Kız Enstitüsü ile birlikte doğusundaki Doğumevi (Vakıf Hastanesi) ve batısındaki İnönü İlköğretim Okulu da yıkılarak yerine yeşil alan ve yer altı çarşısı yapılacakmış.
Bu okullarla ve hastaneyle çok özel bir ilişkim olmadı. Ne Doğumevi'nde dünyaya geldim, ne okul hayatıma İnönü İlköğretim'de başladım ne de Kız Enstitüsü'nün kapısında sevgilimi bekledim. Ama şu an İstanbul'da ikamet ediyor olsam da, bir Antalyalı olarak "Antalya'nın belleği korumaya alınıyor" diyerek kent müzesi kurmaya hazırlanan Büyükşehir Belediyesi, okul ve hastane gibi 20. yüzyıl Antalya tarihinin en önemli kamu binalarını neden yıkmak istiyor diye merak ediyorum.
Enstitünün tarihi çok az biliniyor
Merak ediyorum çünkü Kız Enstitüsü Antalya'da Cumhuriyet döneminin ilk meslek okulu olmasının yanı sıra Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne aktarılan en önemli eğitim kurumlarından birisidir.
Kız Enstitüsü, bir eğitim kurumu olarak tarihi önem taşırken, içinde eğitim verilen eski binası da bir geçiş dönemi mimari örneği olarak Antalya'nın eski kent dokusu Balbey Mahallesi ile çevresinde çoğunluğu1970 sonrası inşa edilen 'modern' kent dokusu arasında bir sınır oluşturur.
Daha da ilginç olan, ilk yıllarda iki katlı ve kiremit çatılı inşa edilen bu binaya, daha sonra artan derslik ihtiyacını karşılamak üzere - kiremit çatısı iptal edilerek- bir kat daha eklenmiştir.
Diğer binalarla birlikte Kız Enstitüsü'nün eski binasının da yıkılma kararı karşısında Mimarlar Odası, Kent Konseyi, Kent Müzesi Girişimi Derneği, ANTÇEV, ATSO, A.Ü. Eğitim Fakültesi ve Eğitim-Sen Antalya Şubesi gibi ilgili kurumların "soğukkanlılığı"nın nedenini biraz sorguladığımda okulun özgün tarihi hakkında çok az şey bilindiğini gözledim.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e miras
1865'te açılan Kız Sanayi Mektepleri Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne aktarılan yegâne eğitim kurumlarıdır. Eğitim alanında inceleme yapmak üzere 1926 yılında Türkiye'ye gelen ABD'li felsefeci ve eğitimci John Dewey'in önerileri doğrultusunda 1928-1929 eğitim yılında öğrenci almaya başlayan Kız Enstitüleri, devletin, Ziya Gökalp'in fikirleri çizgisinde, Batı medeniyeti ve milli kimliği bir araya getirme ve bu bileşime toplumsal zemin oluşturma girişiminin vücut bulmuş haliydi.
Vatanseverlikle eşdeğer anlamda kullanılan "Cumhuriyet Kızı" yetiştirmek üzere kurulan Kız Enstitüleri'nde biricik amaç, "Türk kızı"nın yeni cumhuriyetin faydalı bir üyesi olmasıydı.
Osmanlı'nın öksüz kızlardan müteşekkil Kız Sanayi Mektepleri, özellikle doğuda, yine benzer bir mantıkla Kız Enstitüleri olarak açılmaya devam etti. İlk dönemde batıda İstanbul, Bursa, Manisa ve İzmir; doğuda Adana, Trabzon ve Elazığ şehir merkezlerinde Kız Enstitüleri kuruldu.
İster evli ister dul olsunlar, kadınlar, yeni bir sistemde bağımsız olarak var olabilme garantisi sağlayacak bir zanaat öğrenmek amacıyla, akşam okullarına devam ettiler.
Atatürk Köşkü'nde eğitime başlandı
Antalya'da ilk meslek okulu 1915-1916 eğitim öğretim döneminde 40 öğrenci ile açılan Dar-ül Muallimin (Öğretmen Okulu) idi. Beş devre mezun verdikten sonra 1922-23 öğretim yılı sonunda Bakanlıkça kapatılan Dar-ül Muallimin'in bütün öğrencileri İzmir'e gönderildi.
