"13 yaşında evlendirildim. Bir gece kocam yanında altı adamla geldi, bütün kapıları kapatmışlardı. Beni sünnet edeceklerini söylediler. Çocukken sünnet edildim ben diye karşı çıktım, dinlemediler. Avazım çıktığı kadar bağırıyor, tepiniyordum: Bırakın beni, bırakın beni. İşe yaramadı, beni (organımı) kestiler... Korkunç bir acıydı... Kanamayı durdurmak için içime bir şey tıktılar ama kan dinmedi, öyle çok kanadı ki, iki teneke doldu kanımla. Beni öylece bırakıp gittiler... Yedi gün sonra kayınvalidem pazara giderken uğramış, halimi görünce paniğe kapılmış... Kanama durmamıştı, yaram hala açıktı, sineklerin bini iniyor, bini kalkıyordu... Hemen anneme koşmuş Annem geldi, beni alıp eve götürdü... Sonra babam beni Etiyopya Kadın Avukatlar Birliğine (EWLA) götürdü, onlar beni hastaneye yatırdı. Bir ay kaldım orada."
Yeniden gözyaşlarına boğuluyor Endieyewho. EWLA'dan avukatlar kocasını dava etmesine yardımcı olmuşlar, kocası iki gün hapiste yatıp çıkmış. Ya Endieyewho'nun yaşadığı acılar, deforme edilmiş kadınlığının bedeli?
Temelinde gelenekler ve din var
Etiyopyada kadınların yüzde 73'ü Kız Sünneti (Female Genital Mutilation-FGM) dehşetini yaşıyor. Dünyada ise, UNICEF rakamlarına göre Afrika, Asya ve Orta Doğuda bir milyon kadar kadın bu dehşetle karşılaşmış.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Kız Sünnetini genital organın geriye dönüşü mümkün olamayacak şekilde tahribe uğratılması olarak tanımlanıyor. Sünnet doğumdan 18 yaşına kadar her tür yaştaki kız çocuğuna uygulanmakla birlikte, masumiyet dönemi olarak bilinen 4-12 yaşlar arasında daha yaygın olarak görülüyor. Sünnetin temelinde gelenekler ve din var. Daha çok Müslüman ülkelerde görülmekle birlikte, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında da gözlendiği için yalnızca İslami bir uygulama olarak tanımlamak mümkün değil.
Kız Sünneti klitorisin kesilip alınması, klitoris ve etrafındaki dudakların alınması ve en son şekli de klitoris ve etrafındaki dudakların alınmasından sonra vajinanın yalnızca idrar ve aylık kanamalara izin verecek bir geçiş bırakılarak dikilmesi olmak üzere üç şekilde olabiliyor.
Sünnet sonrası oluşabilecek kanama, idrar yapamama, şok, tetanos, kangren, HIV veya Hepatit B virüsü, enfeksiyon bir yana, olayın oluşturduğu bedensel ve ruhsal tahribat da kadınların sağlıksız bir geleceğe sahip olmasına yol açıyor. Çünkü sünnetle bedensel işlevleri bozuluyor.
İnsan haklarına da, çocuk haklarına da aykırı
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, "kişinin, yaşam, özgürlük ve güvenlik haklarını tanıyor. Mental ve fizik bütünlük ise insan olma onurunu tanımlayan en temel hak. Kız sünneti düşünsel ve fiziksel bütünlüğü bozduğu için hem insan haklarına hem de çocuk haklarına saldıran bir gelenek olarak tanımlanıyor.
Bu doğrultuda WHO Ulusal kadın örgütleriyle çalışmalar yaparak şu ilkelerde karar kıldı: Ulusların kız sünnetini nasıl algıladığına bakmak, kadının statüsünü yükseltmek, eğitim yolu ile davranışları değiştirmek, geleneğin etkisini kırmak. Ulusal polisle, sivil toplum örgütleri ile sünneti engelleme yolunda işbirliği yapmak, yerel ve dinsel liderlerin desteğini kadınların yararına kullanmak.
