Her zamanki evecenliğimle bu keyifli işi erkence hallettim. Elbette, bu padişah gününde pahası düşük, taşınması kolay, işlevsel, ateş-su-toprakla ilgili ve beni -her daim olmasa da- sıkça anımsatacak minik hediyeler seçtim.
18 Kasım 1985 doğumlu ikiz kızlarım Itır ve Iraz'a yeni yıl hediyem; butik anı kitap.
Atmak ve biriktirmek... Fazla ve gereksiz hiç bir eşyaya katlanamayan ben, ufacık not yazılı bir kağıdı yıllarca saklayabiliyorum. İyi ki biriktirip, saklamışım. Sonuç heyecanlandırıyor beni.
Nasıl bir dil!
Onlar doğmadan önce başlayıp, 20 yıldır -son yıllarda tavsasa da- alt yapısını oluşturduğum bir kitap olacak bu. Emek + sevgi + anı yoğunluklu ve kızlarıma özel.
18'ini bitirdiklerinde ellerine vermeyi planlamıştım. Bilgisayarın ihanetine uğrayınca erteledim. Artık bazı şeyleri ertelemenin iyi bir şey olmadığını bir şekilde öğrendiğim yaşlardayım ya. Kararlıyım bu kez.
Anı belgeliği yaptığım bir defterin ilk sayfalarına da 22 Aralık 1985'te (kızlarım henüz 34 günlük iken) bir not düşmüşüm."Nasıl bir dil kullanacağımı bilemiyorum. İleride büyüdüğünüzde bunları okurken benimle dalga geçersiniz artık! Defteri nasıl paylaşacağınızı ise hiç bilemiyorum. O sizin sorununuz" diye.
20 yıllık yolculuk
Ama - anneler sorun çözme merciidir ya hep - sorun elbette benim oldu. Çözdüm. İki adet yapacak, belgelerin orijinalleri ikisi arasında paylaştıracak, bir diğerine fotokopi kullanacaktım.
Eyleme geçmek için uygun zamana ve rengahenk bir ruha ihtiyacım vardı. Bir gece uyuyamayınca, kalkıp bilgisayarın başına oturdum.
Veeeee, 20 yıldır süren ve daha çoook 20 yıllar sürmesini dilediğim bir yolculuğa çıktım.
Bu yolculuk esnasında bagajım; kahverengi ciltli, çizgisiz, yapıştırılan kağıt ve kartonlar nedeniyle cildi eprimiş, yaprakları sararmış, aslında sıradan ama benim için çok anlamlı bir lise defteri, albümler ve bir dolu şeyin içinde olduğu bir ayakkabı kutusu idi.
Doğum öncesi hastanede yatarken almaya başladığım ve daha sonrada sürdürdüğüm notlar ve "amca"ya yazdığım mektupların fotokopileri çok işime yarayacaktı.
Başladım döktürmeye....
İlkler, ilkler, ilkler
Hamileliğimin ilk dönemindeki şaşkınlığım, ilk ultrasonografide "tek" olduğunu zannedilen bebişimi monitörden izleyişim, ilk tekmeler, hamile elbisesini giydiğim ilk günkü utancım, sayesinde örgü örmeyi öğrendiğim bebe battaniyesi rezaletim, 8 aylık hamileyken ikinci ultrasonografide "ikiz" olduklarını öğrendiğimde yaşadığım şok, müşteri bekleyen dolmuş şoförü korna çaldıkça, tekmelerle tepki veren veletlere kendimi tutamayıp gülüşüm...
İkiz olacağı öğrenilince yoğunlaşan IMF yardımları, "erken doğum "olasılığı nedeniyle sürekli içine bir şeyler eklediğim hastane çantası muhteviyatı, ödem nedeniyle -davul gibi olunca- hastaneye acil yatırılışım, ameliyat esnasında yoğun anestezi verilmeden önce gelen viyaklama sesi ve doktorun "aaa, kız" demesi sonrasında "hadi bir kızı garantiledin, diğeri kız ya da oğlan önemli değil" deyişim...
Yoğun bakım maceram, düşük ağırlık nedeniyle kuvöze alınan bebişlerimi doğumdan 72 saat sonra görüşüm, fizyolojik sarılık faslı, loğusalık psikozum, taburcu olduktan sonra her birimizin elinde bir fortbebe ile dramatik taksi yolculuğumuz, annemin kapı girişinde kırdığı soğanın üzerinden atlayarak eve girişimiz, acemiliklerimiz, emziremeyişim, ilk banyomuz...
