*Fotoğraf: AA/arşiv
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı bir televizyon yayınında kız çocuklarının okula gitme oranını arttırmak amacıyla “gerekirse kız okulları açılabileceği” sözleri tartışılmaya devam ediyor.
Bakan Tekin, 11 Temmuz’da A Haber’de “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin en baştaki argümanı, 'ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum' oluyor. Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli” demişti.
TIKLAYIN-Milli Eğitim Bakanı Tekin: Gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz
Açıklamanın kamuoyunda tepki toplamasının ardından Tekin’in “geri adım attığı” iddia edilmişti.
Ancak konu gündemdeki yerini koruyor. Tekin’e destek veren Yeniden Refah Partisi kız ve oğlan çocukları için ayrı okul açılması talebini sürdürüyor.
Bakan Tekin’in ‘kız okulları’ açıklamasını ilişkin bianet’e değerlendiren Eğitim Reformu Girişi (ERG) Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık, Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerini hatırlattı ve kız çocuklarının okullulaşmasının önündeki ilk engelin “ekonomik koşullar” olduğunu söyledi.
TIKLAYIN-Osmanlı'dan Türkiye'ye Karma Eğitim Nasıl Gelişti?
"Sosyoekonomik yapı belirleyici oluyor"
“Birden fazla çocuğu olan ve tüm çocukları okutmanın maliyetini karşılayamayan ailelerin öncelikle kız çocuklarını okuldan aldığını" ifade eden Arık, şöyle devam etti:
“MEB tarafından geçmiş dönemlerde yürütülen Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi (KEP) benzeri projelerde yapılan araştırmalar, ailenin sosyoekonomik durumunun okula devam etme konusunda belirleyici olduğuna işaret ediyor.
“Bu araştırmalar, okullulaşmanın önündeki engeller arasında okul ve sosyal çevre güvenliğinin olmaması, okul ortamından ve yönetici ve öğretmenlerin tutumlarından kaynaklı okula ve öğretmene olan güvensizlik, okullarda şiddet uygulanması, öğretmen sirkülasyonunun fazla olması, öğretmenlerin deneyimsiz olması, rehberlik hizmetleri ve ev ziyaretlerindeki yetersizliklere işaret ediyor.
“Bu yetersizlikler kız öğrencilerin okula gitmemesinde, devamsızlık yapmasına veya okulu terk etmesinde belirleyici olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca kız çocukların okullulaşmasının önündeki engeller bölgeden bölgeye, okuldan okula hatta sınıftan sınıfa bile farklılık gösteriyor."
TIKLAYIN-Eğitim Sen'den Bakan'a 'kız okulları' tepkisi: Talibanvari zihniyet
"Cinsiyet rolleri katılaşabilir"
Arık, eğitimdeki cinsiyet ayrımının uzun vadede ortaya çıkaracağı sonuçlara dikkat çekti ve "eğitim sürecinde dönüştürülmesi gereken geleneksel toplumsal cinsiyet rol ve kalıplarının daha da katılaşmasına neden olabileceğini" söyledi:
"Kız çocukların eğitime erişimini tek cinsiyete hizmet veren okullar aracılığıyla sağlamak dikkatle ele alınması gereken bir politika. Sadece kız öğrencilere hizmet veren okulların yaygınlaştırılması, belki kısa vadede bazı ailelerin kız çocuklarını okula göndermelerini kolaylaştıracak bir adım olabilir.
"Ancak, kız ve oğlan çocukların ayrıştırılmış ortamlarda eğitim almaları, eğitim ortamlarındaki cinsiyetçi tutumlar ve eğitimin cinsiyetçi içeriğiyle birleştiğinde, orta ve uzun vadede, eğitim sürecinde dönüştürülmesi gereken geleneksel toplumsal cinsiyet rol ve kalıplarının daha da katılaşmasına neden olabilir."
TIKLAYIN-"Nüfusun yüzde 29'u olan kız çocuklarına bilimsel temelli eğitim verilmeli"
"Eğitim, çocuk hakları ilkelerine uygun olmalı"
"Eğitimin amacı ve yönteminin çocuk hakları ilkeleri doğrultusunda olması gerektiğini" vurgulayan Arık, son olarak şunları söyledi:
“Gündemdeki tartışmalar, kız çocukların eğitim hakkının engellenmesi bakımından ne tür riskler oluşturuyor? Tüm çocukların eğitim hakkının güvence altında olması devletin, kamu idaresinin yükümlülüğüdür. Eğitim hakkının kapsamı da okula erişimden çok daha geniştir; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve desteklenmesi de eğitim hakkının bir bileşenidir.
“Kamu idaresinin alacağı önlemler, karma eğitimin tartışılmasına zemin oluşturmak yerine, eşitlik karşıtı tutumları dönüştürmeye, eğitim ortamlarını tüm çocuklar için güvenli kılmaya odaklanmalıdır.
“Kadın ve erkeğin rolleriyle ilgili kalıpyargıların ve eşitlikçi olmayan tutumların eğitimin her şeklinden ve kademesinden kaldırılması ve bu amaca ulaşılması için karma eğitimin ve diğer eğitim şekillerinin teşvik edilmesi, özellikle ders kitaplarının ve okul programlarının bu amaca göre düzenlenmesi gerekir. Eğitimin amacı, yöntemi, içeriği, ortamı çocuk hakları ilkeleri doğrultusunda ele alınmalıdır.”
(RT)