Kızıltepe JİTEM Davası’nda verilen zamanaşımı ve dokuz sanık hakkındaki beraat kararlarının gerekçesi açıklandı.
TIKLAYIN - Kızıltepe JİTEM Davası Zamanaşımından Düştü, Mahkeme "Örgüt Yok" Dedi
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin açıkladığı gerekçeli kararda, “JİTEM adlı örgütün varlığının tespit edilemediği ve JİTEM hakkındaki delillerin soyut ifadelerden ibaret olduğu” savunuldu.
TIKLAYIN - JİTEM Mensuplarına Kızıltepe Davası
“Tanık beyanları soyut”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, tanık beyanlarının görgüye dayalı olduğunun savunulduğu kararda şu ifadeler yer aldı:
“Sadece yörede kulaktan kulağa dolaşan söylemlerin aktarılması niteliğinde olduğu, kalan tanık beyanlarının ise, sanıkları teşhis eder netlikte olmadığı, öldürülen maktullerden bir kısmının başka şahıslarla aralarında husumet (kan davası) bulunduğu anlaşılmış, ayrıca sanıklar ile meydana gelen ölüm olayı arasında somut bir ilişki kurulamadığı hususu da dikkate alındığında, maktullerin sanıklar tarafından öldürüldüğüne ilişkin şüpheden uzak herhangi bir delil elde edilememiştir.”
Yalçınkaya’nın yaşadığı iddia edildi
Gerekçeli kararda, kemikleri Kızıltepe’de bir su kuyusunda bulanan Nurettin Yalçınkaya’nın da yaşadığı iddia edildi.
Nüfus kayıt örnekleri ve Pendik Aile Mahkemesi’nde devam eden bir dosyadan söz edilerek, “Öldürüldüğü iddia edilen kişilerin sağ olduklarının anlaşıldığı, bu nedenle sanıkların üzerine atılı kasten öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır” denildi.
“İnandırıcı delil elde edilemedi”
Kararda sanıklara yöneltilen suçlamalarla ilgili de şu değerlendirme yapıldı:
“Sanıklar yönünden tanık beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları, keşif tutanakları, sanıkların inkara dayalı savunması, müşteki beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların maktullere yönelik öldürme fiilini işlediğine ilişkin soyut tanık beyanları dışında mahkumiyete yeter derecede her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmıştır.
Gizli tanık anlatımları
"Tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından iddianamede belirtilen bazı maktullerin öldürülmesine ilişkin eylemlerin örgüt faaliyeti kapsamında gerçekleştiğine ilişkin somut bir delilin mevcut olmadığı, iddia edilen örgütün varlığına ilişkin delillerin gizli tanıkların anlatımından ibaret olduğu, beyanların somut verilere dayanmadığı, sırf tanık anlatımıyla sözü edilen örgütün varlığının kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında iddia edilen örgütün varlığı dahi tespit edilemediğinden, sanıkların söz konusu örgütün kurucusu yöneticisi ve üyesi olmalarından bahsedilemeyeceği kanaatine varılmakla, sanıklar hakkında ayrı ayrı beraatlarına karar vermek gerekmiş.”
Avukat Kuzu: Adaletten yoksun yargılama
Dosya avukatlarından Erdal Kuzu, Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal ve Adem Baran’a yaptığı açıklamada, mahkemenin Nurettin Yalçınkaya’nın halen yaşadığını iddia etmesine ilişkin şunları söyledi:
“Kemiklerin dört yıllık bir inceleme sonucu ailelerden alınan kan örnekleriyle Necat ve Nurettin Yalçınkaya’nın olduğunun tespiti yapıldı. Bu tespit üzerine defin ruhsatı düzenlendi ve aile defin ruhsatı üzerine kemikleri alıp İstanbul Beyoğlu Sütlüce Mezarlığında toprağa verdi. İşin esasında mahkemenin gayri ciddiliğini ortaya koyan ve adaletten yoksun yargılamaya çalıştığının kanıtıdır.”
Ne olmuştu?Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin öldürülmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin dokuz kişiye dava açıldı. Öldürülen veya kaybedilenlerin isimleri: Abdulvehap Yiğit, Süleyman Ünal, Mehmet Nuri Yiğit, Tacettin Yiğit, Zübeyir Birlik, Abdulbaki Birlik, Kemal Birlik, Zeki Alabalık, Menduh Demir, Nurettin Yalçınkaya, Necat (Şemsettin) Yalçınkaya, Mehmet Emin Abak, Hıdır Öztürk, Abdulvahap Ateş, Mahmut Abak, Yusuf Tunç, Şeyhmus Kaban, İzzettin Yiğit, Yusuf Çakar, Abdurrahman Öztürk, Mehmet Ali Yiğit ve Abdulbaki Yiğit. Davanın sanıkları: Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir. Bu sanıklar hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından 2014’te dava açıldı. Dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Mart 2015’de görülen ilk duruşmada sanıklar Hasan Atilla Uğur ve Eşref Hatipoğlu’nun “rütbeleri nedeniyle” dosya, yargılama izni alınması için dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderildi. HSYK “silahlı örgüt kurmak” ve “tasarlayarak insan öldürmek” suçlarının görev suçu olmadığına hükmetti, yargılamanın yapılabileceğine karar verdi. Yargılamaya 15 Ocak 2016’da devam edildi. 27 Nisan 2016’daki duruşmada iddianame okundu, ertesi gün sanıklar ifade verdi ancak müşteki avukatlarının sorularını yanıtlamayacaklarını beyan ettiler. Savcı Levent Savaş mütalaasında tutuklama ve adli kontrolün “gereği olmadığını” açıkladı. 24 Haziran 2016 tarihli duruşmaya kayıp yakınlarının avukatları mahkemeyi “adil yargılama yapılmadığı” gerekçesiyle protesto ederek katılmadı. (AS) Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 22 sivilin öldürülmesiyle ilgili açılan JİTEM davasıyla ilgili iddianameye, işlenen suçlara, öldürülenlerin isimlerine, sanıklarla ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. |
(DBE)