Emzik kaybedişlerimiz, bol çamaşır yıkamalı, ütü yapmalı günlerim, her gün mayalanan yoğurtlar, marketten her gün gramla alınan etle yaptığım sebze / tahıl çorbaları, ikiz pusetini sürmekte zorlanışım, ilk şehirler arası yolculuğumuz...
İlk sözcükler, kreşe ilk başladığımız gün, ilk ciddi rahatsızlık, mamadan vazgeçip, AOÇ sütüne geçişteki duygusallığımız, teyzelerle ilk tanışma, pabucunun dama atılacağını zanneden kuzen Çiçi'nin ikizleri ilk görüşündeki "aaa, el kadar bunlar beee" diye tepki verip, ardından barış çubuğu yakışı ve malum kokudan rahatsızlığı, uykusuz geceleri...
Babamın yokluğu
Bir dolu şeyi yazarken o anıları/anları yeniden yaşıyormuşçasına yoruldum, hüzünlendim, keyiflendim.
Hastaneye gelenlerin yazdıkları notları, isim önerileri, doğumu haber verdiklerimiz, kutlama telgrafı metinleri, anneanneye ahval- i şeriatımıza ilişkin rapor sunduğumuz telgraf metni taslakları, dört nolu teyzenin yeğenlere hitaplı zarf ve mektupları, gelen hediyelerin dökümü ve benzerlerini de metin aralarına yerleştirdim.
Bir nolu teyzenin kızlarıma "Ertok 1 ve Ertok 2" adına çekmek istediği telgrafa işlem yapmak istemeyen memurla tartışması sonucunda elimize geçen telgraf...
Bu telgrafta yer alan isim önerileri arasından en küçük kuzen Çiçi'nin önerdiği isimlerden ikisine "taze" baba perde takarken, aniden karar verişimiz..
Yeni doğan bebeğe ezan okuyarak, her bir kulağına üç kez adını fısıldayarak isim koyacak Necati dedemiz / babam olmadığına içimin acıması....
Büyük yatak sevilir
Hastane etiket - bileklikleri, düşen göbekleri (evde mi kalacaklar ne?), gönderdiğimiz yeni yıl kartı metinleri ve gelenler, düşen ilk dişleri, "ikizler bereket getirir" muhabbetini kanıtlayan hediye listesi, doktorumuzun beslenme önerisi reçetelerini de ekledim.
Üç nolu kuzen Evşen'in yaptığı deneylerin tümünü yazdım elbette.
İşte iki nolu deney! Deney araçları: Itır, Iraz, bir bebek yatağı, bir çift kişilik yatak. Deneyin yapılışı: Itır ve Iraz'ın kendi yataklarında ağlamaları üzerine büyük yatağa alınır ve ikisi de susarlar. Deneyin sonucu: İkizlerin kendi yataklarından daha çok büyüklerinin yataklarını sevdikleri anlaşılmıştır.
Başka anne
10 aylık bebelerimin okula başlayacağı günlere beni hazırlayan Ali Sirmen'in "Zor çocuklar" başlıklı köşe yazı kupürünü ve yanına düştüğüm notları, Denver gelişim skala testini, ilk doğum günü mönüsünü, hediye listesini, gelenlerin deftere düştüğü notları, Iraz'a beş yaşında iken gelen ilan-ı aşk belgesini, Itır'ın altını ıslattığı günleri (x) ile, ıslatmadığı günleri çiçek şekli ile işaretlediği özel enüresis takvimini, kreşte yaptıkları özel gün kartlarını, faaliyet örneklerini, Iraz'ın kırmızı, Itır'ın mor kelebek rolünü üstlendiği "çam ağacı" adlı dramatizasyonun metni, bilişsel eğitim testleri, ilk resim şaheserleri, ilk karikatürleri, kreş mezuniyet andacında onlar için yazılanlar, ve benzerlerini de ekledim.
İlkokula kayıt günü yaşadığımız olağanüstü hali, okumayı kardeşinden üç hafta geç başaran Itır'ın bunalıp, kendine başka bir anne aramak üzere evden gitmek istemeye kalkışmasını, Bulgaristan'dan 23 Nisan çocuğu iki kızla yaşadıklarımızı, ilk topuklu ayakkabı - keşke şimdi giyseler- aldırtma komedisini ve benzerlerini yazdım.