Kız sünnetinin en çok uygulandığı ülkeler Afrika ülkeleri. Senegal, Uganda, Etiyopya, Gana ve Togo başta gelmek üzere 14 Afrika ülkesinde kız sünneti yasaklanmış durumda. Ona rağmen yasa dışı uygulamalar hala görülmekte. Örneğin Kenya'da 700 kadar genç kız sünnet olmamak için evden kaçıp yetkililere sığınmış durumdalar. Etiyopyada sünnet olmamış genç kız "pis" olarak görülüp evlenmeye uygun bulunmuyor.
Şubat ayı içinde Etiyopya'nın Addis Ababa kentinde toplanan Pan-Afrika Geleneksel Uygulamalar Komitesi kız sünnetini lanetleyip, bu uygulamanın kızlara yönelik bir şiddet olduğunu ilan etti. 200 kadar delegenin katıldığı konferansta Afrika'da her yıl iki milyon kız çocuğunun sünnet edildiği söylenerek, ne İslam, ne Hıristiyan dininde yeri olmayan bu insanlık dışı uygulamanın bir an önce sona erdirilmesi çağrısında bulunuldu.
Uygulama, yasağa rağmen sürüyor
Kız sünnetinin yasaklanması, uygulamanın sona erdirilmesi için yıllardır çalışmalar sürdürülüyor. Amerikalı yazar Toni Morrison'la kendisi de sünnet dehşetini yaşamış Somalili model Waris Diri yıllardır sünnet karşıtı kampanyalar sürdürüyorlar.
İngilterede de kendisi de bir Afrikalı olan ebe Comfort Momoh 15 yıldır kız sünnetine karşı çalışmalar yapıyor. "Geleneklere saygı duyduğunu ama sağlık için bu kadar tehlikeli bir olayı da savunamayacağını" söyleyen Momoh sünnetin en ağır şekli olan vajinanın dikilmesi olaylarındaki tıbbi müdahalesi ile de tanınıyor. "Vajinanın yalnızca idrar ve kan geçişine izin verecek kadar daraltılarak dikildiği durumlarda vajinayı kesip dış dudaklara dikiyoruz, böylece ağrılı işeme ve kanama olaylarını ortadan kaldırıyoruz" diyen Momoh bu uygulamanın sona erdirilmesi için hükümetlerce yasaklanmasının yetmediğini, en etkili yolun eğitim olduğunu vurguluyor.
Kız sünneti İngiltere'de 1985 yılında yasaklanmış. Ancak ülkede yaşayanlar bu yasağı delip sünnet uygulamasını sürdürüyorlar. Hastaneler ve kliniklerdeki doktorların bu uygulamaya yanaşmaması bile uygulamayı sona erdirememiş. Mahalle aralarında, daha olmadı, tatile ülkelerine gittiklerinde kız çocuklarını sünnet ettiren pek çok aile var.
Birinci kuşak Afrikalı göçmenlerden 74 bin kadar genç kızın sünnet edildiği tahmin ediliyor.
Yasağa rağmen süren bu uygulamaları önleyebilmek amacı ile geçtiğimiz hafta İşçi Partisi milletvekili Ann Clwyd, parlamentoya bir yasa taslağı sundu. Bu taslağa göre, çocuklarını sünnet ettiren ailelerin hapsi öngörülüyor.
Sünnetin barbarca bir uygulama olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı David Blunkett, taslaktan son derece hoşnut olduğunu vurguladı ve geleneksel yapısı her ne olursa olsun böyle vahşi bir uygulamaya kendi topraklarında izin veremeyeceğini söyledi.
Bir yandan sivil toplum örgütleri, kadın kuruluşları, öte yandan hükümetler... Bu çağ dışı uygulamayı sona erdirmeyi başarabilecekler mi? (EG/BB)