile Çözüm ve Avrupa Birliği (ÇABP) arasında yapılmış bir protokol var. Bu protokolün iki temel dayanağı var. Bir tanesi, Annan Planı temelinde çözüm ve bu çerçevede statükocu partilerle koalisyon kurulmaması. İkincisi ise Denktaş'ın görüşmecilik görevinden alınması.
Ancak, seçim sonuçları, çözüm yanlısı muhalefetin görüşmeciyi değiştirebilecek güce sahip olamadığını ortaya koydu. Bu durumda da, yeni arayışlar bu sonucu dikkate alarak sürecektir.
Protokole bağlı olarak CTP ve BDH birlikte davranacaktır. Eğer kurulacak ise, günlük icraatlar çerçevesinde değil, Annan Planı temelinde bir çözüm için hükümet kurulacaktır.
Görüşmeci konusu ne olacak?
Görüşmecilik mevzusu bu sonuçlar itibariyle ortadan kalkmıştır. Görüşmelerin, Cumhurbaşkanı, başbakan ve hükümeti oluşturacak diğer partilerin liderlerin katılacağı bir ekibe devredilmesi gündeme gelebilir. Bu gerçekleşirse, siyasi kriz de çözülme noktasına gelebilir.
Kuzey Kıbrıs'taki muhalefetin Cumhurbaşkanı Denktaş'a yönelik güvensizliği üst boyutta ve bu nedenle Annan Planı'nı reddeden bir liderin görüşmeciliğini ancak belli şartlarla kabul edebilir.
Türkiye'nin rolüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'den; 1 Mayıs 2004'e kadar çözüm sağlanacağı ve bunun Annan Planı temelinde olacağı konusunda garanti beklenebilir.
Annan Planı, belli takvimlerle yürüyen bir projedir. Kofi Annan bugün yaptığı açıklamada, "Plan masadadır, göreve hazırım. Başka herhangi bir yeni sürecin başlatılması mümkün değil" diyor. Bu da, Annan Planı dışında bir çözümü uluslar arası güçlerin kabul etmeyeceğini gösteriyor. Bu anlamda çözümün ya Plan temelinde olacağını ya da hiç olmayacağını söyleyebiliriz.
AKP hükümeti, 1 Mayıs 2004 tarihi konusunda çok rahat değil. Türkiye'nin Aralık 2004'te müzakere tarihi alabilmesi, Kıbrıs sorununun çözümü ile doğrudan bağlantılı.
Hükümet, müzakere tarihi alabileceği yönündeki bir garanti olmadan, Kıbrıs sorunu konusunda kesin adımlar atma cesaretini gösteremiyor. Oysa bu tarih, Kıbrıslı Türkler konusunda hayati öneme sahip.
Annan planı temelinde 1 Mayıs 2004'e kadar herhangi bir adım atılmazsa...
Bu tarihten sonra bu model ortadan kalkacak. Hiç kimse, hiçbir uluslar arası güç, AB'ye girmiş Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kendi varlığını reddedeceği yeni bir modele yönlendiremez.
Bu nedenle, 1 Mayıs 2004'ten sonra bir çözüm süreci başlarsa bu, Kıbrıslı Türklerin Annan Planı'nda kazanacakları hakları tamamen yitirmelerine yol açabilir.
Şunu da açıkça söylemek gerekir, 1 Mayıs 2004 tarihine kadar Annan Planı temelinde bütünlüklü bir çözüme ulaşmak mümkün olmayabilir. Ancak, bu plan temelinde bir kuruluş anlaşması imzalanabilir.
Ne gibi?
Mal, mülk, toprak konularında bazı prensip anlaşmalarına varılabilir, Kıbrıs Cumhuriyeti AB'ye, Annan Planı temelinde bir çözümden sonra devlet şeklinin yeniden biçimlendirilebileceği şeklindeki bir koşulla girebilir.
Bunun dışında üçüncü bir şık, Kıbrıslıtürkler için yoktur kanaatindeyim. (BB)