İlk eylem
İlkokul 1'deki ilk defterlerinin ilk sayfaları, ilk sınav kağıtları, ilk okul 2'de "Sevgili Günlük"lerine yazdıklarının bazı örnekleri, ilk kompozisyonları, kitap özetleri, tiyatro izlenimleri, duvar gazetesinde yayımlanan şiirlerini, gazetede ilk çıkan fotoğraflarını, bizimkilerin Ocak '92'de (2.sınıf ) Merve'ninde katılımıyla başlattıkları "Bosna-Hersek Katliamına Son - Çocuklar Öldürülmesin Kampanyası" eylem takvimi ve afişlerini ilgili metin bölümlerine yapıştırdım.
1 Kasım.1993'te Itır'ın bana yazdığı "Çişli ve kakalı bezlerimizi temizleyen ve dokuza girmek üzere sekiz sene bakan güzel anneciğim senin ellerinden öpüp, ki elden öpmek yoktur bizde, cumhuriyet bayramını kutlarım. Tabii bu arada sadece bana değil bir de Iraz'a baktın" diyen beni şimdi de çok güldüren mektubu...
11 yaşına dek tüm doğum günü not ve davetiye örneklerini, tatil ve yılbaşı notlarını, akrostişli şiir intihallerini, ilk okul mezuniyet günü ve öncesi yaşadıklarımızı, okuldan verilen başarı belgelerini ekledim tabii.
25 Ekim 1993'te ikisinin aşka gelip birlikte yazdığı "Tornavidacı Baba, Babacığım, Gitarcı Babiş " adlı şiirleri (vallahi kıskanmadım, bana yazmadıkları için), her akşam bize Star'daki Gülgün Feyman ile "Olacak O Kadar"daki Oya Başar karışımı bir esinlenmeye sundukları haber metinlerini okuyup - yazarken çok güldüm.
Örneğin; 2 Ocak 1993 günkü haberlerde; "Kayahan sarı şekerinden ayrıldığı, İstanbul 2000 olimpiyat Lo(p)isinin akti(p) çalıştığı, ülkemizi çok yönlü tanıtacağı, üniversite sınav sonuçlarının açıklanacağı, yaz okullarının ilk ve orta okul öğrencilerinin zihinsel, psikolojik gelişimlerine katkıda bulunduğu, okulların açılacak olması nedeniyle aileler için masraflı günlerin başlayacağı" yer alıyor.
Iraz bir mektubunda "rüyasında 5 bin liraya satıldığını bildiği bir künyeyi onlara alacağıma dair arkadaşıyla iddiaya girdiğini" belirtip, "seni seviyorum" diyor ve "bir yere giderken alır mısın" diye de ekliyor.
Aşklar
Uzun sözün kısası; yazılı bir dolu itiraf, ilk basket lisansları, maçlar, turnuva maceraları, koç ve okuldaki hocalarla yaşarken kötü, şimdi anlamsız gelen yaşantılar, 19 yaşına girdikleri gün yazdığım o mektup, beni çok üzdükleri ergenlik günlerinde sıkça başvurduğum iletişim aracı mektuplarım, Anadolu Lisesi ve üniversite sınav sürecinde yaşadıklarımız, ortaokul lise andaçlarından alıntılar, tüm karneler, lise sona kadarki tüm sınıf listeleri, bazen uzaktan bazen yakinen yaşadığım marazi aşk hüsranları ve bi dolu şeyi ekledim.
Uzak bellek ve belgeler tam tekmil. İlkokul sonrası bir dolu şeyi onlar saklıyor. Günlükler de hazine gibi saklandığından, bazı şeyler artık onlarda saklı.
Annelik de yöneticilik gibidir ya. Bildiğini bilmezden, gördüğünü görmezden gelirsin ama işine geleni söylersin yada alınması gereken önlemleri ivedilikle alırsın, vücut dili okursun, blöf yaparsın...
Neyse, eksikleri varsa da bitti butik çalışma..
Bebeklik giysisinden cilt bezi
Küçükken giydikleri bir elbisenin kumaşından cilt yaptırıyorum.
Yeni yıla girerken evde olmayacaklar ama uygun bir zamanda veririm artık.
Sevgili bianet yaratıcılarına ve okuyucularına; bu çocuk/yeni yıl şarkısı da size hediyem. Kabul buyurunuz lütfen....
Yeni yılll , yeni yıl
Hooooş geldinnn.
Hoş geldinn.
Aklım büyüdü bu kadar!
Boyum büyüdü bu kadar !
Ya dünya, ya dünya
Büyüdüüüü, büyüdüüü, büyüdü
Taaaa aya kadar.... (ŞD/BA)