İnsan Hakları Derneği (İHD), Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri/İnsanları, geçmişe dair devlet politikası olarak hayata geçirilen vahşet uygulamalarını teşhir etmekten hiç zaman vazgeçmeyeceklerini açıkladılar.
Dün (25 Eylül) 1994'te Mardin'in Kızıltepe ilçesi Kengerli köyünde evinden alınarak götürülen Yusuf Tunç'un kaybedilmesini yeniden gündeme getiren kayıp yakınları, Şenyurt Karakol Komutanı Jitemci Mahmut Başçavuş, İlçe jandarma komutanlığından Yüzbaşı Eyüp, Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olan Ergenekon tutuklu sanığı jitemci Emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un "olayın doğrudan sorumluları" olarak "insanlık suçu"ndan yargılanmalarını istediler.
Oturma eyleminin 287. Haftasında oturma eylemi yapanlar, dönemi Valisi Ünal Erkan, Genelkurmay başkanı Doğan Güreş, Başbakanı Tansu Çiller, Başbakan yardımcısı Murat Karayalçın, İçişleri bakanı Nahit Menteşe ve Emniyet genel müdürü Mehmet Ağar'ın, "işlenen insanlık suçunun emir vericileri, göz yumarak cesaretlendiricileri ve ortakları olarak" yargılanmalarını istiyorlar.
Yusuf Tunç dosyasının Ergenekon davası kapsamına alınarak faillerinin ve sorumlularının yargılanmasını talep edilen İHD açıklamasında, "Bu suskunluk duvarının uzun sürmesine izin vermeyeceğiz. Bu duvarı yıkmak için, adaletin evrensel hukuka uygun tecellisi için, kayıplarımız bulununcaya kadar susmayacağız; talep edeceğiz, teşhir edeceğiz" denildi.
Yusuf Tunç nasıl kaybedildi?
9 Şubat 1994'te güvenlik güçleri, Özel Harekat Timleri ve Köy korucuları Kengerli Köyü'ne operasyon düzenleyerek Tunç'u yakaladılar. Tunç onlardan kurtulmayı başararak felçli olan kardeşinin odasına sığındı. Bu kez evin her tarafından Yusuf'un bulunduğu odayı silahlarla taradılar. "Ya çıkıp teslim olacaksın ya da bomba atıp tüm çocuklarınızı öldüreceğiz" dediler. Bunun üzerine Yusuf Tunç teslim oldu. Ardından köy odasının telefonunu kestiler. Yusuf Tunç'dan bir daha haber alınmadı.
Köy muhtarı olan abisi Mehmet Tunç, Şenyurt Karakoluna, Kızıltepe Kaymakamlığına, Cumhuriyet Savcılığına, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığına, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine, Adalet Bakanlığına Ankara'ya gidip Meclise dilekçe verdi. Girişimlerine yanıt alamadı.
Tunç ailesi kayıplarının izini sürerken defalarca tehdit edildi, köyü terk etmek zorunda kaldı. 2004'te köylerine geri döndü. Eşi Fatma Tunç aynı yıl İHD Mardin Şubesi'ne başvurdu ve 10 yıldır eşinden haber alamadığını söyleyerek hukuki yardım istedi. İHD avukatları Kızıltepe Cumhuriyet savcılığına dilekçe ile başvurdu. Soruşturmada Şenyurt Karakolu'ndan Tunç ailesinin 15 yıl önce verdiği dilekçe ortaya çıktı. Ailenin yaptığı başvuru dilekçesi o yıllarda savcılığa bile intikal etmemiş ve sümenaltı edilmişti.
Eşi Fatma Tunç'un aldıkları duyumun aksine Yusuf Tunç cesedi Kızıltepe Katarlı köyü yakınlarındaki kuyuda değildi. Tunç ailesi 16 yıldır Yusuf'un kemikleriyle birlikte adalet arıyor. (EÖ)
Fotoğraf: Bianet arşiv