Bedelini ödedi sonra.
Okul konusunda, babamın bana uyguladığı yöntemi uyguluyordum kızıma. Yani arada bir "Sen kaçıncı sınıftaydın yahu arkadaşlarım soruyor, söyleyemiyorum, ayıp oluyor" diyordum. Bu kızıma ilgisizliğimden değil. Onu eğitmek elbette en çok benim "görevim".
Onun doğru, dürüst, çalışkan, gelişkin bir insan olabilmesi için bildiğim bütün yolları deniyorum.
Kızımın dersleriyle ilgilenmem
Ama öğretmenleri evde siz de ders çalıştırmalısınız, deyince zıvanadan çıkıyorum. Öğretmenlerine "siz" diyorum, "öğretmensiniz, öğretiminden siz sorumlusunuz. Ben annesiyim, ona sevgi dolu bir ortam, rahat koşullar sağlarım. Eğitirim; İyi bir insan olsun diye. Müfredat içeriğini ise, öğretecek olan sizsiniz".
Ama bir türlü anlaşamıyoruz hiçbir öğretmeniyle. Onların ilgilendiği evde kızımın dersleriyle ilgilenip ilgilenmediğim.
Ben kızımın dersleriyle ilgilenmem. Ben kızımın gelişiminin her aşaması ile ilgilenirim, ayrı ayrı. Ama o ayrı, ödevlerine bakmak, ev ödevine çalıştırmak falan, ayrı.
Anlamıyor öğretmenleri bu ayrımı.
Dedim ya, ben kızımla ilgilenirim.
Sarılık değilse!
İlk okula başladıktan üç ay kadar sonraydı ki, çok iştahsız olduğunu fark ettim. Sofrada iki elini yüzüne dayayıp bel bel yemeğini seyretmeye koyulur oldu. Kızımı tanımadığınız için bunun ne kadar olağanüstü bir durum olduğunu bilemezsiniz.
Ona bebekliğinden beri bizim evde şöyle seslenilir; "Yeter yavrum", "Artık yeme çocuğum", "Patlayacaksın kızım". O yüzden, bu olağanüstü durumun nedenini aramaya başladım. Sonra fark ettim ki neşeli de değil artık bu çocuk, hep durgun.
Bunları fark edince anımsadım ki, okula aynı arabada gittiği bir arkadaşı sarılık oldu, evde yatıyor. Böyle arabada beraber yolculuk etmekten bulaşmaz bu sarılık diye düşünmeden, ne de olsa çocuklar bunlar, birbirlerinin ağzına sokup çıkarmış olabilirler bazı şeyleri, falan diyerek, soluğu laboratuarda aldım.
Ama hayret kızımda sarılık yoktu. Günlerdir durumu da aynı. Yemiyor, içmiyor, gülmüyor, oynamıyor bu çocuk. Fiziksel bir hastalığı olmadığına göre, ruhsal bir sorunu mu var, acaba?
7 yaşında?
Bir sıkıntısı?
Olur mu ki?
Çocukta depresyon!
Neyse ki, doğru soruları sorabilirseniz o cevap veren bir çocuktur. Sorunca söyledi. Meğerse derdi okulla ve öğretmeniyleymiş. Bir gün öğretmeni onu tahtaya kaldırıp bir şeyler okutmuş, sonra da, sen okula başladığında da okuyabiliyordun, 3 ay geçti, hala tekleyip duruyorsun, diye azarlayıp, oturtmuş.
Öğretmeni üç ay boyunca diğerleriyle uğraşmış, doğal olarak, ama sonra, gelişememesinin suçunu kızımın üstüne yıkmış.
Kızım bu nedenle yıkılmış.
Bu yıkımın etkisi inanın çok büyük oldu. Okula başlarken duyduğu coşkuyu, okul hayatı boyunca bir daha yakalayamadı. Ruhsal çöküntüsünü verdiğimiz destekle derhal gerilettik ama kanımca bu olayın izini tümüyle silemedik.
Ben de bu olaydan öğrendim ki, yaşı ne olursa olsun, her çocuk duygusal açıdan zedelenmeye açıktır. Onlar erişkinlerden daha kolay yara alır. Bazen tek bir söz bile derin yaralar açabilir.
Çocuğun derdi mi olurmuş, çocukta depresyon mu olurmuş, diyen ilgili ve bilgililere göndermedir.
Eğitimcilere ise katmerli gönderilir. (NÇ/NM)