Bu ilk meslek okulundan sonra 1939'a kadar bir duraklama devresi yaşandı ve yeni bir meslek okulu açılmadı. İsmet İnönü Kız Enstitüsü 1939'da "Akşam Kız Sanat Okulu" olarak Yenikapı'daki Atatürk Köşkü'nde açıldı.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra Antalya'da açılan ilk mesleki okul olarak bilinen Kız Enstitüsü (Akşam Kız Sanat Okulu)'nün ardından Antalya'da yeniden mesleki ve teknik okullar açılmaya başlandı. Türkiye Cumhuriyeti ilân edildiğinde tek bir mesleki okul bulunmayan Antalya'da 1967 yılına gelindiğinde bu okulların sayısı 11'e yükselmişti.
Antalya'da "ümran romantizmi"
"Milli Şef" İsmet İnönü devrinin "yaratıcı" valisi Haşim İşcan'ın teşvikiyle kurulan Antalya'yı Güzelleştirme ve Tanıtma Cemiyeti, "halkın şehir hudutları içinde ve şehir hudutları dışında imar hareketine malen, bedenen iştirakini temin" etti. Türkiye'de alanında ilk kez kurulan "Güzelleştirme Cemiyeti"nin çabaları sonucu Antalya'da yaşanmaya başlanan "ümran romantizmi"ni dönemin gazetecileri şu sözlerle özetliyordu:
"Halkla hükümetin müşterek gayeler uğrunda adeta cezbeye tutularak elele verişi ve emellerin husule geldiğini görerek büsbütün coşuşu".
Bu duygu ikliminde hizmete açılan Kız Enstitisü binası, "Hususi Muhasebe"den elli bin lira sarf edilerek çatıya kadar yaptırılmış ve daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na 5 bin lira gibi sembolik bir rakama satılmış. Yenikapı'daki Atatürk Köşkü'nde 18 öğrenci ile eğitime başlayan Akşam Kız Sanat Okulu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tamamlanan ve şimdi Büyükşehir Belediyesi'nce yıkılmak istenen binaya taşınarak Kız Enstitüsü'ne dönüştürüldü.
Şehirli kızların tercihi
Eşi Mevhibe İnönü ile birlikte Türkiye'de kız enstitülerinin yaygınlaşması için özel çaba harcayan dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün ismi, Antalya'daki yeni okula da verilir. İsmet İnönü Kız Enstitüsü, kısa sürede Antalya'nın en revaçta okulu olur. Uzun yıllar bu özelliğini koruyacaktır. Antalya'nın gümrük müdürü, ziraat müdürü, banka müdürü gibi üst düzey bürokratlarının kızlarının tercih ettiği bu okul aynı zamanda Milli Eğitim İl Müdürlüğü'nün de "pilot okul"udur adeta.
Öyle ki, Milli Eğitim Bakanları Antalya ziyaretlerinde bu okulda ağırlanır. Gündüzleri Kız Enstitüsü olarak eğitim veren binada, akşamları da Pratik Kız Sanat Okulu hizmete başlar. Artan öğrenci talebini karşılamak için yandaki İsmet İnönü İlkokulu'ndan ek derslik ayarlanır. Bu yetmeyince okul binasına bir kat daha eklenerek derslik ve atölye kapasitesi artırılır. Ek kat da yetmeyince 1979 yılında üç katlı yeni bir blok daha yapılır okulun bahçesine.
İnönü Menderes'i karşılamış
Atatürk Köşkü'ndeki tek sınıfta eğitime başlayan ve Antalya eğitim tarihinde 66 yılı geride bırakan İsmet İnönü Kız Enstitüsü bünyesinde, farklı işlevleri olan beş ayrı okul eğitim vermekte: İsmet İnönü Meslek Lisesi, Kız Teknik Lisesi, Anadolu Meslek Lisesi, Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu.
Bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştiren bu okul Antalya tarihinin de bir parçası olmuş. Kentimize gelen cumhurbaşkanı, başbakan veya bakan gibi devlet protokolü ağırlanırken Antalya'nın yüzünü ağartmış. Örneğin, Adnan Menderes'in 1952 yılında Antalya'yı ziyaretinde Nigar Öztürk yönetimindeki Kız Enstitüsü İzci Grubu havaalanında karşılama ekibinde yer alırken akşam Halkevi toplantı salonunda verilen ziyafetin ikramlarını da Kız Enstitüsü'nün öğretmenleri ve öğrencileri hazırlamış.
