Derneğin 2000-2001 eğitim yılında başlattığı " Siz de Güneydoğu'da Bir Kız Çocuğu Okutun " girişimiyle ilgili bilgi verilen haberde bölgedeki kız çocuklarının sorunları anlatıldı:
8 yıllık eğitim ayrımcılık yaratıyor
* 2000-2001 eğitim yılı başında başlattığımız "Siz de Güneydoğu'da Bir Kız Çocuğu Okutun" kampanyasıyla, yaklaşık 120 kız çocuğuna ulaştık. Kampanyanın nitelikli bir çalışma olmasını hedeflediğimizden ve çocukları tek tek izleyebilmek istediğimizden bölgeden gelen pek çok talebi geri çevirmek zorunda kaldık .
* Gönüllülük düzeyinde yürüttüğümüz kampanyayı genişletmek ve profesyonellerle yürütebilmek için girişimlerimiz, üst üste yaşanan ekonomik krizler neticesinde sonuçsuz kaldı.
* Bölgede, eğitim kampanyaları adı altında yürütülen "seferberlikler" göstermelik temel atmanın önüne geçemiyor.
*8 yıllık zorunlu eğitim, kız çocuklarına yönelik yeni bir ayrımcılığa neden oluyor . Okula gönderilme şansını elde edebilmiş kız çocuklarının yarısına yakını, üçüncü sınıftan sonra okutulmuyor.
Okuyacak da ne olacak
* 7-8 çocuklu ailelerin kız çocukların eğitimi, ekonomik yetersizliklerden ötürü "ikincil" önem taşıyor.
* Bölgede halen "kız çocuğu okuyacak da ne olacak? Dili uzayacak!" görüşü yaygın.
Okuma izni nişanlıdan
* Nüfus kağıtları geç çıkarılan kızların kağıt üzerindeki yaşları küçük görünüyor ancak, biyolojik yaşları kendilerini fiziken dışa vurduğu için, "küçük kadınlar" görünümündeki genç kızların erkek-kız karışık eğitimden yararlanması "sakıncalı" bulunuyor.
* Beşinci sınıfa gelen 14-15 yaşlarındaki kızların çoğu nişanlı olduklarından, okuma izinleri/kararları müstakbel eşlerine devrediliyor.Bu durum, genç kızların okula devamını olumsuz etkiliyor.
Kız çocuğu ev içi işçi
* Kız çocukları, ev içi işçi olarak kullanılıyor . Ortalama 10 nüfuslu ailelerde, temizlik, yemek, küçük kardeşlerin bakımı gibi ev işlerinde evdeki 7 yaş ve üstü kız çocukların emeğine gerek duyuluyor. Kız çocukları sürekli hizmet etmek zorunda bırakılıyor. Hizmette en ufak bir aksama olduğunda horlanmaya, şiddete maruz kalan bu kız çocukları eğitimden yoksun kaldıkları gibi, ciddi ruhsal sorunlar da yaşıyorlar .
* Bütün bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, geçtiğimiz yıldan bu yana zaman zaman gündeme getirilen 12 yıllık zorunlu eğitim kız çocuklarına yönelik bilinçli bir ayrımcılık olacaktır.
* Niteliksiz eğitim sistemi çağdaş bir eğitim politikasıyla yenilenmedikçe, 12 yıllık zorunlu eğitimden söz edilmesi popülist bir söylemden öteye geçmeyecektir.
Cezalar caydırıcı değil
* 2001-2002 eğitim yılında binlerce çocuk -özellikle de kız çocukları- temel insan haklarından olan zorunlu-parasız eğitimden, ekonomik yetersizlikler nedeniyle yararlanamayacak.
* 2001 yılında kamu mekanlarında bir tek sigara içmenin cezası 189 milyon 830 bin lira. Buna karşılık, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim yönetmeliğinin "okula devam" bölümünde çocuğun okula devam etmediği her gün için öngörülen ceza8 milyon 900 bin Türk Lirası . Bu cezanın verilmesi de mahalli mülki amirin onayına sunuluyor. (madde 56a,: ... çocuğun okula devam etmediği her gün için 8 milyon 900 bin Türk Lirası para cezası verilmesini mahalli mülki amirin onayına sunar.)
* Sonuç olarak çocuğunu okula göndermeyenlere dair hapis cezasına kadar bir dizi kararname, kanundan bahsedilmesine rağmen, çocuğun okula gönderilmesini sağlayacak, garantileyecek bir yaptırım ve uygulama bulunmuyor.
* Anakültür olarak Güneydoğu'daki tüm kız çocuklarını okutmak istiyoruz:
Kampanyamıza katılın, " Siz de Güneydoğu'da Bir Kız Çocuğu Okutun !" ki, o kız çocukları da "Şimdi Okullu Olduk" şarkısını söyleyebilsinler.(BB)