Okulun adının başındaki İsmet İnönü ismi, 50'lili yıllarda Bakanlık müfettişi tarafından soruşturma konusu edilmiş. Bu soruşturmanın muhatabı ve o tarihte Kız Enstitüsü'nün Müdür Yardımcısı olan Nigar Öztürk, okulun girişindeki mermer tabela üzerinde yazan İsmet İnönü adını göstererek kurtulur Bakanlık Müfettişi'nin imalı sorularından.
Eğitim-Sen Seyirci Kalmamalı
Doğum Evi, İsmet İnönü Kız Enstitüsü ve İsmet İnönü İlköğretim Okulu'nun yıkılmadan korunması için iki vatandaş tarafından Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na yapılan başvurular işleme konmamış.
Bu başvurunun işleme konulması için idari yargıda dava açılması yeni bir başvuruya engel değil. Kız Enstitüleri binalarının korunması için emsal niteliğindeki en önemli adım Mimarlar Odası Genel Merkezi'nin başvurusu ile Türkiye genelinde ayakta kalan tüm Köy Enstitüsü binalarının taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmesi olmuştur.
Kız Ensitülerinin kuruluş amacı ve bunu gerçekleştirenlerin siyasal ideolojisi ayrı bir tartışma konusudur. Köy Enstitüleri için yazılanların çoğu bu okullar için de geçerlidir. Türkiye'deki en eski öğretmen örgütlenmesinin mirasını taşımakla övünen Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Mimarlar Odası'nın Köy Enstitüleri için açtığı izden yürüyerek, İsmet İnönü Kız Enstitüsü'nün Türkiye'nin eğitim tarihindeki yerinin koruması için harekete geçmelidir.
Bu amaçla, çok geç kalmadan, İsmet İnönü Kız Enstitüsü'nün tarihi önemi hakkında daha kapsamlı bir dosya hazırlayarak Antalya Koruma Kurulu'na başvurabilir. Bu kez iş daha kolay. Çünkü Eğitim Sen bu iş için yola çıktığında Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci hem kişisel hem de kurumsal danışmanlık hizmetini esirgemeyecektir.
Ayrıca, kaynakça listesinde yer alan "Kızların Sessizliği-Kız Enstitülerinin Uzun Tarihi" kitabının yazarı Elif E. Akşit de Kız Enstitülerinin Türkiye'nin eğitim tarihindeki önemiyle ilgili Eğitim Sen başvuru dosyası için kapsamlı bir gerekçe yazmaktan kaçınmayacaktır. Antalya'da yapılacak koruma adımı Türkiye'deki diğer Kız Enstitüsü binaları için de emsal olacaktır.
Tabip Odası da sorumlu
Benim kısa Antalya ziyaretimde İsmet İnönü Kız Enstitüsü binası tarihi ile ilgili derleyebildiğim bilgiler bu kadar. Kız Enstitüsü ile aynı dönemde yapılan ve eş zamanlı yıkılması planlanan diğer binaların tarihini bilmiyorum ve bunu araştırmaya da zamanım ve olanağım yok.
Ama Eğitim-Sen'in Türkiye eğitim tarihi açısından Kız Enstitüleri için taşıdığı sorumluluğun benzeri Doğum Evi binası açısından Antalya Tabip Odası için de geçerli olduğunu burada hatırlatmakta yarar görüyorum.
Antalya'nın en eski hastane binası olan Doğum Evi'nin yıkılmasına seyirci kalmak yerine tarihçesini araştırmak ve Antalya Koruma Kurulu'nun gündemine taşımak Türk Tabipler Birliği ya da Antalya Tabip Odası için çok zahmetli ve masraflı bir iş olmasa gerek.(HU/EÜ)
* Kaynakça
Akşit, E., Kızların Sezsizliği, İletişim Yayınevi, İstanbul, 2005
Nurettin, V., Antalya İkinci Dünya Harbi İçinde Nasıl Güzelleşebildi?, Kenan Matbaası, İstanbul, 1944,
Antalya İl Yıllığı, Ajans Türk Matbaacılık, Ankara, 1967